Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

Yükselen tansiyon…

Siyaset dünyasında tansiyon giderek yükseliyor. Yükselen tansiyonla birlikte karşılıklı atışmalar, ağır ve kırıcı söylemler havalarda uçuşmaya başlıyor.

Böylesi bir ortamda gerek iktidar, gerekse muhalefet kanadını oluşturan siyasi partilerde büyük bir hareketlilik ve arayış görülüyor.

Cumhuriyeti kuranlar, demokrasinin yerleşmesi için gereken zemini oluşturanlar ve demokrasi anlayışını pekiştirenlerin gösterdikleri daima ileriye, çağdaşlığa gitme hedefinin önüne zaman zaman aksi düşüncede olanlar set çekme, çomak sokma, engeller oluşturma yolunda sistematik bir çalışma içine girme isteğini göstermeye çalışıyorlar.

Böylece Cumhuriyetin temel değerlerinden geriye gidilmesi, Atatürk ilke ve devrimlerinin yozlaştırılması suretiyle, çağdaşlık yerine geriye gidişin ayak seslerinin duyulması yolunda çabalar sarf etmeye kalkışılıyor.

Ama 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Gazi Mustafa Kemal ve dava arkadaşları, Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etmişlerdi.

Türk gençliği, O’nun emanetine sımsıkı sarılmak ve sahip çıkmak suretiyle geriye gidiş heveslilerinin amaçlarını engelleme yolunda kendine düşeni yapmaktadır.

Bu nedenle anayasamızın ve yasaların tanıdığı haklar çerçevesinde, Atatürk kuşağı kendine düşeni yaparak geriye gidiş heveslilerinin foyalarını ortaya çıkarmak suretiyle, emellerinin kursaklarında bırakma azim ve kararlılığında olduğunu her zaman göstermiştir ve göstereceklerdir.

Bunları böylece belirttikten sonra gelelim iç siyasette ki tansiyonun yükselmesine.

Ezici bir çoğunluk, rejimin adının demokratik Cumhuriyet olduğu konusunda fikir birliği içindedir.

Bu nedenle de demokrasinin gereklerinin yerine getirilmesi için, seslerini duyurmak ve eleştirilerini yapmak suretiyle kararlılıklarını her zaman ortaya koymaktadırlar.

Bu doğrultuda demokrasi ile yönetilen ülkeler içerisindeki saygın ve etkin yerini koruyabilmek ve geriye düşmemek içinde, Atatürk kuşağı kendine düşen uyarı görevini yerine getirmektedir.

En geç 2023 yılında yapılması gerekecek olan seçimlerde, bu anlayış doğrultusunda seçmenler oylarını kullanacaklar ve böylece ülkeyi yönetecek olanların hangi tutum içinde olmaları gerektiği belirlenecektir.

Elbette ki; demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile uygulanması için gerekenlerin yapılması yolunda bir milli iradenin belirleneceğinden şüphe etmemek gerekir.

İster başkanlık sistemi, ister güçlendirilmiş parlamenter sistem tercih edilsin, ama hiçbir zaman demokratik cumhuriyet anlayışından ve demokrasinin tüm kurum ve kuraları ile uygulaması gerekliliği ilkesinden hiçbir zaman sapma olmayacağı kanısındayız.

Asıl olan cumhuriyetin temel ilkelerinden ödün verilmemesi ve geriye gidişin ayak seslerinin duyulmasına izin verilmemesidir.

Bu nedenle önümüzdeki seçimlerde bu anlayış doğrultusunda hareket edilecek, bu anlayış doğrultusunda oylar kullanılmak suretiyle milli iradenin görüşü bir kez daha tescil edilmiş olacaktır.

Umuyoruz ki; bu kanımızda yanılmayız ve çağdaşlığa doğru hızla ilerleyebilmek için gereken adımları atacak olan bir anlayış ile hareket edilir ve ülke geleceği buna göre şekillenir…

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER