Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

İki Yol Var…

İktidar olabilmek yada iktidarda kalabilmek için çeşitli yollara başvurulduğu, anayasa değişikliği yapılabilmesi yada yeni bir anayasa hazırlanabilmesi için zaman ve fırsat kollandığı gelişmelerden anlaşılıyor.

Ancak görünen o ki; siyasi gelişmeler, seçmen eğilimleri ve kamuoyu yoklamalarından açıklanan sonuçlar bu işin kolay olamayacağını ve anayasa değişikliği yapılmaksızın istenen sonucun alınamayacağını gösteriyor.

Bu durumda yolun sonuna gelindiği görülüyor.

Nedir yolun sonu?

Ortada bir sistem değişikliği veya mevcut sistemin devam ettirilmesi için görülen aksaklıkların giderilmesi istekleri var.

Buna göre önümüzde iki yol var.

Ya mevcut sistem aynen korunacak, sistemi savunanlar tarafından öne sürülen engeller ortadan kaldırılacak.

Yada eskiden olduğu gibi parlamenter sisteme dönüş yapılacak. Bu yapılırken de güçlendirilmiş parlamenter sistemin yaşama geçirilebilmesi için gereken kararlar alınacak ve uygulamaya konulacak.

İşte yol ayrımı dediğimiz husus, bu iki sistemin hangisinin yaşama geçirileceği doğrultusunda bir karar verilmesi ve uygulamaya konulabilmesi için de gerekenlerin yapılmasıdır.

Elbette ki bunlar yapılırken de, bir kısmı şuandaki TBMM’nin kararları ile gerçekleşebilecek, ama önemli bir kısmı da yapılacak olan ilk genel seçimlerden sonra ortaya çıkacak olan millet iradesi doğrultusunda olacaktır.

Bunun dışındaki konuşmalar, yapacağız-edeceğiz söylemleri ve buna benzer sözler ve vaatler. Hepsinin gündem değiştirme amacına yönelik olabileceği kanısındayız.

2023’e çok az bir zaman kaldı. Bu süre içerisinde samimiyet ile samimi olmama söylemleri netlik kazanacaktır.

Önümüzde bulunan iki yoldan hangisine karar verileceği, ancak sandıktan çıkacak sonuç ile belli olacağına göre, bunun dışındaki söylemlerin fazla bir inandırıcılığının olamayacağı kanısındayız.

Örneğin geçtiğimiz günlerde açıklanan insan hakları eylem planında olduğu gibi.

Eğer bu planda açıklanan görüşler, alınacağı bildirilen kararlar ve reformlarda samimiyet söz konusu ise bunun neden geçtiğimiz dönemler içinde yapılmadığı sorularına da yanıt verilmesi gerekiyor.

Tıpkı insan hakları eylem planı gibi, geçtiğimiz gün kutlanan dünya kadın hakları günündeki beklentiler de yine yol ayrımı ile belirlenecek ve açıklığa kavuşacaktır.

İstanbul sözleşmesinin tartışma konusu yapıldığı, kadın cinayetlerinin hızla arttığı, kadına karşı saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde, neden bu sorunların bugüne kadar çözülmediği ve neden bu konudaki yakınmaların devam ettiği soruları da elbette ki yanıtını bulacaktır.

Bırakın yeni bir anayasa yazılması veya anayasa değişikliği yapılması konusundaki söylemleri. Öncelikle seçmenin, Türk tipi başkanlık sistemini mi, yoksa güçlendirilmiş parlamenter sistemini mi yaşama geçirilmesini istediğini öğrenelim.

Bu konu açıklığa kavuştuktan sonra diğer sorunlarında çözüme ulaşacağı kanısındayız.

Bu nedenle dün kutlanan dünya kadın hakları gününde dile getirilen sorunlarda, insan hakları eylem planında dile getirilen hususlarda, yargı reformu da, ekonomi reformu da hep sistem sorununun çözülmesine ve bu doğrultuda milli iradenin kararının belirlenmesine bağlıdır.

Bu nedenle önümüzdeki seçeneklerden hangisinin yaşama geçirileceği doğrultusunda seçmen iradesi göz önünde tutularak adımlar atılmalı ve ondan sonra sorunların çözümü için gerekenler yapılmalıdır…

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER