Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sıkıntılar çok, umutlar da…

Sınırın öte yanında birikenler!

Sınırın öte yanında birikenler!

Su ve çamur içinde çadırlar, sınırın ötesindekilere duyulan özlem, yarının belirsizliği, ama bitmeyen de bir umut. Hatay ve diğer sınır kentlerine Suriye’den bakanların hayatı, yorgun, ama vazgeçmiyor.

“Kampta yaşam şartları çok zor. Çocuklarımdan biri engelli, daima bakım istiyor. 16 yaşına girdi ama bebek gibi bakımını yapıyorum. Yemeğini ben yediriyorum. Suyunu ben içiriyorum. Altını değiştiriyorum. Aynı zamanda yaşadığım kamptan 5 kilometre uzaktaki bir kampta bulunan el sanatları merkezinde çalışıyorum.”
Bu sözler, Halep’teki evini yıllar içinde terk etmek zorunda kalan ve savaşın gölgesinde, kamplarda devam eden zorlu bir başka yaşama geçiş yapan 52 yaşındaki Müna Abban’a ait.
Antakya’da hayatını sürdüren bir başka Suriyeli ise kendi özlemini paylaşırken, farklı zorlukların altını çiziyor:
“Şu an sınırın karşısında hayat nasıldır, biliyorum. Çünkü o zorluğun içinden geldik hepimiz. Şimdi daha iyi, diyorlar! Ne, daha iyi? Evler yıkıldı, okullar kapandı, hastaneler işlemiyor, alt yapı yok oldu, insanların birbirine olan güveni ise çoktan öldü.
Burada yaşamak mı? Tabi ki oradan çok daha iyi. Ama buradaki açlık da benzer! Bebeklerimiz, okul çağına geldi. Çocuklarımız, delikanlı oldu, genç kız oldu. Bizlerse daha da büyüdük. Yaşlandık. Ama bir türlü buraya ait olamadık.
Belki kendimizi anlatamadık ya da fırsatımız olmadı. Sizinle daha önce de konuşmuştuk. Durum değişmedi! Bir gün dönmeyi umut ediyorum. Tüm ailemiz, yeniden kendi evimizde, tarlamızda nefes almayı umut ediyoruz. Sanırım o zaman herkes daha mutlu olacak.” -Tamer Yazar-