Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Emekli Tuğgeneral Dr. Naim BABÜROĞLU

2021’de Türkiye’nin dış politikadaki konumu…

Şubat 2021’de Brüksel’de NATO liderler zirvesi ve ardından Mart 2021’de AB zirvesi yapılacak. Türkiye, bu iki zirve öncesi ABD ve AB ile yumuşama adımlarını hızla atıyor.

DOĞU AKDENİZ

Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi için, 22 Aralık 2020’de başlayarak 15 Haziran’a kadar sürecek yeni bir NAVTEX ilan edildi. NAVTEX ile Oruç Reis’in faaliyet alanı Antalya Körfezi’yle sınırlı tutuldu. Oysa, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de sınırı yok. Türkiye, bu NAVTEX ile aslında Yunanistan’ı Doğu Akdeniz’de koşulsuz muhatap almış oldu. Bu adım, AB’nin Mart 2021 zirvesine ertelenmiş olan Türkiye’ye karşı olası yaptırımların önlenmesi için atıldı. Yunanistan’ı memnun eden bu adım, yeni ABD Başkanı Biden’ın ilk kez katılacağı Şubat 2021’deki NATO zirvesi için de bir hazırlık niteliğinde. Çünkü 27 AB üyesinin 21’i NATO üyesi. Yunanistan ve ABD/AB Türkiye’nin bu yeni NAVTEX ilanını olumlu karşıladılar.

Birleşmiş Milletler (BM), Yunanistan’ın Mısır’la Doğu Akdeniz’de yaptığı “Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)” anlaşması kayıt onayını 24 Aralık 2020’de yayımladı. Türkiye’nin Libya’yla yaptığı MEB anlaşmasını, BM kaydetmiş ve yayımlamıştı. Söz konusu iki anlaşmada kesişen bölgeler var. Türkiye-Libya MEB anlaşmasında kesişen bölge, MAVİ VATAN sınırları içinde yer alıyor. Ancak, Oruç Reis sismik araştırma gemisi kesişen bölgeye gönderilmedi. Oruç Reis’e, kesişen bölge yerine Antalya Körfezi’nde görev verilmesi MAVİ VATAN tanımı tartışmasını da beraberinde getirir. MEB, ¨egemenlik alanı¨ değil; diğer ülkelerin tatbikat, eğitim yapabildiği, boru hattı döşeyebildiği bir bölge. Yunanistan, MAVİ VATAN’daki bölgeyi kendi MEB’i olarak ilan ediyor. Bu bölgede araştırma yapmıyorsanız, MAVİ VATAN’ı tam kontrol etmiyorsunuz demektir. Ayrıca, MAVİ VATAN’da Yunanistan’ın fiili durum oluşturduğu, gasp ettiği ada/adacık/kayalıklar da var. VATAN kavramı içinde, bu tür tek taraflı fiili durumlara müsaade edilir mi sorusu anlamlı değil mi?

AB’yi memnun edecek diğer bir adım da Yunanistan’la 2016’da ara verilen istikşafı görüşmelerin tekrar başlatılması. Anılan görüşmeler, büyük olasılıkla 2021’de tekrar başlatılır. Sonuçta, Türkiye Şubat’taki NATO ve Mart’taki AB zirveleri öncesi ABD ve AB’ye, Doğu Akdeniz’de gerilim yaşanmayacağının mesajını çok açık şekilde vermiş oluyor.

AB ile ilişkilerin önemli iki boyutu daha da, 18 Mart 2016’da imzalanan Göç Mutabakatı ve Türkiye’nin açıkladığı demokratikleşme reform süreci. AB Konsey Başkanı ve Komisyon Başkanı’nın Ocak 2021 sonunda Türkiye ziyaretleri var. AB, sığınmacı akını istemiyor. Resmi rakamlara göre Türkiye 3 milyon 635 bin, Almanya 530 bin, İsveç 130 bin, Avusturya 50 bin, Kanada 54 bin, ABD 33 bin Suriyeli sığınmacı kabul etmiş. ABD Suriye’yi parçaladı ama en fazla 33 bin sığınmacı kabul ediyor; Batı ABD’ye destek oldu ama fazla sığınmacı kabul etmiyor. ABD, AB ve PKK/PYD terör örgütü, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmelerini de istemiyor.

