Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Emekli Tuğgeneral Dr. Naim BABÜROĞLU

Tehditler ve Stratejik Yalnızlık

ABD’nin önemli siyaset bilimcisi Samuel Huntington: “Eğer Türkiye Batılı ülke olma ısrarından vazgeçer, modernleşme ve demokrasinin bir İslam ülkesinde olduğunu göstermeye daha çok ağırlık verir ise, bütün dünyaya ve İslam’a büyük model olur.”(1) sözleriyle “Ilımlı İslam” modelinin Türkiye’ye uygun düştüğünü vurgulamıştı.

ABD Dışişleri eski Bakanı Condoleezza Rice, Ulusal Güvenlik Danışmanı iken 7 Ağustos 2003’te Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında, 23 ülkenin rejimi ile sınırlarının değişeceğini belirtmişti. Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan, İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Irak, Suriye, Lübnan, Türkiye, İran, Afganistan, Pakistan’ın oluşturduğu ülkeler, 17 milyon kilometrekarelik bir coğrafyayı kapsamaktaydı.(2)

SURİYE VE ABD’NİN STRATEJİSİ

2011’de Suriye’de başlayan iç savaş devam ediyor. ABD’nin ısrarlı ve kararlı desteğiyle, Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın kolu PYD/PKK terör örgütü, hayal edemeyeceği büyüklükte bir coğrafyaya sahip oldu. ABD, Türkiye’nin coğrafi bütünlüğüne kast eden terör örgütünü devletleştirme adımları atıyor.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, 21 Eylül 2020’de Suriye’de Fırat doğusunda Haseke ve Deyrizor’da YPG/PKK elebaşları ve Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) temsilcileriyle görüştü. Görüşmede, Türkiye’nin bölgede terör örgütüne karşı yeni bir harekat düzenlemeyeceğini iddia etti.(3) ABD’nin Büyükelçi sıfatındaki Suriye Özel Temsilcisi yani ABD, Türkiye için BEKA sorunu olan terör örgütüne güvence veriyor. ABD temsilcisinin bu sözleri, Türkiye’nin Suriye’deki politik hedeflerinin yok olması anlamında. Türkiye’nin Suriye politikasının ortadan kalkması demek. Türkiye’nin Suriye’de birinci politik hedefi, PYD/PKK terör örgütünün etkisiz duruma getirilmesidir. ABD’nin, terör örgütünü etkisiz kılma amaçlı operasyonun Türkiye tarafından gerçekleşmeyeceği iddiası bu politik hedefi yok eder, dolasıyla Suriye politikasını ortadan kaldırır. Jeffey, kime dayanarak böyle bir açıklama yaptı? Türkiye’den ciddi bir tepki de gösterilmedi. Normal koşullarda, Türkiye’nin girişimiyle Jeffrey’den yalanlama ve özür gelmeliydi. Gelmedi… Jeffrey’in bu açıklaması basit olarak algılanabilir, ancak Türkiye açısından stratejik sonuçlara yol açabilecek potansiyele sahip. Türkiye’nin yumuşak/diplomatik gücü, bu açıklamanın ABD tarafından yalanlanmasını sağlayamadı mı sorusu anlamlı…

ABD’NİN KÜÇÜK AFGANİSTAN PROJESİ

911 kilometre uzunluğundaki Türkiye-Suriye sınırı, terör üreten bir coğrafyaya dönüştü. ABD, Suriye’de PYD/PKK terör örgütünü devletleştirirken, öte yanda Hatay’la 130 kilometre sınırı olan İdlib’te Küçük Afganistan oluşturdu. Birleşmiş Milletler’in (BM) 15 Temmuz 2019 tarihli raporunda, ¨Yabancı terörist savaşçıların en yoğun toplandıkları iki bölgenin İdlib ve Afganistan olduğu¨ belirtiliyor. İdlib’in, ¨Yabancı terörist savaşçıları açısından dünyanın en büyük çöplüğü (dumping ground) haline geldiği¨ kaydediliyor. BM’in 27 Aralık 2019 tarihli raporunda da, İdlib’in El Kaide ve DEAŞ/IŞİD bağlantılı grupların barındıkları bir alan olduğu kaydediliyor.(4) Böyle bir İdlib’le, hangi ülke komşu olmak ister? Türkiye, Rusya’yla işbirliği yaparak, ABD’nin tuzağı olan bu Küçük Afganistan oluşumunu engellemeliydi. Olmadı… İdlib’te, büyük bölümü yabancı teröristlerden oluşan radikal gruplar gün geçtikçe güçleniyor. Türkiye’ye tehdit büyüyor…

