Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Pandemiye teslim eğitim! En büyük kayıp alanı mı?

“Aşıydı, normalleşmeydi, tam kapanmaydı…

“Aşıydı, normalleşmeydi, tam kapanmaydı… Henüz sonucu belli olmayan bir süreç devam ediyor” diyen Doç. Dr. Necmettin Çalışkan’ın tespiti dikkat çekici… “Muhtemelen ileride; pandemi dönemi mezunları, pandemi dönemi doktoru, pandemi dönemi mühendisi, pandemi dönemi hocası gibi yaygın bazı terimler gündemimize girecek.”

“Salgın, Sınavlar ve Yüksek Eğitimin Sonu” başlığında bir değerlendirme yapan, Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi, Parti’nin Hatay’daki önemli ismi, Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, ekonomiden turizme, sağlıktan psikolojiye değişik alanlarda etkisi devam eden salgının eğitim boyutunda durdu. Henüz sonucu belli olmayan bir sürecin devam ettiğine işaret eden Çalışkan, “Muhtemelen ileride; pandemi dönemi mezunları, pandemi dönemi doktoru, pandemi dönemi mühendisi, pandemi dönemi hocası gibi yaygın bazı terimler gündemimize girecek. Bu deyim ve tanım, meslek sahibi kişilerin yetersizliklerini vurgulamak ve tavsif etmek olarak kullanılacak. Kibarca hakaret olacak!” tespitinde durdu.
Küresel krizin getirdiği olumsuzluklara işaret eden bu olumsuzlukların Türkiye yansımasında duran Çalışkan’ın tespitleri, ara başlıklar halinde şöyle:
-GÖZDEN KAÇAN!-
Eğitim, asla teoriden ibaret değildir. Bugün, teori verildi zannediliyor ama… Teori bile verilemiyor! Salgınla birlikte kalifiye/nitelikli eleman yetiştirmek artık imkânsız hale geldi. Çünkü bugünkü tabloda, gelecek kurgusu ve planı gözden kaçırılıyor.
Aslında Milli Eğitim Bakanlığı ‘ilk, orta ve lise’ düzeylerinde ara ara okulları açıp kapatmasıyla, kısmi bir eğitim verdi. Ancak yükseköğretimde durum farklı. Uzaktan Eğitim ve Bilişim Teknolojileri Merkezi (UZEBİM) programıyla birlikte, tüm fakülteler, Açıköğretim Fakültesi statüsüne döndü. Öğrenciler artık üniversite kültürü alamıyor. Sosyalleşmeden uzaklar, deneyimsizler ve pratik yapamıyorlar.
Bu dönemde sorulması gereken şey şu… Salgın, 5-6 dönem daha sürerse ne yapacağız? Şu anda salgın üç dönemdir devam ediyor. Yani birçok öğrenci, fakültesini üçüncü sınıfa başladığında tanıyacak! Meslek Yüksekokulları hocasını görmeden mezun olacak! Özetle, ne zaman biteceği belli olmayan bir salgın süreciyle karşı karşıyayız. Öğrenciler, internete ulaşamıyor, derse katıl(a)mıyor. Hocaların yoklama imkânı yok. Kopya çekiliyor. Öğrenci, kaynak teminini elde edemiyor, yani kitap alamıyor.
-SORUNLAR!-
Yaşanılan süreç içerisindeki tedbirlere yönelik olarak birtakım noktalara dikkat çekmek ve bunların çözümü için bazı tavsiyelerde bulunmak gerek… Hülasa, başta üniversiteler olmak üzere, eğitimin her kademesinde belli başlı sorunları şu şekilde sıralamak mümkün;
Her şeyden önce, eğitimdeki interaktiflik ortadan kalktı. Tek taraflı bir video sunumuyla eğitim olmaz. Rol-model ve yaparak-yaşayarak öğrenme sekteye uğradı, ki bunlar eğitimin temelini oluşturur. Sosyalleşme ve kültürel aktarım ortamları yok oldu. Bireyler, basit birer bilgisayar canlısı haline döndü. Mühendislik, veterinerlik ve öğretmenlik gibi uygulamaya dayalı mesleklerin eğitim ve öğretimi için hayati önem taşıyan pratik yeteneklerle ilgili aktarım yapılamaz oldu. Mesleğin içerisinde, damdan düşme bir nesil ortaya çıkacak. Diğer taraftan, teknolojiye ulaşmakta oldukça zorlanan birçok dezavantajlı grup ortaya çıktı ki, bunlarla ilgili net bir tespit bile yapılamıyor. Bozulan ekonomik şartların etkisiyle, adı geçen bu kitlenin hem sayısının hem de mağduriyetinin artması kaçınılmaz görünüyor. Bütün bunlar, eğitimde ciddi bir planlama ve kriz yönetme eksikliğini ortaya koymaktadır.
-FAKÜLTELER!-
Böyle bir durumda çözüm olarak, acilen pandemi hiç bitmeyecekmiş gibi harekete geçilmesi ve buna yönelik tedbirlerin alınması gerektiği açıktır.
Birincisi; mevcut fakülteler için merkezi, uzaktan yüksek güvenilirlikli sınavlar yapmak. Halen Öğretim Elemanı öğrencisine internet ortamında sağlıklı sınav yapamıyor. Zoom ve benzeri görüntülü programlarda bile, öğrenci mülakatta kopya çekiyor. Yazılı derslerden hayli hayli kopya çekiliyor. Onun için de, bu teorik dersler için Açık Öğretim Fakültesi statüsü getirilerek tüm fakültelerde merkezi sınav yapılmalı.
İkincisi; üniversite kontenjanlarını bu yıl eksiltmek elzemdir. Böylece, kaliteli öğrencilerin üniversiteli olması sağlanacaktır.
Üçüncüsü; kademeli ve yoğun eğitime geçilebilir. Öğrenciler, dönemlere ayrılarak çağrılabilir. Hem yurt ortamı kalabalıklaşmaz, hem de eğitim bir şekilde yüz yüzeye döner.
Dördüncüsü; İlahiyat Fakültesi gibi temel bilgiye ihtiyaç duyulan alanlarda hazırlık sınıfı zorunluluğu getirilmeli, bu konudaki ikilem ortadan kaldırılarak üniversitelerin inisiyatifine son verilmelidir. -Tamer Yazar-