S-400 HAVA SAVUNMA SİSTEMİ

ABD Başkanı Trump, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemi gerekçesiyle, CAATSA yaptırım kararını 14 Aralık 2020’de onayladı. CAATSA, ABD’nin tehdit olarak gördüğü Rusya, Çin, Kuzey Kore, İran gibi ülkelere uyguladığı ¨Amerika’nın Hasımlarıyla (Düşmanlarıyla) Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası¨dır. 12 yaptırım maddesinden seçilen beş madde, diğerlerine oranla daha hafif yaptırımlar. ABD, Türkiye’nin 1.25 milyar dolar ödediği F-35 savaş uçaklarını da vermiyor. Ayrıca, ABD yaptırımları kaldırmak için 2.5 milyar dolar ödenerek alınan S-400’ün Türkiye tarafından kullanılmamasını koşula bağlıyor. Ek yaptırımlarla da tehdit ediyor. CAATSA Yaptırımları ¨Demokles’in Kılıcı¨ gibi Türkiye için bir sorun. S-400, henüz aktif durumda değil. Biden ABD’si, S-400 konusunda kararlı. Bu durumda, Türkiye S-400’ü kullanmamayı taahhüt eder mi? Türkiye, S-400 için ABD ile gerginliği tırmandırmaz. Şubat 2021 NATO zirvesine ve Mart 2021 AB zirvesine kadar Türkiye yumuşama işaretleri verecek gibi… S-400’ün geleceği ne olacak? Depoda mı kalacak, sadece tatbikatlarda mı kullanılacak? Ya da, ABD/NATO uzmanlarının gözetiminde mi kalacak?

HALKBANK

ABD ile sorunlardan biri de Halkbank’a yönelik yargılama süreci. Halkbank bir cezayla karşı karşıya kalır mı? Halkbank, 2021’de ABD’yle ilişkiler açısından diğer önemli bir gündem maddesi olacak…

PYD/PKK TEÖR ÖRGÜTÜ

ABD’nin Suriye’deki politik hedefleri;

-PYD/PKK terör devletçiği kurmak ve Suriye’nin kuzeyi ile Kuzey Irak’ı bütünleştirmek,

-Rusya’nın ve İran’ın Suriye’deki gücünü sınırlamak, onları çıkmaza sokmak,

-İdlib’te, bölgeyi sürekli istikrarsızlaştırıcı bir Küçük Afganistan oluşturmak,

-Suriye’nin parçalanmasını sağlamak.

ABD, PYD/PKK terör örgütünü destekliyor. Suriye’nin kuzeyi ile Kuzey Irak’ı bütünleştirme adımları atıyor. Suriye’nin parçalanması yönünde politika izleyerek Türkiye’nin Suriye’deki politik hedeflerinin tümüyle karşısında yer alıyor. Başka bir deyişle, ABD, Suriye’de Türkiye’nin coğrafi bütünlüğüne kasteden yapıyı ve oluşumları destekliyor. Türkiye’nin ulusal çıkarlarına tümüyle aykırı politik hedefleri olan bir ABD… Biden ABD’si, bu tutumunu değiştirir mi? Kesinlikle hayır… Ancak, önemli bir NATO ülkesi olan Türkiye’yle ilişkileri dengelemek isteyecektir.

LİBYA

Türkiye, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile 27 Kasım 2019’da imzaladığı anlaşmayla deniz yetki alanlarını belirledi. Ancak, AB ve AB anlaşmaya tepki göstererek Yunanistan’ın yanında yer aldılar. Türkiye, Trablus merkezli UMH desteklerken, Tobruk merkezli Temsilciler Hükümeti yapılan anlaşmayı geçersiz sayıyor. Türkiye’nin karşı cephesinde yer alan Hafter güçlerini, Rusya, Fransa, Mısır, BAE, Suudi Arabistan destekliyor. Türkiye Suriye’de Rusya ile birlikte hareket ederken; Libya’da Rusya’nın karşısında yer alıyor. Türkiye için en büyük risk, karşı cephede yer alan Hafter güçlerinin üstünlük sağlayarak kontrolü ele geçirmesi ve Türkiye’nin yaptığı anlaşmanın geçersiz kılınması. Ya da, Batı ve Doğu cephesinin anlaşarak, Libya’da bulunan yabancı askerlerin ülkeyi terk etmelerinin sağlanması. Türkiye’nin desteklediği UMH içindeki ayrışmalar ve çekişmeler, Türkiye’yi olumsuz etkiyecektir. Libya’da gün geçtikçe Rusya, Mısır ve Fransa’nın inisiyatifi artmakta. Rusya, Fransa ve Mısır, hem destekledikleri Hafter’le hem de karşı taraf olan UMH ile görüşmeler yapıyorlar. Mısır, UMH başkenti olan Trablus’ta Büyükelçilik açacağını açıkladı. Diğer ülkeler iki tarafla görüşürken, Türkiye sadece UMH ile işbirliğini sürdürüyor. Bu durum, Libya’nın geleceğinde Türkiye için oldukça büyük bir risk… 2021’de, Türkiye’nin askeri varlığını Libya’dan çekmesi için uluslararası baskı artacaktır.

ASKERİ GÜCÜN SINIRI

“Her taarruz ilerledikçe zayıflar” der Clausewitz. Askeri güç, belli bir dönem sonra Doruk Noktası’na ulaşır. Güç, doruk noktasına ulaştığında, aşağı düşme eğilimi gösterir. Diplomasi etkin değilse, askeri gücün kazanımlarının masaya yansıtılmama riski ortaya çıkar. Tarihin hükmüdür bu. Türkiye, askeri gücünün sınırlarını Doğu Akdeniz, Libya ve Suriye’de denedi. Askeri gücün kazanımları, diplomasiyle masaya yansıtılabilecek mi sorusu gündemde… Tam bu noktada, liyakat devreye girer…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER