Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

1 Cadde, 3 Hikaye! Sonu ‘Mutlu’ mu?

Antakya’nın trafiğe kapalı caddesinde,

Antakya’nın trafiğe kapalı caddesinde, trafiğe kapatılması haricinde bugüne kadar ‘ne’ yapıldığını sorgulayanlar, caddenin başındaki Vakıf İşhanı’nın ‘yılan hikayesine’ dönen haline işaret ediyor, cadde girişindeki eski Roma’nın sahipsizliğinde duruyor ve yıllardır kaderine terk edilmiş eski bir yapının en nihayet başlatılan bir proje ile hayata tutunuşu ile göz göze geliyor.

Geçtiğimiz günlerde, Antakya’nın trafiğe kapalı Saray Caddesi’nde, Ortodoks Kilisesi karşısında, eski yapıların olduğu bir alan demir tentelerle çevrildi ve ‘koruma’ altına alındı. Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından başlatıldığı ifade edilen proje kapsamında değerlendirileceği söylenen eski yapılara işaret eden vatandaşlar ise neden bu kadar gecikmeli iş yapıldığını sordu.
Biraz geriye gidenler ise, bu defa eski Roma’nın binlerce yıllık hikayesinde duruyor. Bir alt yapı çalışması sırasında tesadüfen bulunan ve bir dönem yanı başına eklenen bilgilendirme tabelası ile kent turizmine katılan mimari alt yapı, bugünlerde; yenilen ve içilenlerin içine atıldığı, isim tabelası kaldırılmış, ne olduğu bilinmeyen ve aslında çok da umursanmayan, duvarları ise nemden yosun bağlamış bir yer!
Adımlarını biraz daha atanlar, bu defa caddenin bir diğer başına ulaşıyor. 2017 senesinde ‘depreme dayanıklılığı’ sorgulanan ve bu da resmi kurumsal ağızlardan yapılan Vakıf İşhanı’ndayız! Tahliye süreci mahkemeye taşınan, ardından kurumsal tartışma konusu olan yapı için son kararı Hatay Anıtlar Yüksek Kurulu verdi. Kararla, ‘yeşil alan’ beklentileri de, “eski Antakya’nın ön yüzü beton bir bina ile kapatılmasın” diyenler de rafa kaldırıldı.
-NE DEDİK?-
“Bu 3 konu başlığında sokaktaki vatandaş ne düşünüyor”, diye sorduk. Söylenenler oldukça net!
J.Ş. >> Bir dönem, Asi Nehri’ne gondol indireceklerini de söylemişlerdi. İndi mi? Nehrin her iki tarafına yaptıkları demir peyzajdan bitkiler ise işe yaramadı. Ne oldu? Kurudular, bakımsız kaldılar. Sonunda da söktüler! Sorun şu ki, üretemiyoruz! Ürettiklerimizi inanarak ortaya koymadığımız için de dayanıklı olmuyor hiçbiri. Kullanışlı da olmuyor. Cadde de öyle! Vakıf İşhanı, sahipsizliğimizin anıtı gibi. Roma hikayesi dediniz ya… Haklısınız! Hikaye olmuş o! Ötesi olamamış! Diğerleri için de söyleyebileceğim tek şey; Yeni mi fark etmişler? O binalar ne halde, farkındalar mı? Yıllardır harabe haldeler ve bakım bekliyorlar. Gecikmişler, ama… Buna da şükür halimizi buna da etiketleyelim!
O.B. >> Sorduğunuz her şeyi ben de görüyorum, Vali de görüyor, buradan geçen tüm o kurum müdürleri de. Ne değişiyor? Benim yetkim yok! Peki, onlar? Yetkileri de var, makamları da, güçleri de! O zaman niye hiçbir şey değişmiyor?
G.M. >> Soruyorsunuz da, ne tür bir cevap bekliyorsunuz? Antakya’nın bu haline herkes o kadar alıştı ki, emin olun, artık hiç kimse görmüyor, duymuyor, bilmiyor modunda. Görse, duysa, bilse ne değişecek? Görmeyen, bilmeyen, duymayan bu kadar çokken hele ki…
U.L. >> Ortodoks Kilisesi’nin karşısındaki eski yapılar için alınmış karar güzel, ama çok gecikmeli. Bugüne kadar neden bu karar hayata geçmemiş? Ne diye beklenmiş? Biraz daha eskisinler diye mi? O kadar çok kaybetti ki bu kent, şaşırmıyor bence. Ona bakıp da iç geçiren ben gibiler de!
F.P. >> Şikayet etmeyeceğim. Sürekli bunu yapıyoruz zaten! Ne halleri varsa, görsünler… Aslında şunu yapsınlar! Valilik, eski meclis binasını çevreleyen tenteler üzerine eski Antakya resimleri asmış ya, gidip onlara baksınlar. Bu şehir neymiş, ama ne hale getirilmiş, onu görsünler. Belki vicdanları biraz sızlar.
Tamer Yazar