Bir Uzman Doktor’un uyarısında, tüyleri diken diken eden mesajlar var…
Adana’da Anestezi Hekimi ve Adana Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Figen Demir Kardeş, toplumda “gidiyormuş” gibi algılanan koronanın gitmediğini, gümbür gümbür geldiğini kaydederek, hekimlik mesleğini yürütürken karşılaştığı yaşadığı olaylarla ilgili bir değerlendirme yaptı. Dr. Figen Demir Kardeş’in değerlendirmesinde ciddi uyarılar dikkat çekiyor.
Adana’da doktorluk yapan Anestezi Uzmanı Dr. Figen Demir Kardeş’in, koronavirüsü hafife alan kişilere yönelik tüyleri diken diken eden açıklamaları ve uyarıları şöyle:
“Böyle bir paylaşım yapmak istemezdim, ama sanırım tam zamanı… Gidiyormuş gibi algılanan korona, gümbür gümbür geliyor. Dikkatinizi koruyun. İşin kötüsü, hastalığınızda ‘naz yapabileceğiniz’, bir yudum su verecek, eşiniz, çocuğunuz yanınızda olamayacak.
DAHA NASIL ANLATILIR, BİLEMEDİM?
Gözlerinizi kapatın, ağır bir hastalık anınızı düşünün. Hani tüm kaslarınızın ağrıyıp, kemiklerinizin sızladığı bir hastalığınızı. İnsanın saçının ucu ağrır mı? Saçlarınızın ucu bile sanki ağrıyor! Saçlı derinizin, başınızın ağrısından bahsetmiyorum bile!
Sırtınıza, onlarca kiloluk yük binmiş gibi, elinizi kaldırıp bir bardağa uzanmak ne kadar zor olabilir ki? Ama olmuyor işte! Çok zor… Hiçbir şey için enerjiniz yok!
Adım atacak haliniz yokken, karın ağrısıyla tuvalete taşınmak… Boğazınızdan su dahil bir lokma zor geçerken, ishalle, devamlı kayıp ve halsizliğinizin gün geçtikçe artışı… Hayatınızda hiç bu kadar yalnız hissetmediniz. Gördüğünüz, sadece doktorlar, hemşireler.
Size verilen ilaçların yan etkilerini söylemiyorum bile. Ve en önemli şey, lütfen şimdi ağzınızı, burnunuzu kapayıp, nefesinizi tutun! Kaç dakika böyle kalabildiniz? 1, 1.5, 2 dakika! O kadar mı, demeyin! O kadar kısacık bir süre…
Nefes açlığınız gitgide artıyor. Aldığınız nefesi dokulara taşımak için, kalbiniz iki katı hızda çarpıyor, ama nafile yetmiyor, doktorlar size nefes olmak için ağzınızdan bir tüpü soluk borunuza yerleştirdi. Hani son aylarda haber bültenlerinde sıkça duyduğunuz olay var ya, o gerçekleşti, ‘entübe oldunuz’! Artık akciğerlerinizin işlev görür hale gelmesi için, insan gücüne, mekanik cihazların gücü de eklendi, ama yok, olmuyor… Bu virüs, pıhtılaşma sisteminiz dahil, tüm sistemlerinizi öyle programlı ve sinsice ele geçiriyor ki, ne akciğeriniz ve de ne kalbiniz artık mücadele edemiyor.
Sonsuzluğa göç ederken, geride, gözyaşları içinde eşiniz, dostunuz, anneniz, babanız, belki de küçücük yavrularınız kalıyor. Haber bültenlerindeki vefat sayısını yükseltmek dışında, artık bu dünyada başka bir hesabınız, geçireceğiniz tek bir dakikanız dâhi kalmadı!
‘ Moralinizi bozmak istemezdim’ diyemiycem! Evet, lütfen artık moraliniz bozulsun! Şu ‘düşünün’ diye size çizdiğim senaryo, her gün yüzlerce, binlerce kişinin hayatının trajik senaryosu. Lütfen artık bir silkinin, kendinize gelin! Siz, tatil yapıyorsunuz’ Kafelerde, barlarda üst üste tepinip, açılışlarda binlerceniz naralar atarak yerlerde yuvarlanıyor ve virüsü yayıyorsunuz ya… Sizin yüzünüzden, bugün 3 meslektaşım daha hakkın rahmetine kavuştu.
Onlarca doktor, sağlık çalışanı ölüyorken, ‘vicdanınız sızlasın desem’, ‘vicdanınız yok, endişe duyun, biraz üzülün’ desem, çoğunuzda yürek bile yok, ben onu anladım.
Daha bu tatilcilerin yurdun her yanındaki evlerine dönüşü var, okulların açılışı, havaların soğuyup enfektivite artışı var… Pek çok ilde, yoğun bakım yatağı şu an yok, kalmadı. Büyük illerde, Valilik, hastanelere haber gönderiyor, ‘Yoğun bakımlarınızda gelecek hasta piki için yer ayırın, elektif vakaları almayın’ diye. Lütfen, günlük vaka sayılarını, artış hızları ve vefat sayılarını, ‘Türk Tabipler Birliği’nin sayfası veya bulunduğunuz illerin Tabip Odaları’nın sayfalarından’ takip edin.
Bunları söyleyen odaları, hekimleri, ‘halkı galeyâna getirmekten’ susturuyorlar. Ben, bir anestezi hekimi ve Adana Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi olarak, halkımı hastalığa karşı korunmaları, kurallara uymaları, pandeminin ciddiyeti hakkında bilgilenmeleri için uğraşıyorum. Bu, ‘galeyâna getirmekse’, varsın öyle desinler!
Tüm ülke bu savaşı yenebilmek, daha çok canlar vermemek için bunları söylemek zorundayım. Çünkü ben; ülkemi, insanları, ömrümü verdiğim mesleğimi çok seviyorum.
Daha nasıl anlatabilirim ki! Nasıl? Olayın ciddiyetini anlamanız, kurallara uymanız için illa ki yakınlarınızdan birileri mi ölmeli? Ölen binlerce kişi size yetmez mi?” -Cemil Yıldız-