Sık sık yazma ve hatırlatma gereğini duyduğumuz bir tehlikenin, adım adım gerçekleştirilmek istendiği yolunda bazı çabaların olduğunu görüyor ve bundan da büyük bir üzüntü duyuyoruz.
Kurutuluş mücadelesi ile elde edilen başarının ne denli önemli olduğunu bu gelişmeler bir kez daha hatırlatıyor.
Genç Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün inandığı doğruları sonuna kadar savunmadaki kararlılığı bilinen bir gerçektir.
Eğer bugünlere gelebildik isek ve eğer dünyanın saygın ve etkin ülkeleri arasında yer bulabiliyor isek, bunu Atatürk ilke ve devrimlerine ve bu devrimler sonucu atılan olumlu adımlarla elde edilen kazanımlara borçlu olduğumuzu unutmamak gerekir.
Geçtiğimiz hafta millet meclisinin açılışının 101. yılını idrak ettik.
101 yıl önce ülke kurtuluş mücadelesi verirken, yurdumuzun büyük bölümü işgal altında iken, Ankara’da meclisi toplayarak hâkimiyetin kayıtsız şartsız ulusta olduğu ilkesi ile hareket etmek suretiyle mücadelenin kazanılabileceğini tüm dünyaya duyuran Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları, mücadeleden bu inanış doğrultusunda atılan doğru adımlar sayesinde başarılı çıkmışlardır.
İşte genç Türkiye Cumhuriyeti, böylece Anadolu’nun verimli toprakları üzerinde doğmuş, yeşermiş ve dünyanın saygın ülkeleri arasında yerini almıştır.
Bizim bugünleri görmemizi sağlayan, bize bu Cumhuriyeti armağan eden Mustafa Kemal Atatürk, kendisinin ve dava arkadaşlarının faaliyetlerini anlatan, kimlerle mücadele edildiğini, nasıl başarıya ulaşıldığını gözler önüne seren ve böylece gelecek kuşaklara öğüt nitelikte olan söylevini 15-20 Ekim 1927 tarihinde irad etmiştir.
O günden bu yana söylev (nutuk ) herkesin okumak suretiyle bilgilenmesini ve aşılan zorlukların neler olduğunu görmesini sağlayan bir öğretici eser olarak kitaplıklarda yerini almıştır.
O günden bugüne nutuk, her zaman ve her yerde okunmuş, okutulmuş ve ülkenin çağdaş bir anlayış ile şekillenmesi ve dünyanın çağdaş ülkeleri arasında yer alabilmesi içinde bir yol gösterici olmuştur.
Zaman zaman Atatürk ilke ve devrimlerinden verilen ödünler sonucu, ülkeyi çağın gerisine götürmek isteyen gerici bir anlayış sesini duyurmaya, bu doğrultuda geriye doğru adımlar atılmak istendiğinde, söylev ( nutuk ) hemen uyarı görevini yerine getirmek suretiyle geriye gidiş heveslerinin hüsrana uğratılmasına neden olmuştur.
İşte nutuk böylesi bir değer taşıyan eserdir.
Ne yazık ki geçtiğimiz günlerde, bir ilçe milli eğitim müdürü tarafından söylevin okullara dağıtılması yasaklanmıştır. Çağdaş bir neslin yetişmesi için uğraş verilen ülkede, böylesi bir engelleyici kararın alınmasının sakıncaları ve geriye doğru atılan adımı başka adımlarında izleyebileceği tehlikesinin varlığını göstermesi açısından üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir husus olarak görülmelidir.
Bu nedenle de çağdaş bir eğitim ile anlayışın önemi ve büyüklüğü bir kez daha kendini göstermiştir.
Eğer ödünler verilmeden çağdaş bir anlayış içerisinde eğitimli bir neslin yetişmesi için gerekenler yapılırsa, ülkeyi karanlığa doğru götürecek hareketlere rastlanmaz ve aksine ülkemiz çağdaşlığa doğru hızlı bir şekilde yol almaya devam eder.
Bu nedenle söylevin (nutuk) dağıtımının yasaklanmasını görmezden gelmemek gerekir. Dağıtımı engelleyen anlayışın ne olduğu ve nereden kaynaklandığı araştırılmalı ve engellenmesi yolunda gereken doğru adımlar atılmalıdır.
Geriye gidişin ayak seslerini duymamak için, tehlike görülmeli ve gereken önlemler alınmalıdır…
YORUMLAR