Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Mardin’in Eski Kent Hayali…

Ve Antakya’nın Yorgun Yüzü!

Ve Antakya’nın Yorgun Yüzü!

Mardin Valisi Mahmut Demirtaş, kentte, özellikle tarihi silueti bozan 240 bina tespit ettiklerini, şimdiye kadar 2’sinin yıkımını gerçekleştirdiklerini, tarihi silueti bozan betonarme yapıları tamamen ortadan kaldırmayı amaçladıklarını söylerken, Antakya Gazetesi ile paylaşılan bu konudaki bir değerlendirme, ‘biz neredeyiz’ sorusuna cevap arıyor.

Mazı Dağları’nın (Masius) güney yamaçlarında, doğudan batıya 2.500 metre uzunluğunda, 500 metre genişliğinde bir alana kurulmuş bir kent, Mardin. Ancak Mardin’i Antakya gibi özel yapan tarafı, mimarisi… Tarihsel geleneğin günümüze dek sürdürülmesinin bir sonucu olarak, özgün mimari karaktere sahip bir yapılaşmayla birlikte anılan Mardin’in, kentle özdeşleşen kagir evleri; gerek plansal özellikleri, gerekse malzeme ve bezemeleriyle, Anadolu konut mimarisinde ayrıcalıklı bir konuma sahip.
İşte bu ayrıcalıklı mimarinin ‘dün’ hikâyesinin olduğu gibi yarına kalabilmesi adına önemli bir adım attı, Mardin kent yönetimi ve eski kentin yeni binaları için önemli bir karar aldı! Bu konuda konuşan Mardin Valisi Mahmut Demirtaş, kentte, özellikle tarihi silueti bozan 240 bina tespit ettiklerini, şimdiye kadar 2’sinin yıkımını gerçekleştirdiklerini, tarihi silueti bozan betonarme yapıları tamamen ortadan kaldırmayı amaçladıklarını söyledi. Eşsiz taş mimarisi ve Mezopotamya’nın uçsuz bütünlüğünü bozan hiçbir yapıya müsaade edilmeyeceğini bildiren Vali Demirtaş, mimari dokunun ortaya çıkartılabilmesi için başlatılan çalışmaların sürdüğünü belirtti.
-BEKLENTİ AYNI!-
Söylenenler, Antakya özelinde uzun bir süredir konuşulan da…
“Bazı binaların son katları tıraşlanacak. Çalışmalarımız, inşallah devam edecek. Amacımız, tarihi silueti bozan betonarme yapıları tamamen ortadan kaldırmak. İnşallah, Mardin’imize yakışır, kentin turizmini, kültürünü geliştirecek çalışmalara ağırlık vereceğiz.”
-VAKIF İŞHANI!-
Bu konuda konuştuğumuz bir turizmcinin söyledikleri ise dikkat çekici…
“Vakıf İşhanı ile çok şey başardık, haklı olarak. Eski kentin önünü açtık, bu en önemlisi. Çünkü karşıdan bakıldığında, Ulu Cami dışında, eski kenti karşılayan hiçbir bina yok, ön cephede. Bu duruma gelinmesi adına her belediye üstüne düşeni fazlasıyla yapmış yıllar içinde, ne yazık ki!
Ben, vatandaşa kızanlara kızıyorum! Bence vatandaş değil, yanlış yapan, ama o yanlışın tercihinde ses çıkarmayanlar suçlu olan! Belediyeler, bu kentin geleceğinde söz sahibi olan herkes. Kararlar, onaylar çıkarken, imzalar atılırken, bu kentin bu hale geleceğini kimse bilmiyor muydu? Vakıf İşhanı için verdiğimiz mücadeleyi keşke her yer için verebilseydik!
Mardin, eski kenti, yeni binalardan korumaya çalışırken, aslında betonlaşmadan da bahsediyor. Biz ise eski kentin muhteşem dar sokaklarına hala ve hala zift döküyoruz. Bunu da resmi kurumlar eliyle yapıp, adına da hizmet diyor, alkış bekliyoruz. Başka bir ülkede ‘skandal’ denebilecek durumlar, bizde o kadar olağan karşılanır halde ki, ne yazık ki neyi kaybettiğimizi, ne kadar kaybettiğimizi de asla göremiyoruz.
Mardin Valisini izlerken ve dinlerken, Antakya adına düşündüm. Burada da çok şey yapılıyor. Ama o ‘çok şey’ içinde kent silueti denen için kimse bir şey yapmıyor, ki bu konuda kimse de kusura bakmasın! Yapıyor muyuz bir şeyler?
Yapıyoruz aslında! Mesela, Antakya’nın bence en can alıcı alışveriş adresini, Uzun Çarşı’sını bir AVM modeline çeviriyoruz. Kullandığımız malzeme, bu kentin malzemesi değil. Görsel, bu kentin eski kent görseli değil. Tamam, çok şık! Ama bu, Antakya değil! Eski havayı, atmosferi bitiriyorsunuz, ama buna da alkış bekliyorsunuz, öyle mi?
Sonra da bu oluyor işte! Mardin gibi kentlerin kendini bu belalardan uzak tutma çabalarına gıpta ile bakıyoruz. Olan bu! Biz mi? Medeniyetler kentiyiz! Bu sloganın sermayesinden yiyenler, ama hiç de doymayanlarız!” -Tamer Yazar-