Kulağımıza küpe olması gereken bir özdeyişimiz vardır: Görünen köy kılavuz istemez.
Bu özdeyiş hepimize yaşamın her alanında yararlı ve yol gösterici olmalıdır.
Bilinmelidir ki; hiç bir şey ve hiçbir konu tartışmasız olarak, söyleyen kişinin ağzından çıktı diye toplum tarafından aynen kabul edilmez.
Hiçbir şey ve hiç bir konu söyleyen kişiye göre doğruluk veya yanlışlık kazanmaz.
Söylemlerde, konuşulanlarda, yazılanlarda, çizilenlerde toplum tarafından bir değerlendirmeye tabi tutulur ve ona göre bir sonuca varılır. Kamuoyu yoklamaları bunu doğruluyor. Aşağıya gidişin bu usulle durdurmak ve olumluya çevirmek mümkün değildir. Zira görünen kılavuz istemez.
Son zamanlarda yaşadıklarımız, gördüklerimiz, okuduklarımız bizlere bu gerçeği bir kez daha hatırlattı ve görünen köyün kılavuz istemeyeceği gibi.
Bir doğru vardır o da benim doğrumdur, bir gerçek vardır oda benim söylediğim söz, yaptığım hareket, aldığım karar, attığım adımdır anlayışı dünyanın hiçbir yerinde egemen olamaz, kabul göremez.
Geçtiğimiz günlerde yaşananlara şöyle bir bakalım?
Avrupa insan hakları mahkemesinin bir kararını beğenmeyenler, hemen ben bu kararı kabul etmiyorum demek suretiyle kendi görüşlerine aykırı olarak verilmiş bulunan karara karşı tepkilerini ortaya koyarlarsa, bu doğru bir hareket olmaz.
Anayasa mahkemesi bir konuda bir karar veriyor. Bu kararı beğenirsiniz, beğenmezsiniz.
Bu karar hoşunuza gider ya da hoşunuza gitmez. Ama bu karar eğer anayasa mahkemesi tarafından alınmış ve yaşama geçirilmiş ise, buna saygı duymak ve yürürlükte olan yasalar çerçevesinde gerekeni yapmak zorunluluğu kendini gösterir. Bunu yapmayıp ben bu kararı tanımıyorum diyen bir tutum ve davranış içine girmek, demokratik bir tavır olmasa gerek.
Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Örneğin; baroları yönetenlerin düşünceleri, tutum ve davranışları beğenilmeyebilir. Bunlar kendi düşüncelerimize uygun düşmeyebilir. Yapılması gereken şey, yasaların izin verdiği ölçüde hareket edilmesidir. Bu yola başvurmayarak baroları bölmeye çalışmak, çoklu baro sistemini yaşama geçirmek, sorunu çözmek için kabul edilebilir yol ve yöntem değildir.
Yine aynı şekilde Türk Tabipler Birliği, Mimarlar odası, Mühendisler odası gibi meslek kuruluşlarını yönetenlerin düşüncelerini beğenmeyebiliriz. O makamlara gelen kişilerin, kişiliklerini de tasvip etmeyebiliriz. Ancak bunları beğenmediğimiz ve tasvip etmediğimiz için bölmek ve istenen düşünceye sahip olan kişilerin bu bölmeden sonra oluşacak bazı parçalarını ele geçirmek için yol ve yöntemler aramaya kalkışırsak, bunun da kabul edilebilir bir düşünce olmadığını açıkça belirtmekte yarar görüyoruz.
Hiçbir zaman yanlış yanlışla düzeltilemez.
Hiç bir zaman hatalı adımlar, aynı yolda değişik şekilde hatalı adımların atılmaya devam ettirilmesi suretiyle düzeltilemez.
Yine aynı şekilde yanlış uygulamalar değişik bir yöntemle uygulamaya devam etmek suretiyle düzeltilemez.
Bilinmelidir ki; hiç kimse her şeyin en iyisini, en doğrusunu, en yararlısını, gerek kendi, gerek toplum ve gerekse ülkesi için ben buldum diyemez.
Özelikle demokrasilerde, fikir alışverişi yapmak suretiyle doğruları bulmaya ve bu nedenle de en az yanlış yapılmaya çalışılır.
Benim sözüm doğru,
Benim düşüncem doğru,
Benim uygulamak istediğim sistem herkes için yararlıdır,
Anlayışı ile hareket edildiği takdirde, bir kaos ortamının oluşacağı gerçeğini hatırdan uzak tutmamak lazım.
Tıpkı görünen köy kılavuz istemez özdeyişi gibi bunun aksine hareket edilmesi halinde, yarar yerine büyük zararların oluşacağı unutulmamalıdır.
Çünkü: Beşer şaşar…
YORUMLAR