Hazırlayan: Mehmet Karasu
Haftanın Kitabı
Başın Öne Eğilmesin/ Hıfzı Topuz
Sabahattin Ali, Çağdaş Türk edebiyatının günümüzü kadar en çok okunan, iz bırakan yazar ve şairlerindendir. Edebî kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıttı ve kendisinden sonraki Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi.
Hıfzı Topuz Başın Öne Eğilmesin romanında, “belgelere dayanan özgün kurguyla Sabahattin Ali’nin Nâzım Hikmet’ten Bedri Rahmi Eyuboğlu, Orhan Veli ve Asaf Halat Çelebi’ye; Sabiha Sertel’den Vâlâ Nurettin, Rasih Nuri İleri, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’a yayılan dostluğuna ve 41 yaşında karanlık güçler tarafından katledilmesine uzanan trajik yaşamına ayna tutuyor. Sabahattin Ali, 41 yıllık yaşamı boyunca Türk edebiyatının dünya dillerine çevrilen seçkin örneklerini vermekle kalmadı, yalnızca yurdu için bağımsızlık istedi, özgürlük istedi, çağdaşlaşma istedi.. Bu değerlerin düşleriyle yaşadı. Bu düşlerin bedeli sürgünler, hapishaneler ve sonunda Istranca ormanlarında tutuklanıp katledilişle ödenecekti.”
Konuk Yazar
Amip Kıza Mektuplar/ Mustafa AKYÜREK
Sevgili Amip.
İçimi bu kadar dolduracağını, kılcalıma girip kanımda kulaç atacağını bilemezdim.
Senin gibi Görün(en’in)mez’in saçlarımda kırağı, yüreğimde tandır ateşi ‘Görünen’ olması, ilkin şaşkınlık yarattı bende.
Giderek alışkanlığa, tutkuya dönüşen varlığın, yanağıma çalınan ince ama kalıcı bir çizik oldu.Bu çiziği göğsümü gere gere taşıyorum, kalabalıklar içindeki yalnızlıklarda.
Yokluğunsa, içimde rüzgarın savurduğu ‘Kurşun Asker.’
Bilirsin değil mi sevgili Amip, Kurşun Asker sevdasını? Hani o istenmeyen ve zemheride sokağa fırlatılan aksak oyuncak var ya…
Yıllanmış ocak külünde nasıl da büyütmüş sevdasını, nasıl da görünmezliğe adamış o kocaman büyülü aşkı…
Tıpkı senin gibi, sevgili Amip… Rüya gerçeğinde geceler gezgini, gün sarısında koca bir evren… Çoğalan, çoğaldıkça küçülen ve küçüldükçe bütün bedenimi saran.
Biliyorum, bunları kimse söylemedi bana şimdiye kadar diyeceksin. Söylenmemiş olan söylenmeyecek anlamına gelmez Amip.
Demek ki, gün bugün. Gün söze değil, sözün hücresi harflere tapınma günüdür.
Ki, Aşk Şatosu’dur alnımıza seccade dokuyan, yönümüze Mihrap Kandilleri dizen.
O şatoda seni bulmuşluğum yitirdiklerimden değil, yitikliğimdendir…
Yitikliğimdi beni kendime avcı kılan…
Bu nasıl olur deme sakın!
Kendimi avlarken öğrendim, avlanmayı.Ve sen takıldın, bir gecenin eşref vaktinde oltamın misina kancasına. Sessiz ama yeşil çığlıklar attık birlikte, perçinli sözler kalyonuna.
Ya ben sevgili Amip?
Ben kendimi avlarken hangi güzelin saç örgüsü ağına takıldım, dersin?
Hangi deniz kıyısının gergefinde turquaz deniz kabuklarını avladım?
İlkin sana yakalandım Amip!
Sana yakalandım; güneş sarısı kumsala yazarken ıslak şiirimi. Dalgaların kutsadığı ve şatosunu yıkmaya kıyamadığı şiirimi…
Ellerin!…
Ellerin sararken yüreğimi ‘korkalım hep birlikte diyorsun.
