Yine her taraf toz-duman. Öyle ki; ekonomiden sorumlu olan bakanın istifa ettiğini gösteren ve kamuoyunun dikkatine başlığı altında yayınladığı istifanın çoğu yayın organlarında açıklanması bile anında yapılmadı.
Bu haber üzerinde uzun uzun durmak, düşünmek ve dikkatlice seçildiğini tahmin ettiğimiz cümlelerin ne anlama geldiğini tespit etmek suretiyle önümüzdeki günlerde neler yaşanacağını da öğrenmek mümkün olabilir kanısındayız.
Elbette ki bir makama getirilen kişi, bu makamdan ya kendi iradesi ile yada onu bu makama getiren kişinin isteği doğrultusunda ayrılır.
Özellikle demokrasi ile yönetilen ülkelerde istifa diye bir müessesenin varlığını unutmamak gerekir.
Eğer yapılan istifa bu anlayış doğrultusunda gerçekleşse idi, elbette ki buna bir şey demek ve üzerinde yorumda bulunmak mümkün olamazdı.
Ama kamuoyunun dikkatine başlığı altında bildirilen istifa veya görevden affedilme veya kendisine yapılan ayrıl teklifi doğrultusunda böyle bir yola gidilmiş ise, etrafın toz-duman olmaması elbetteki mümkün değildir.
Birde buna uzun süre suskun kalan yandaş medya eklendiği zaman durum daha da karmaşık bir hal almıştır.
Neyse ki; önceki gün istifa veya af edilme talebinin kabul gördüğü, atamayı yapan makamın yetkili kıldığı kişi tarafından açıklandı.
Böylece görevden ayrılmanın doğru olduğu kamuoyunun bilgilerine sunuldu.
Eğer istifa kararı normal bir prosedür içinde yapılsa idi, bu kadar karışıklığa ve acaba sorularının sorulmasına neden olacak bir durum ortaya çıkmazdı.
Görevden ayrılma kararında olduğunu bildiren bakanın kullandığı bir cümle, üzerinde uzun uzun düşünmek ve ne demek istediğini anlamak gerekiyor.
At izinin it izine karıştığı, hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı böyle bir zamanda bizlerin samimiyetine inanarak dua eden her bir vatandaşımdan rabbim razı olsun denilen bu cümlede, özellikle at izinin it izine karıştığı yolundaki sözlerin üzerinde durmak gerekir. At izi kime ait, it izi kime ait?
Bilindiği gibi bu bir atasözü niteliğindedir.
At izi ile it izinin birbirine karıştığı yolundaki deyim daha çok ortalığın toz-duman olduğu, kimin ne yaptığının belli olmadığı bir ortamda kullanılır.
Şimdi sormak gerekir: Acaba ortam bu deyimin kullanılmasını gerektirecek kadar karışık mı?
Ortam etrafın toz-duman olmasını gerektirecek kadar gergin mi?
Böylesine bir deyim kullanıldığına, böylesi bir cümlenin istifa veya görevden af edilme talebinde bulunulduğu bir ortam içerisinde yazılmasında bir zorunluluk görüldüğüne göre, bunu dile getiren kişinin elbetteki bildiği bir şey vardır.
Bunun ne olduğu bugün olmasa bile yarın açıklığa kavuşturulduğu takdirde, kamuoyunun da zihninde beliren sorular yanıtını bulmuş olacaktır.
Bu özdeyişi ve bu özdeyişin ne anlama geldiğini bilenler, hangi durumlarda kullanılması gerektiğinin ayırdına varanlar, siyaset dünyasında etrafın ne denli toz-duman olduğunun yanıtını da bileceklerdir.
Bu nedenle önümüzdeki günlerde, siyaset dünyasında ve özellikle iktidar kanadında önemli gelişmelerin ve değişikliklerin olacağını bilebilmek için kâhin olmaya gerek yoktur.
Bekleyelim ve görelim diyoruz…
YORUMLAR