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel, 2 Nisan 2004’te, Büyük Ortadoğu Projesi’nden (BOP) söz ederken, Türkiye’yi “İslam Cumhuriyeti” olarak tanımladı ve “Irak; Türkiye, Pakistan ve diğer İslam Cumhuriyetleri gibi bir İslam Cumhuriyeti olacak” dedi.(5) Türkiye, ABD tarafından BOP’un hedefi ya da model ülkesi yapılıyordu. Türkiye’nin, Afganistan’a komşu olan Pakistan’la aynı kategoride sıralanması oldukça anlamlı. 1980’lerde, Hindistan’la yarışan nükleer güç Pakistan, Afganistan sınırındaki El Kaide türevi radikal gruplar yüzünden, iç çatışma yaşayan istikrarsız bir ülke konumuna geldi. 2020’de ise, başka bir coğrafyada Türkiye, Suriye sınırında Küçük Afganistan’la komşu yapıldı. Powel’in 2004’teki bu sözlerinin anlamı, 16 yıl sonra bugün daha iyi anlaşılıyor. ABD’nin, İdlib üzerinden Küçük Afganistan projesiyle, Türkiye’nin Suriye sınır kentlerindeki Suriyeli sığınmacıların neden olduğu demografik değişimin 15-20 yıl sonraki etkisi düşünüldüğünde, projenin büyüklüğü ortaya çıkmış oluyor. Türkiye için stratejik sonuç, işte bu tehlikedir…

STRATEJİK YALNIZLIK

2015’lerde “Stratejik Derinlik” politikası rüzgarı esiyordu. Fırtınaya dönüştü ve çöktü. Çünkü, stratejinin temeli olan Amaç-Araç dengesi yoktu. Hayalle-gerçek arasındaki uzaklık çok fazlaydı. 2020 Türkiye’sinde ise, “Stratejik Yalnızlık” iklimi hüküm sürüyor. NATO ve AB, NATO üyesi Türkiye’ye karşı. NATO’yla sorunları olan Türkiye, S-400 sistemi satın aldığı Avrasya’nın en güçlü ülkesi Rusya’yla problemli. Arap dünyası Türkiye’ye karşı. Komşu ülkelerle ilişkilerde olumsuz atmosfer hakim. Dünyanın en güçlü ordusuna sahip ABD’nin bile müttefike ve ittifaklara ihtiyacı var. Libya’da, Rusya-Fransa-Mısır cephesi, Türkiye aleyhine güçleniyor. Libya’da ağırlık, Rusya-Fransa-Mısır’a kayıyor. Doğu Akdeniz’de, ABD/AB ve çevre ülkeler Yunanistan’ın yanında, Türkiye karşısında… Azerbaycan-Ermenistan cephesinde, Rusya ve ABD Türkiye’yi masada istenmiyor.

“Her taarruz ilerledikçe zayıflar.” der Clausewitz… Askeri güç belli bir dönem sonra Doruk Noktası’na ulaşır. Güç, doruk noktasına ulaştığında, aşağı düşme eğilimi gösterir. Askeri gücü destekleyen yumuşak güç, yani diplomasi etkin değilse, askeri gücün kazanımlarının masaya yansıtılmama riski ortaya çıkar. Tarihin hükmüdür bu… Türkiye, ¨Stratejik Yalnızlık¨ ikliminde, askeri gücün elde ettiği sonucu koruma riskiyle karşı karşıya…

İsmet Paşa (İnönü), “Savaşın başında yaptığınız hata, savaşın sonuna kadar peşinizi bırakmaz” demişti. Stratejinin temel kuralıdır bu. Fevzi Paşa (Çakmak), “Elinde silahı olan, yüzü sana dönük düşman yenilmiş düşman değildir!” der. Bu da, savaşın taktik kuralı. Savaş tarihinin özetidir bu sözler… Savaş tarihi de insanlık tarihinin kendisidir…

(1) Fevzi Uslubaş, İmparatorlukların Bataklığı, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul, 2005.

(2) Metin Aydoğan, Türkiye Nereye Gidiyor, Umay Yayınları (6.Baskı), 2007.

(3) https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abdli-temsilci-jeffrey-ypg-pkkya-artik-operasyon-olmayacak-iddiasiyla-guvence-verdi-/1981284. (Erişim, 18 Ekim 2020).

(4) Sedat Ergin, Hürriyet Gazetesi, 12 Şubat 2010 yazısı.

(5) Metin Aydoğan, Türkiye Nereye Gidiyor, Umay Yayınları (6.Baskı), 2007, s.51.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER