Antakya’da konuştuğumuz bir Suriyeli, “Dönmek değil, döndüğünüz yerde size ait bir yaşam bulup bulamayacağınız önemli” derken… Suriyeli Gazeteciler, Somer Sultan ve Sarkis Kassarjian ise, Ankara’da son çıkan olaylarla beraber daha fazla tartışılan Suriyeli sığınmacılar konusuna dair değerlendirme yaparken, geri dönüşün o çok popüler cevabında durdular.
Hatay’da, yerel idareciler ve bazı siyasiler eliyle, artan nüfusları ve toplum içinde giderek kökleşen halleriyle eleştiri konusu yapılan Suriyeli sığınmacılar, bugün, ‘göçmenler başlığında’ ülke siyasetinin de ana gündem maddeleri arasında. En çok da ‘geri dönecekler mi?’ sorusu noktasında!
-TEKNİK SORUN!-
Bu ve benzer soruları, Suriye’de, Esad yönetiminin kontrolündeki Lazkiye’de yaşayan Gazeteci Somer Sultan ile Şam’da ikamet eden Gazeteci Sarkis Kassarjian yanıtladı. Independent Türkçe’den Ali Kemal Erdem’in haberine göre, Gazeteci Somer Sultan, bunun pek de kolay olmayacağı görüşünde. Sultan, şu an mültecilerin dönmesi önünde ekonomik ve sosyal sorunlar olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Devlet, Sezar yasası nedeniyle elektrik santrallerini yeterli kapasiteyle çalıştıramıyor, gerekli tamir, yedek parça temin edemiyor. Bu durumda elektrik kesintileri de çok oluyor. Haliyle, birkaç milyon vatandaşın ülkeye yeniden yerleşmesi, elektrik sisteminin tam çökmesi anlamına gelir. Yeniden imar sürecinde de buna benzer sıkıntılar var. Okullar, eğitim başta olmak üzere, devletin büyük ihtimalle yetişemeyeceği sosyal sorunlar da olacak. Bu yüzden mültecilerin geri dönmesinin bir siyasi sorundan çok, bir teknik sorun olduğuna inanıyorum. Ne Şam, ne Ankara ve elbette ne CHP, buna tek başına çözüm getiremeyecek. Siyasallaştırmamak kaydıyla, bir bölgesel veya uluslararası işbirliği bu konuda etkin adımlar atabilir.”
-ÇOK ZOR!-
Gazeteci Sarkis Kassarjian da, son dönemde bu yönde bir açıklama yapan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli mültecileri ülkelerine gönderme yönündeki görüşlerinin pratikte hayata geçirilmesini çok zor, hatta mümkün görmediğini iddia etti. Kassarjian, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının daha çok iç kamuoyuna, seçime yönelik açıklamalar olarak değerlendirildiğini kaydetti.
Kassarjian, bunun nedenleriyle ilgili de şunları söyledi:
“Birincisi, bu sorunu çözmek için ilk olarak Suriye hükümetiyle anlaşmak gerekiyor. Bunun dışında, Avrupa Birliği (AB) faktörü var. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile yaptığı anlaşmalar, mülteciler karşılığında aldığı paralar var. 10 yıldır orada yaşayan insanları geri göndermek, minimum 10 yıl gerektirebilir. Ayrıca Türkiye’de doğan çocuklar var. Bunların çoğu ne Suriye’yi gördü, hatta belki de Arapça bile bilmiyorlar.”
-İDDİA YALAN!-
Geçtiğimiz haftalarda Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ülke dışına gidenlere yönelik “ülkeye dönenmelerine” ilişkin bir çağrı yapmıştı. Bu açıklamadan günler sonra, sosyal medyada bazı kişiler, Esad’ın, çağrıya uymayıp 90 gün içinde dönmeyenlerin malvarlığına el konulacağını emrettiği yönünde iddialar ortaya attı. Gerek Sultan, gerekse Kassarjian, bu iddianın doğru olmadığını, bu yönde bir düzenlemenin de gündemde yer almadığını belirtti.
-DÜŞÜNÜYORUZ!-
Antakya’da, bu konudaki sorumuzu cevaplayan bir Suriyeli sığınmacı, “Dönmek değil, döndüğünüz yerde size ait bir yaşam bulup bulamayacağınız önemli” derken, şunları söyledi:
“Şu an ülkenin hali, savaştan çıkmış bir başka ülkeden farksız. Her yerde çatışmanın izleri var. Yağmalanan dükkanlar, yıkılan-yakılan evler, talan edilen tarlalar, kilit vurulan fabrikalar, ölenler, sakat kalanlar, sevdiklerini kaybedenler, bir mezarı dahi olamayanlar… Birbirine düşman edilen, daha düne kadar tüm farklılıkları ile barış içinde yaşayan Suriye, bugün mezhepleri üzerinden ayrıştırıldı. Yaşananları hemen unutmak kolay değil. Herkeste bir korku var. Özellikle de Türkiye’de olup da geri döneceklerde. Çünkü Ankara ile Şam anlaşmadan oluşabilecek bir geri dönme fikri, kimse için cazip değil! Çünkü bu, ‘Ankara’nın ajanları’ fikrindeki Şam yetkilileri gözünde bizi ‘yandaş Suriyeliler’ yapıyor! O nedenle de, Şam, olası bir anlaşmanın tarafı olmadıkça, bizlere de geri döneceğimiz topraklarda güvenli bir gelecek olmayacak. Aslına bakarsanız, Ankara’daki son olaylar ve son dönem Suriyeliler üzerinden sarf edilen sert söylemler de, bizler için Türkiye’de de güvenli bir gelecek vadetmiyor! Ancak şu an gidecek bir başka yerimiz de yok!”
-SÖYLEMLER!-
‘Sert Söylemler’ üzerinden konuyu değerlendiren bir başka isim, Hatay’ı da içine alan bölgede ‘sığınmacılar’ başlığında birçok araştırmaya imza atmış da bir isim, Türk Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi, Göç ve Uyum Araştırmaları Uzmanı Prof. Dr. Murat Erdoğan oldu. Ankara’da meydana gelen olayların, Türkiye’de geçici koruma altında olanlarla ilgili olmasının ötesinde bir vaka olduğunu söyleyen Erdoğan, Suriyelilerin, yaklaşık 10 yıldır Türkiye’de olduğunu ve onlarla ilgili zaman zaman sıkıntılar yaşansa da, genelde durumun stabilize edildiğini vurguladı. Erdoğan, “Ancak son birkaç ayda Afganistan’dan gelen yalnız erkek grupları, bütün toplumda bir tedirginlik yarattı. Ankara’daki olaylar, aslında bunun bir parçası! Yoksa, doğrudan Suriyeliler ile ilgili bir şey değil” dedi.
Toplumun, yaşanan gelişmelerden çok haz etmediği ve mutlu olmadığının her halinden belli olduğunu aktaran Erdoğan, devamında şunları kaydetti:
“Suriyeliler, Türk Toplumunu çok rahatsız edecek şeyler yapmadığı için bugüne kadar her şey normal bir şekilde gitti. Ancak son dönemlerde sertleşen söylem, pandeminin getirdiği olumsuz etkiler, yoksullaşma ve siyasi çıkışlar nedeniyle, gerginlik oluştu. Bütün bunlar bir araya gelince de günah keçisi aranıyor ve dünyanın her yerinde olduğu gibi fatura, mültecilere kesiliyor.”
-Tamer Yazar-