Evet, korkalım. Yitirmemek adına korkalım.
Korku değil mi ki, -zaten- en sıkı barikat duldasında yeşeren zafer? Ve bu zaferin ardında bıraktığı masumiyet…
Masumiyet ki, senin görünmezliğinle bir Krizantem Çiçeği kadar ulaşılmaz ve bir nefes kadar kışkırtıcı.
Ben uçları severim, Amip. Karşıtlığı da…
Zıtlıkların bir aradalığı ve aykırılığı sarar beni. Aynılaşmak bu demektir. Yeniden doğuş gibi…Tükenirken var olmak, var olurken Promethues insafına sığınmak.
Yani Sen ve Ben…İki kutbun keskin uçları olarak Sen ve Ben…
Ne öğretilmiş hayatların zavallılıklarına kanacak kadar bir ipte oynayan iki cambaz, ne de ‘aynı ırmağın suyunda iki kez yıkanan’ cahilleriz.
Biz ancak, paralel iki ipin orta yerinde salınıp duranlarız…
Arada bir yaylanıp ellerimizi kavuştururcasına köhnemiş kalabalıklara nanik yapan, boyalarından arınmış palyaçolarız.
Ve gözyaşlarımızla yarattığımız denizlerin en kuytu, en şirin adacığı gelişimizi bekleyecek diye biliriz, buna inanırız.
Zamansa göreceli, bir o kadar da gerçek.
İşte böyle sevgili Amip…
Seni bu uğuma ne kadar sevindiğimi bir bilsen…
Bir bilsen kamışatımı suladığım nehirleri…
Ve bir bilsen gerçek atımın üzengisinde yiten ayak izlerimi.
Şimdilerde bütün atlar benimdir artık.
Gövdesi bulut, yelesi rüzgar atlarım.
Beni sana götüren, seni bana getiren atlarım.
Haftanın Şiiri
Işığı Yontucu/Âba Müslüm Çelik
Sonsuzluğa tırmanıyor
Sisphie benzer uzaksa
Arkası uçurum, yanları duvar
Kaç sabah günle selamlaştı
Akşamları yıldızlar feneri
İç geçirir, üzülür
El çekmez bir gidişten…
İpin ucu bir zerrede
Yazı kışa dönüşür
Kızarmış meyve
olmuş olmalı düş
güneş koşar gökyüzüne,
düşünce
insanlık anıtı diktim size
barışı ve
mevsim güz “ne bu ucube?
Yıkın O’nu!” öyle oldu.
“-Bir derdim var
Bin dermana bedeldir.”
Bir görür iki gözümüz
Mehmet Aydın Anısına Şiir Ödülü
Kaybettiğimiz şairlerimizi unutturmamak için birincisini Hüseyin Atabaş adına verdiğimiz Ekin Sanat Şiir Ödülü, 2021 yılında MEHMET AYDIN’ın anısına verilecektir.
1. Ödül basılmamış kitaplaşmaya hazır dosya dalında verilecektir. (Kitaplar değerlendirmenin dışında tutulacaktır.)
2. Ödüle katılmak için herhangi bir sınırlama yoktur. Her yaş grubundan şairler katılabilir.
3. Ödülü kazanan yapıt 20 Haziran 2021 tarihinde açıklanacaktır.
4. Ödüle son katılma ve aday gösterme tarihi 10 Mayıs 2021’dir.
5. Ödül, tek bir yapıta (kitap bütünlüğü taşıyan şiirlere) şiirlere verilecektir. Paylaştırılma yapılmayacak. Seçici kurul gerek duyarsa ayrıca 2. Ve 3. Seçilenleri de açıklayacak fakat bu şiir dosyalarının kitaplaştırılması ekinsanat yayınlarının inisiyatifine bırakılacaktır.
Birincilik kazanan yapıt ekinsanat yayınları tarafından (1000 adet?) basılacak, törende okurlarına sunulacaktır.
