2021 yılı bütçe görüşmeleri sırasında öyle sözler söylendi, öyle tutum ve davranış içerisinde bulunuldu ki, bunları duydukça kulaklarımıza, gördükçe gözlerimize bir türlü inanamadık.
Bu görüşmeler sırasında bu tür sözlere tanıklık yapıldığında; demek ki bunlarda olabiliyormuş, bunlarda söylenip yapılabiliyormuş demekten kendimizi alamadık.
Oysaki görüşmelerin yapıldığı yer dikkate alındığında, böylesi bir ortamın olmaması gerektiği kendini net bir şekilde gösteriyor. Ama ne yazık ki yinede olan oluyor, söylenen söyleniyor, yapılan yapılıyor.
İşte bu bütçe görüşmeleri sırasında bazı şeyleri de öğrenmiş olduk.
Örneğin, ekonomik sıkıntı nedeni ile bazı kısıtlamaların yapılması yolundaki taleplere karşı, bazı şeyler için, bize göre şuan gereksiz olduğu kanaatini ortaya koyacak miktarda harcamaların yapılmasına olur verildiğini gördük.
Yine bu görüşmeler sırasında midesine sadece kuru ekmek girenlerin aç olmadığını öğrendik!!!
Nasıl mı?
Bütçe görüşmeleri sırasında bir milletvekilinin millet, aç perişan. Midesine kuru ekmek dışında bir şey girmiyor… yolundaki sözlerine, sataşma yoluyla karşılık veren bir milletvekilinin o zaman aç değil demesi ile midesine kuru ekmek girenin aç olmayacağını öğrenmiş olduk!!!…
Bu konuşmayı ve verilen yanıtı duyduktan sonra kendimize şu soruyu sorma gereğini duyduk: Acaba açlık anlayışı, başka bir anlatımla aç olmak ya da tok olmak kriterleri kişiden kişiye değişiyor mu?
Acaba kişilerin bulundukları ortama, ekonomik durumuna göre açlık- tokluk anlayışında bir farklılık olabiliyor mu?
Bütçe görüşmeleri sırasındaki konuşmalar ve atışmalar bize bu soruların sorulması ve yanıtının verilmesi gerekliliğini hatırlattı.
Demek ki; bazılarına göre kuru ekmekle karın doyurmak suretiyle açlık konusu ortadan kalkıyor ve kişi rahat bir ortama kavuşabiliyor!!!..
Demek ki; bazı yaşam tarzları içerisinde kuru ekmek yiyenlerde açlar sınıfında görülmüyor.
Elbette ki böyle bir değerlendirmenin yapılabilmesi için çok değişik dünya görüşlerine sahip olmak gerekiyor.
Hani tarih sayfalarında yer almış şu meşhur söz vardır:
Fransa’da kraliçe Marie Antoinette yurttaşlarının aç ve perişan durumda oldukları, ekmek bulamadıkları ve bu nedenle de karınlarını doyuramadıklarını söylendiğinde, verdiği yanıt oldukça dikkat çekici olmuştur.
Marie Antoinette ‘nin yanıtı şöyledir: Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!!!
Şimdi düşünün bu sözü söyleyene ve söyleniş şekline.
Marie Antoinette yokluk nedir bilemediği için, ekmek bulamayanın pasta alabileceği ve onunla karnını doyurabileceği görüşünde. Böyle olunca da ekmek bulamayanlar için bir çözüm yolu öneriyor ve ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler diyebiliyor.
İşte bütçe görüşmeleri sırasında millet aç ve perişan, midesine kuru ekmek giriyor tarzındaki konuşmaya o zaman aç değil yolunda verilen cevap, bize Marie Antoinette’nin ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler sözünü hatırlattı.
Çok yaşayan değil, çok gezen, çok dinleyen, görür, bilir ve öğrenir. Bizde konuşmaları dinledikçe çok şeyi görüyor ve öğreniyoruz. Sanıyorum ki daha çok göreceklerimiz, bileceklerimiz ve öğreneceklerimiz olacak…
YORUMLAR