Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sıkıntıları Büyük… Peki, Aşı Konusunda!

Türkiye’nin Suriye sınırındaki güney

Türkiye’nin Suriye sınırındaki güney illerinde yaşayan ve sayıları yüzbinleri bulan Suriyeli mülteciler, başta dil sorunu olmak üzere birçok engelle karşılaşmaları yanı sıra, koronavirüs için başlatılan aşılama sürecinden faydalanmakta da zorluk yaşıyor. Bu konudaki uyarı ise TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur’dan geldi.

Mart 2021 itibariyle; Hatay’da 436.004 bin, Gaziantep’te 449.073 bin, Adana’da 254.058 bin, Mersin’de 226.922, Kilis’te 105.643 bin, Osmaniye’de 47.128 bin Suriyeli sığınmacı yaşıyor. Geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı ise 31 Mart tarihi itibariyle, bir önceki aya göre 9 bin 421 kişi artarak toplam 3 milyon 665 bin 946 kişiye ulaştı.
Yaşanan son sorun ve ortak tartışma başlığı ise “Suriyeli Sığınmacılar ve Aşı” konusunda! Bu konuda paylaşılan son bilgiye göre, Türkiye’nin Suriye sınırındaki güney illerinde yaşayan ve sayıları yüzbinleri bulan Suriyeli mülteciler, başta dil sorunu olmak üzere birçok engelle karşılaşmaları yanı sıra, koronavirüs için başlatılan aşılama sürecinden faydalanmakta da zorluk yaşıyor.
-TTB UYARDI!-
Hatay’ı da yakından ilgilendiren konuda VOA Türkçe ’ye konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Suriyeli mültecilerin, gerek damgalanma sonucu ekonomik, gerekse ırkçılık sorunu ile karşı karşıya kaldıkları için virüs konusunda kaygılı olduklarını dile getirerek, “Mültecilerden kimlik numarası olanlar, Türkiye’deki diğer 65 yaş üstü vatandaşlar gibi aşı olanağına sahip. Ancak bu olanağa sahip olanlardan birçoğu randevu alamıyor. Kimlik numarası almış olmalarına rağmen, kayıtlarda gözükmedikleri için aşıya erişemiyorlar” dedi.
-KAYGILAR!-
Mültecilerin, kendi kimliklerini kullanmak konusunda kaygıları olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “İnsanlar, canlarını kurtarmak için değişik ülkelerden göç etmek zorunda kalıyorlar, yerlerinden ediliyorlar. Buraya gelirken de, genelde kayıt dışı yollarla geliyorlar. Gelen mülteciler, kimliklerini ya yolda yitirmiş oluyor ya da sonrasında başına gelebilecekler veya bir takip süreci yaşanabileceğine dair, gerçek kimliklerini kullanma konusunda kaygıları oluyor.
Daha sonra kimlik numarası verilenler de dahil olmak üzere, Türkiye’de genel olarak ciddi bir ırkçılık sorunumuz var. Suriyeliler de dahil olmak üzere, tüm mülteciler, bir damgalamayla karşı karşıyalar. Ne yazık ki sağlık kurumlarında da, zaman zaman başvurularda, bu insanların devlet tarafından beslendiği, barındırıldığı ve sağlık hizmetlerine ücretsiz eriştirildiği gibi bir takım yanlış bilgilendirmeler sonucunda, Türkiye’deki vatandaşlara verilmeyen hizmet Suriyelilere veriliyormuş gibi bir algı oluşturuluyor.
Bunun yanı sıra, Suriyelilerin resmi işlemleri yaptırma konusunda kaygıları var, korkuları var ve geride duruyorlar. Suriyeliler, ucuz iş gücü olarak güvencesiz işlerde çalıştırılıyorlar. Salgın açısından sağlığa uygun olmayan ortamlarda çalıştırılan Suriyeliler, hastalandıklarında; herhangi bir ayrımcılığa uğrayacakları, hastalık nedeniyle damgalanacakları ve çalıştırılmayacakları kaygısıyla bildirim yapmaktan da kaçınabiliyor.”
-ÇÖZÜM!-
Salgının başından bu yana, Türk Tabipler Birliği olarak virüsün kontrol altına alınması noktasında bir çok önerilerde bulunduklarını, ancak yetkililerce dikkate alınmadıklarını ifade eden TTB Başkanı Fincancı, “Böyle bir salgın döneminde koruyucu hekimliğe öncelik verilmesi gerekiyordu. Daha hastalanmadan, insanları koruyacak mekanizmaların geliştirilmesi gerekiyordu. Mülteciler açısından, kayıt sistemlerini uygun ve güvenli hale getirmek gerekiyordu.
Biz, bu çözüm önerilerini hem mülteciler için, hem Türkiye’de yaşayan tüm nüfus için defalarca ifade ettik. Ama aşılamayla ilgili çok ciddi sorunumuz var. ‘Günde 1 milyon aşı yapabiliriz’ denildikten sonra, 160 bin aşının üzerine çıkılamadı. Bu ortalama ile beraber, bizim 2-3 yılda ancak aşılamayı tamamlamamız mümkün görünüyor. O zamana kadar da salgın bambaşka bir sürece evirilebilir” şeklinde konuştu.
-BEKLİYORUZ!-
Antakya Gazetesi’ne konuya ilişkin konuşan, Antakya’daki bir Suriyeli ise yaşadıkları sıkıntıyı şu şekilde aktardı:
“Aramızda, kimlik numarası olanlar var ve onlar, kendi yaş gruplarına göre aşı olabildi, olabiliyor ama… Bu konuda hala tedirgin olan bizler, ‘ne olacağız’ sorusunu soruyoruz hep. Vatandaş değilsek, bize aşı sırası ne zaman gelir? Maskemize ve diğer her kurala uymaya çalışıyoruz. Kolay olmuyor. Kalabalık bir aileyiz ve sürekli maske almak da bize külfet bir bakıma. Ancak yaşamak için mecburuz, ama desteğe de ihtiyacımız var. Yine de çok şikayet edemiyorum. Çünkü kendi mahallemizde oturan Türk arkadaşlarımızdan da aşı sırası gelip de aşı olamayanlar var. Onlara da ‘aşı yok’ deniyormuş. Bir ara, telefonla randevu alındığında, bir iki güne verilen randevular, Mayıs ayına atılmaya başlandı. Anlayacağınız, onlar bile bu sıkıntıyı yaşarken, bizim kalkıp da ‘sıra’ bekliyor olmamız, gündem bile olmuyor. Yine de aşı sıram gelirse bir gün, koşa koşa gideceğim. İnşallah!” Tamer Yazar