Sayın Cumhurbaşkanı’nın 13.11.2020’deki konuşmasının bir kısmında kurduğu cümlelerle, “Yargı Reformu” çalışmaları tekrar gündeme gelmiştir. Bu kapsamda yapılan çalışmalar sürerken, 03.12.2020’de Sayın Adalet Bakanı, Meclis’te Milletvekillerini dinledi.
“Yargı Reformu”, yurttaşlarının tümünün direkt olarak ilgisini çekmektedir. Fakat mevcut hal ve koşullar, hukuk camiamızın “bozuk sicili”, “daimi bir hukukçu çırağı” olan şahsımda -maalesef- hiçbir anlam ifade etmiyor.
Kanun metinlerindeki revizeler, bir yere kadar gelişme sağlıyor. Fakat biz, gerçek anlamda bir reform gerçekleşip gerçekleşmediğini, mahkeme salonlarında, duruşma kararlarında görüyoruz. En büyük reform, ancak zihniyet ile yapılabilir. Şimdi bazı örneklerle, neden bu “Yargı Reformu”na da inancımın olmadığını ifade etmek isterim.
1) Dünyada eşi benzeri olmayan bir Çoklu Baro saçmalığından dönülmedikçe, yargıda reform olamaz.
2) Sadece Kanal İstanbul Projesi’ne karşı çıktığı ve bu gerekçelerini kamuoyuyla paylaştığı için bir belediye başkanı hakkında soruşturma başlatılırsa, yargıda reform olamaz.
3) Ülkemizdeki nadide basın kurumlarından biri olan Oda TV’nin 278 gündür kapalı olması ve bu sürecin hala engellenmemiş olması ile yargıda reform olamaz.
4) Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı ve bu kararı uygulamayan hakimler hakkında adım atılmamaya devam edilmesi ile yargıda reform olamaz.
5) Yürütme erkinin, yürüyen davalar hakkında bağımsız-tarafsız mahkemeleri etkileyecek nitelikteki beyanları devam ettikçe, yargıda reform olamaz.
6) Ülkenin İçişleri Bakanlığı ve Anayasa Mahkemesi, twitter üzerinden resmi hesapları ile polemiğe girişmeye devam ettikçe, yargıda reform olamaz.
7) Hayvan hakları konusunda bu kadar olumsuz bir sicile sahip olmamıza rağmen, kanunen hala bir arpa boyu yol almamaya devam edersek, yargıda reform olamaz.
8) Hakim-Savcı ve devlet memuru atamalarına liyakati değil, sadakati ön plana alarak atamalar yapmaya devam ettiğimiz sürece, yargıda reform olamaz.
9) Mesleğini onurla yürüten, sadece kanunlar ve adalet noktasında hareket eden onurlu Hakim-Savcıların sayısı artırılmadan, yargıda reform olamaz.
10) Vatandaşın, hakkını alabilmek için yıllarca beklemek zorunda kaldığı, sürekli mahkeme hakimlerinin değiştiği yavaşlamış duruşma-istinaf-temyiz safhalarını hızlandıramadıkça, yargıda reform olamaz.
11) İnsanlar, sosyal medya hesaplarında görüşlerini paylaşırken, kendi kendilerine onlarca kez “acaba yarın başıma bir şey gelir mi” korkusu ile yaşadığı sürece, ifade hürriyeti konusunda AİHM ölçütleri göz ardı edilerek, hoşa gitmeyen açıklama yapanların hapis tehdidi ile karşı karşıya devam etmesi, ve bu hususlar yetkililerce “reddedilmeye” devam edildiği sürece, yargıda reform olamaz.
“Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir. Temele taş bulmak gecikebilir. Devlete baş bulmak gecikebilir. Adalet gecikmez, tez verilmeli.” Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
Zaman, reformun “özde” mi “sözde” mi yapıldığını gösterecektir. Yurttaşların ve hukukçuların beklentisi; SÖZDE DEĞİL, ÖZDE HUKUK REFORMU YAPILMASIDIR.
YORUMLAR