Siyaset dünyasında kazan fokur fokur kaynıyor.
Bu durum sadece siyaset dünyasında yer alanları değil, tüm yurttaşları etkiliyor. Bu nedenle gelişmeler üzerinde durmak ve yapılanları irdelemek suretiyle olacaklara dikkat çekme gereğini duyuyoruz.
Bayram değil, seyran değil eniştem beni neden öptü misali, sık sık yapılan gündem değişiklikleri havalarda uçuşuyor.
Özelikle kamuoyu yoklamaları açıklandıkça, bu gündem değişikliklerinin giderek artmakta olduğu görülüyor.
Geçtiğimiz günlerde bunlardan biri daha gündeme düşmüş olduğundan bu hususu irdelemek suretiyle dikkatleri çekmek istemiş idik. Ama görünen o ki; konu halen güncelliğini korumaya devam ediyor.
Gündeme düşen konunun yeni bir anayasa yapılması hususu olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Yeni bir anayasa yapılması yolundaki çağrı üzerine, muhalefet kanadının dikkatli davranması ve tuzağa düşmemesi gerekir idi.
Ama ne yazık ki; bu yapılmadı ve muhalefet kanadından bu tuzağa düşenlerin olduğu görüldü.
Oysaki yeni bir anaysa yapılabilmesi için iktidar kanadının TBMM’nde gerekli çoğunluğu bulunmamaktadır.
Eksik sayıyı tamamlayabilmek için, ne kadar çaba sarf edilirse edilsin başarıya ulaşılmasının zor olacağı bilinen bir gerçektir.
Buna rağmen yeni bir anayasa teklifinin, gündem değiştirmekten ibaret olduğunu muhalefet kanadının anlaması, elinin tersi ile itmek suretiyle gündemden düşmesini sağlaması gerekir idi.
Ne yazık ki bu yapılmadı ve kısmen de olsa tuzağa düşüldü.
Bunun üzerine herkes dağarcığında ne varsa dökmeye başladı.
Yürürlükteki anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek olan ilk 4 maddesinin bile, tartışma konusu yapılacağı ve gerekirse bu konuda bir düzenlemeye gideceği yolundaki görüşler bile ortaya atıldı.
Yine 1921 anayasası esas alınsın denildi.
Laiklik ilkesi anayasada yer almasın yolundaki görüşler ortaya atılmaya ve bunlar üzerinde yazılıp çizilmeye başlandı.
Yeni bir devlet yapısının oluşturulması yoluna gidileceği anlamını ortaya koyan görüşler dile getirilmek istendi, yeni bir kuruluş oluşturulması yolunda adımlar atılması gerekebileceği hususları söylenir oldu.
Bu görüşlere karşı tepkiler yoğunlaşınca bu kez yeniden kuruluş anayasası yapalım söylemleri gündeme taşındı.
Tüm bu gelişmeler, Cumhuriyetin kuruluş felsefesini, Atatürk ilke ve devrimleri ile demokratik laik sosyal hukuk devleti anlayışını içine sindirememiş olanların beklentilerinin gün yüzüne çıkmasına fırsat yaratmış oldu.
Ama bilinmelidir ki; Genç Türkiye Cumhuriyetinde yaşayanların ezici bir çoğunluğu, bu tür geriye gidişi simgeleyecek görüşlere tamamen karşı bir tutum içindedir.
Bu nedenle hiçbir zaman geriye gidişi simgeleyecek ve bunun kapılarını açacak olan bir anayasanın yapılabilmesi yolunda adımlar atılamayacak, amaçlara ulaşılamayacaktır.
Üzerinde durmak istediğimiz husus, bu gelişmeler olurken gündem değiştirmek isteyenlerin ortaya attığı yeni bir anayasa yapılması yolundaki açıklamalara bu açıdan bakmak gerekliliğidir.
Herkesin bu durumu görmesini, gündem değiştirmek için atılan adımın bir tuzağa dönüştürülebileceği gerçeğini unutmaması gerektiğini hatırlatıyoruz.
Bu nedenle, uykudan uyanalım, ortaya konulan resmi iyice görüp okuyalım ve hep birlikte: Buyrun güçlendirilmiş parlamenter sistemi sağlayabilmek için el birliği ile anayasa değişikliği yapalım diyelim…
YORUMLAR