6. Seçici Kurul; Turgut Koçak , Selami Karabulut, Zerrin Taşpınar Taşpınar, Serdar Koç , Aslıhan Tüylüoğlu olarak belirlenmiştir.
7. Ödüle aday olacak yapıtlar, şairin adı, açık adresi ve kısa yaşam öyküsüyle birlikte 5 adet kopya dosyası ‘KARANFİL SOKAK NO: 24/16 Kızılay/Ankara’ adresine gönderilmesi gerekmektedir. (Yarışmaya katılmak isteyenler dosyalarını elden de teslim edebilirler.
Ne güzel bakanımızdın sen Hasan Âli Yücel
“Hasan Âli Yücel, modern Türkiye’nin en uzun süre görev yapmış eğitim ve kültür bakanıdır” diye başlıyor Tanıl Bora’nın ‘Hasan Âli Yücel’ biyografisi. Cümlede eğitim ve kültüre ayrı ayrı vurgu yapılmasına dikkatinizi çekmek istiyorum. Kültürü hep görmezden geldiğimiz için genel kanı ve söyleyiş kitabın arka kapağındaki gibi Hasan Âli Yücel’in “Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli eğitim bakanı” olduğudur. Süre uzunluğu açısından doğru ama niteleme açısından yanlış bir tanımlama. Maarif’in sözlük anlamı “bilgi ve kültür” yani bu sözcüğü öztürkçeleştireceksek “eğitim” dememiz yanlış. Zaten bakanlık “milli eğitim” adını alınca hızla kültür faaliyetlerinden kopuyor ve kültür 70’li yıllara, 12 Mart Darbesi’ne, “ilk kültür bakanı” Talat Sait Halman’ın atanmasına dek unutuluyor.
Bu vurgulamayı yapmamın nedeni Hasan Âli Yücel’i doğru tanımlama, anlama arzusundan geliyor. Zira yaşarken de, ölümünden sonra da hep kasten yanlış anlaşılmış biri. Maarif sözcüğü onun ilgi alanlarını ve çalışma dünyasını çok iyi tanımlayan bir sözcük. Hasan Âli Yücel hem kültür hem de eğitim alanlarında çalışmış, önemli işler başarmış, bu nedenle de seveni de, nefret edeni de çok olmuş.
Hasan Âli Yücel deyince aklımıza ilk olarak Köy Enstitüleri gelir ama o aynı zamanda kendi adıyla anılan Dünya klasiklerinin yayınını sağlayan bakandır. Bu iki büyük iş onun eğitimci ve kültür insanı olma yanlarını ifade etmesi açısından önemli ama Hasan Âli Yücel’in yaşamı sadece bunlardan ibaret değil. (Hürriyet, Kitap-Sanat)
Vedat Türkali Edebiyat Ödülleri Şartnamesi
1- Vedat Türkali Edebiyat Ödülleri Atakum Belediyesi tarafından Roman, Öykü, Şiir ve Çeviri Kurmaca Eser olmak üzere 4 kategoride verilir.
2- Ödüller için oluşturulan seçici kurul Doğan Hızlan, Zülfü Livaneli, Deniz Türkali, Gonca Özmen, Kemal Varol ve Yavuz Ekinci’den oluşmaktadır.
3- Ödüllere bir takvim yılı (1 Ocak-31 Aralık) içinde yayınlanmış eserler başvurabilir. 2020 yılında Covid-19 sebebiyle yayınlanan eser sayısı azaldığı için 2021 Mayıs ayında verilecek ödüle katılacak eserlerin yayın tarihi 1 yıl daha geri alınarak 1 Ocak 2019-31 Aralık 2020 olarak belirlenmiştir.
4- Seçici kurul eserlerde sadece edebi niteliği gözetir.
5- Katılım Koşulları:
a) Ödüle aday olacak eser sahipleri ya da yayınevleri 28 Şubat 2021 akşamına kadar Atakum Belediyesi, Vedat Türkali Edebiyat Ödülleri, Mimarsinan Mah, İsmet İnönü Blv. No:114, 55200 Atakum/Samsun adresine, hangi kategoriden aday olunduğuna dair imzalı bir yazı, kısa özgeçmiş ve iletişim bilgileri (adres, telefon, e-posta adresi) ile birlikte 10 (on) nüsha kitabı elden, posta ya da kargo ile teslim etmelidir.
b) Şiir Ödülü’nde ‘Toplu Eserler’ başlığı altında şairin tüm şiirlerinin yer aldığı eserler değerlendirmeye alınmayacaktır.
c) Ödüle aday olacak eserin daha önce başka bir ödül almamış olması gerekmektedir. Bu kural Kurmaca Çeviri Eser kategorisi için geçerli değildir.
6- Ödüllere adaylık için başvurmamış ancak aynı takvim yılı içinde yayımlanmış eserler arasında değerli ve başarılı bulunanlar Jüri tarafından aday gösterilebilir. İlk olarak ilan edilecek Uzun Liste’de yer alan eserler arasında ödüllere başvurmamış ancak jüri üyeleri tarafından aday gösterilmiş olanlar varsa, uzun liste kamuoyuna açıklanmadan önce bu bilgi yazarlarıyla paylaşılır ve yazılı onayları alınır. Onay vermeyen yazarlar uzun listeden çıkarılır.
7- Ön eleme sonrası oluşturulan 12’şer kitaplık Uzun Listeler 26 Mart 2021 tarihinde ilan edilecektir.
8- Uzun Listeler’in değerlendirilmesi sonucu oluşacak 6’şar kitaplık Kısa Listeler (finalistler) 16 Nisan 2021 tarihinde ilan edilecektir.
9- 4 kategorideki ödülleri kazananlar 19 Mayıs 2021 tarihinde ilan edilecektir.
10- Ödül töreni Mayıs ayının son haftasında Atakum Belediyesi’nin duyuracağı bir tarihte yapılacaktır.
Nilüfer Belediyesi Kütüphanelerinin bu yıl beşincisini düzenlediği Mehmet H. Doğan Ödülü’ne başvurular sürüyor. Ödül için son başvuru tarihi ise 29 Ocak 2021.
Nilüfer Belediyesi Kütüphanelerinin Türkçede yayımlanmış şiir eleştirilerinin önemine dikkat çekmek, Türk şiirine katkı sunmak amacıyla bu yıl beşinci kez düzenlediği Mehmet H. Doğan Ödülü başvuru süreci devam ediyor. 1 Ocak 2020 – 31 Aralık 2020 tarihleri arasında yayımlanan şiir eleştirisi, incelemesi ve araştırmalarına verilecek ödül için başvurular 29 Ocak 2021 tarihine kadar sürecek. Başvurular, Şiir Kütüphanesi’ne elden, posta veya kargo yoluyla yapılabilecek. Mehmet H. Doğan Ödülü’ne başvuran eserleri, Orhan Alkaya, Metin Celal, Gültekin Emre, Haydar Ergülen ve Orhan Tekelioğlu’nun oluşturduğu Seçici Kurul değerlendirecek. Mehmet H. Doğan Ödülü, 2021 yılı Mart ayında gerçekleştirilecek ödül töreniyle sahibini bulacak. Başvuru formu ve yönetmelik için: http://bit.ly/mhd21
Serenad ABD’de yılın en iyisi
Zülfü Livaneli’nin Serenad romanı 2020’nin mart ayında Amerika’da yayınlandığında büyük ses getirmişti. Serenade for Nadia ismiyle yayınlanan ve büyük ilgi gören kitap, Amerika’nın en çok takip
edilen ve saygı gören günlük yayınlarından Boston Globe’un okuyucuları tarafından “Yılın En Sevilen Kitabı” seçildi.
