Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

Önemli iki tarih…

Cumhuriyet tarihimizde unutulmaması gereken bazı önemli günler vardır. Bunlar arasında 10 Nisan 1928 ve 5 Şubat 1937 tarihleri ilk sıralarda yer alır.

Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek olan maddeler arasında yer alan ilkelerin başında laiklik ilkesinin de geldiğini hatırdan uzak tutmamak gerekir.

Bu nedenle 5 Şubat ve 10 Nisan tarihlerinin ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlamak gerekir.

10 Nisan 1928 tarihinde, devletin bütün dinlere aynı mesafede kalması ve bu nedenle din ile devlet işlerinin ayrılmasının gerekliliğini ortaya koyacak olan kuralın ilk adımı atılmış idi.

Bunu izleyen tarihlerde de bu kuralı perçinleyecek olan bir hüküm, ilke olarak anayasada yerini aldı; bu, laiklik ilkesidir.

İşte o tarihten sonrada, yürürlükte olan anayasalarımızda laiklik ilkesi yer alarak genç Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş ülkeler içerisinde yer almasını sağlayacak adımların atılması yoluna gidilmiştir.

61 ve 82 anayasalarında da, laiklik ilkesi yerini almış ve değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek olan maddeler içerisine konulmuştur.

Laiklik ilkesinin ne olduğuna şöyle kısaca bakalım: Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve her vatandaş için vicdan, ibadet ve din özgürlüğünün sağlanması demektir.

Laik bir yönetimde devlet, herhangi bir şekilde din işlerine müdahale etmez. Vatandaşların ibadetlerine karışmaz, inançlarına herhangi bir şekilde etki edecek tutum ve davranış içinde bulunmaz.

Yine laik bir ülkede devlet, dine ve dini inançlara saygılıdır. Herkesin inançlarına göre ibadet etme hakkına sahip olduğunu net bir şekilde ifade eder.

Bu nedenle laiklik asla dinsizlik değildir.

Bu kuralları hatırlamak suretiyle belleğimizi bir kez daha tazelemek istedik.

Zira son zamanlarda, bu kuralların zaman zaman unutulduğu ve tersine bazı yorumlar ve uygulamalar yapılmak istendiği doğrultusunda söylemlerde bulunulduğu ve adımlar atılmak istenildiği beklentilerine rastlanmaktadır.

Bu nedenle laiklik ilkesinin genç Türkiye Cumhuriyetinin olmazsa olmazları arasında olduğunu bir kez daha hatırlamak ve unutanlara hatırlatmak gerekir.

Eğer bir ülkede laiklik ilkesi tüm kurum ve kuralları ile uygulanmaz ve bunun aksine yol ve yöntem izlenmeye kalkışılırsa, bilinmelidir ki çağın ilerisine değil gerisine doğru adımların atılmak istendiği görülmeli ve anlaşılmalıdır.

Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddeleri içinde yer alan laiklik ilkesine sımsıkı sarılmak ve bu İlkeden şu veya bu nedenle ödünler verilmesi yolunda adımlar atmamak gerekir.

Böyle davranıldığı takdirde daima çağdaş gelişmeler izlenebilecek, ülkeyi çağ dışına götürmek isteyenlerin beklentileri ise kursaklarında kalacaktır.

Bu nedenle Cumhuriyet tarihimizde önemli yeri olan laiklik ilkesinin önemini ve değerini iyice anlamamızın ve bu doğrultuda gereken olumlu adımların atılmasına katkıda bulunmamızın , çağdaş ve özgürlükçü demokrasi anlayışı içerisinde gerekli ve zorunlu olduğu hatırdan çıkartılmamalıdır….

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER