Hasan Hüseyin Korkmazgil, Toplumcu-gerçekçi şiirimizin en önemli temsilcilerimdendir..
Sennur Sezer’in 3 Mart 1994 tarihli Cumhuriyet Kitap’ta Hasan Hüseyin’in şiiri ile ilgili yaptığı değerlendirme toplumcu gerçekçi edebiyatın kısa bir tarifidir aynı zamanda: “Hasan Hüseyin şiirin “matarada su, torbada ekmek ve kemerde kurşun” olmadığını biliyordu. Ama suyu, ekmeği, kurşunu kalmayana destek olabileceğini de söylüyordu. Umutsuzluğun karanlığında, korkumuzu dağıtacak bir şiiri savunuyordu”
Emeğin ve halkın yanında saf tutan Hasan Hüseyin, Türkiye tarihinin öne çıkan işçi eylemlerinden birini anlattığı, bir fabrikanın ismini taşıyan ve Balaban’ın desenleriyle 1963’te yayımlanan Kavel kitabı ile 1964 Yeditepe Şiir Armağanı’nı kazanır. Kızılkuğu kitabıyla TRT Sanat Başarı Ödülü’nü, Filizkıran Fırtınası kitabıyla da Ömer Faruk Toprak ve Nevzat Üstün Şiir Ödülleri’ni alır Hasan Hüseyin.
Hasan Hüseyin’in bir yapıtının adı da, “Haziranda Ölmek Zor”dur. Yapıta adını veren dize, Haziranda Ölmek Zor, 3 Haziran 1963’te yitirdiğimiz büyük ozan Nazım’ın ölümüyle ilgilidir. Ozan, yapıtla ilgili olarak: “1963’lerde yaşanılanları ben, ancak böyle dökebildim 1976’larda şiire. On üç yılda özümsemişim o olayları, on üç yıl sonra damıtabilmişim. O günleri yaşayıp da ozanlığa soyunanlar, elbette ki benden daha iyi yapabileceklerdir bu işi. ‘El elden üstündür, taa arşa kadar’ demiş eskiler.” der.
Haziran ayında çok sayıda değerimizi kaybetmişiz: 2 Haziranda Ahmet Arif ve Orhan Kemal.
A.Arif, toplumcu şiirimizin gür sesidir. Söyleyeceklerini tek yapıtta, Hasretinden Prangalar Eskittim’de, söylemiş. Yalın, içten, büyülü şiirler. Şiir olarak, türkü olarak, ışık saçıyor insanların yüreğine.
Orhan Kemal, sıradan halkın, orta hallilerin ve yoksulların sorunlarını dile getirmek için yazdı ve bu konuda hiç ödün vermedi.
Orhan Kemal, bilinçli ve kötü koşulları aşacak direngenlikte örnekler vermek istiyordu gençlere. Belki o kadar erken ölmese gençlerin uyuşturucunun ve fuhşun batağına düşmemesi için çalışan gençlerin de öyküsünü yazardı.
Orhan Kemal bize üç şey getirdi: Kinsiz, herkese açık, cömert yüreğinden insan sıcaklığı; hayat serüveninden, sonra da kafasının ışığından bilinç; insana olan sonsuz güveninden de umut.
Orhan Kemal’in yaşantısı, ezik, sömürülmüş, küçük insanların kaderiyle aynı düzeyde gelişen bir yaşantıdır.
Bu yaşantıdan, düşünce hayatımıza, aldatmacasız, sömürüsüz bir dünya doğrultusunda sağlam bir bilinçle köklü bir umut ışığı getirmeye çalıştı Orhan Kemal.
3 Haziran bilindiği gibi Nazım’ın ölüm yıldönümü. Nazım, bu ülkenin yetiştirdiği büyük bir şairdir, büyük bir sanatçıdır. Tüm dünyanın “Mavi Gözlü Dev”idir o. Sanki ölümünün ipuçlarını şiirlerinde vermiş gibi:
“1902’de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem…
kimi insan otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin…
13 Haziranda kentimizin ve ülkemizin büyük değeri, düşünür Cemil Meriç’i kaybetmişiz.
Yazar, çevirmen ve düşünür. Başta dil, tarih, edebiyat, felsefe ve sosyoloji olmak üzere sosyal bilimlerin birçok alanında araştırma yapmış ve yazılar kaleme almış bir düşünce adamıdır. Yaşamı kütüphanede geçmiştir. Genç yaşında gözlerini kaybetmiştir.
Okumayı ne güzel tanımlamış: “Okumak iptiladır, müptelalara”
YORUMLAR