Uluslararası popüler kültür e-dergisi PopMatters da Serenad’ı “Yılın En İyi Kitabı” seçerek “Kitap, Türkiye’yi güzelleştiren her şeye bir övgü olmanın yanı sıra, halkının yaşadığı acılara, geçmişleriyle hesaplaşma ve yaşanabilir bir gelecek inşa etmede karşılaştıkları karmaşık zorluklara bir övgü niteliğinde” yorumunu yaptı. Wall Street Journal da Livaneli’den çok güçlü, korkusuz ve derin bir anlatıcı olarak bahsetti.
60 yıldır devam eden bir aşkın hikayesini anlatan 2016 tarihli Serenad, Doğan Kitap etiketiyle yayımlanmıştı.
Gazeteci Yazar Prof. Dr. Şadan Gökovalı yaşamını yitirdi
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın manevi oğlu Prof. Dr. Şadan Gökovalı (82), tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.Gazeteci, yazar Prof. Dr. Şadan Gökovalı, 82 yaşında tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. İzmir’de yaşayan Gökovalı’nın ölümü büyük üzüntü yarattı. “Gazetecilerin hocası” diye anılan Gökovalı, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın manevi oğluydu.Gökovalı’nın ölüm haberini alan yakınları ve sevenleri derin üzüntü yaşadı. “Halikarnas Balıkçısı” mahlaslı Cevat Şakir Kabaağaçlı ve Azra Erhat’ın manevi oğlu olan gazeteci, araştırmacı, şair, yazar, rehber, eğitimci Prof. Dr. Gökovalı, 2002 yılında profesör olarak Ege Üniversitesinde sonra Yaşar Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı. Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın eserlerini ölümünden sonra yayımlayan, tüm kitaplarına önsöz yazan Gökovalı, Türkiye’de kültür turlarının başlatıcılarından oldu.Gökovalı’nın cenazesinin Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Akyaka Mahallesi’nde toprağa verildi.
Bir Portre
Şadan Gökovalı
1939 yılında Muğla’nın Gökova beldesinde doğan Şadan Gökovalı, ilkokulu Ula’da, ortaokulu Muğla’da bitirdi. Aydın Ticaret Lisesi’nin ardından İzmir İktisadi Ticari İlimler Akademisi’nden 1962 yılında diploma alan Gökovalı, 1959’da İzmir’de yayınlanan Ege Ekspres Gazetesinde başladığı profesyonel gazeteciliği, TRT’de yapımcı ve yönetici olarak sürdürdü.
Daha sonra Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulunda öğreticiliğe başladı. Profesyonel Ülkesel Rehber oldu. Gazetecilik Başarı Armağanı yarışmalarında özellikle araştırma, dizi yazı, turizm vb. dallarında birçok birincilik ve derece aldı. 1964 yılında Ege Ekspres’te yayınlanan ‘İzmir’in Asırlıkları’ başlıklı yazı dizisi ile birinci ve tüm eserler arasında en yüksek puanı aldığı için ‘Yılın Gazetecisi’ seçildi. Aldığı diğer ödüller arasında ‘Efes’, ‘Fethiye’ ve ‘Bergama’yı en iyi anlatan yazar, Türk Dil Kurumu Radyo Tv Ödülü, ‘Anadolu Uygalığına Katkı’, ‘Son 10 yılın İzmir Turizmine En Büyük Hizmet’ gibi ödüller de yer almaktadır.
Üniversitelerde okuttuğu derslerle ilgili notların yanı sıra, ülkemizin başlıca turistik yöreleri konusunda çeşitli dillerde yayınlanmış 30 kadar kitabı vardır. 2009 yılında ‘Meslekte Altın Yıl’ı
Ne Okusak?
1.Empedokles’in Dostları/ Amin Maalouf/ Yapı Kredi
2.Umut Yolu/ Engin Tongüç/ İş Bankası
3.Her Zerre Kara/ Özen Yula/ Doğan Kitap
4.Bütün Şiirleri/ Orhan Veli/ Can Yayınları
5.Karanlıktan Aydınlığa/ Mustafa Suphi/ İletişim