Bugün (15 Haziran) bir haber sitesinde gözüme çarptı: 36. İstanbul Kitap Fuarı’nın onur yazarı ve teması belirlendi. Haber şöyle devam ediyor:
“ 04-12 Kasım 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi-Büyükçekmece’de düzenlenecek olan 36. İstanbul Kitap Fuarı’nın yazarı Ayla Kutlu oldu. Fuar süresince Kutlu’nun yaşamı ve eserleri üzerine, kendisinin de katılımıyla çeşitli panel ve söyleşiler düzenlenecek.
Sabit Fikir’in aktardığı habere göre, fuarın teması ise “Edebiyat, İyi ki Varsın” olarak belirlendi. İstanbul Kitap Fuarı tema çerçevesinde yurt dışından çok değerli yazarları konuk etmeye hazırlanıyor.
6. İstanbul Kitap Fuarı’nın onur konuğu olacak ülke ise Kore Cumhuriyeti. Uluslararası Salon kapsamında fuarın ilk 4 günü (4-7 Kasım) açık olacak Kore ülke standında Kore edebiyatı ve kültürüne yer verilecek. Onur Konuğu ülke etkinlikleri kapsamında söyleşi, panel, yayıncılarla profesyonel buluşmaların yanı sıra çocuk etkinlikleri düzenlenecek.”
Bir Antakyalı olarak, bir hemşerimin Tüyap İstanbul Kitap Fuarı gibi dünyanın en büyük ikinci kitap fuarında (Birincisi Frankfurt Kitap Fuarı) Onur Konuğu olarak seçilmesi beni sevince boğdu.
Çukurova Sanat Girişimi olarak, 2011 yılımda düzenlediğimiz 5. Uluslararası Çukurova Sanat Günleri’nde Sayın Kutlu’yu Onur Konuğu olarak belirlemiş ve onunla ilgili olarak çok geniş hacimli bir kitap hazırlamıştık. Antakya Gazetesi ve Saklı Ev’in katkılarıyla, Saklı Ev’de binlerce kişinin katıldığı bir törenle ödülünü vermiştik.
Kitap okumuyoruz ve çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırmak için bir çaba sarf etmiyoruz. Önceki yıllarda yayınlanmış bir rapora göre Türkiye genelinde 400 kütüphane bulunmasına karşın 400 bin kahvehane varmış. Türkiye’nin kitap okuma sıralamasında 173 ülke arasında 89. sırada yer aldığının açıklandığı raporda 12 bin 89 kişiye bir kitap düştüğü kaydedilmiş. Bu rakamın Japonya’da 25 kişiye bir kitap, Fransa’da ise 7 kişiye bir kitap olduğu vurgulanmış. Raporda ilk yaşlardan itibaren çocuklara resimli kitaplar, öyküler okuyarak okumaya yöneltilmeleri tavsiye ediliyor.
Tarih boyunca kitaplar üzerinde nice güzel sözler söylenmiş, kitap okumanın önemi ile ilgili çok sayıda yazı yazılmıştır. Buna rağmen okuma özürlü bir toplumuz.
Bu yazımda değerli okurlarıma bazı kitaplar önereceğim. Önereceğim kitaplar, Antakyalı bir hemşerimizin, yukarıda sözünü ettiğim Sayın Ayla Kutlu’nun Antakya kent kültürüyle ilgili birbirinden güzel yapıtlarından sadece birkaçı. Gönül ister ki bu kitaplar her Antakyalının kitaplığında yer alsın. Ve gönül ister ki her Antakyalı Sayın Kutlu’nun diğer kitaplarını da edinsin.
İlk kitap, Yedinci Bayrak… Saraybosna’dan İzmir’e… Yedi göç, yedi bayrak… Kıyım, kırım, korku…
Açlık, umutsuzluk, çaresizlik… Gerçek tarih belki de hiç bu kadar güzel anlatılmamıştır.
Ayla Kutlu, Osmanlı’nın Balkanlar’da kurduğu vatanın gitgide büyüyen parçalar halinde yitirilmeye başladığı dönemi; göç ve göçmenlik üzerinden; “gurbet” duygusunun yoğunluğunda anlatıyor.
Zaman da Eskir, Sayın Kutlu’nun anılarından oluşuyor.
“İçine dünyaları sığdırdığı büyük yüreğinin, erişilmesi güç bir dorukta ışıldayan keskin zekâsının, yeni zamanlara eskimeyen eserler bırakan yaratıcı gücünün öyküsünü içinde bulacağımız bir başka kadın yaşamını, Kendisini yazıyor. Ama yine alçakgönüllü, yine samimi, yine gerçek..”
Uzun yıllar roman yayınlamayan Ayla Kutlu, Asi… Asi adlı nehir romanıyla okurlarının on yıl süren özlemini bitirdi.
Yaklaşık yüz yılı kapsayan anlatı, özgün bir ailenin üç kuşağının öyküsünü (Antakya’nın tarihsel ve toplumsal gelişim sürecine koşut değişimini) aktarıyor.
Filmi de yapılan Sen de Gitme Triyandafilis, düşsel güzelliklerle kurulmuş dokuz öyküyü içeriyor. “Değişik bir doğa ve binbir parçadan oluşan kültür mozayiğinin birleşimiyle oluşan bir çevrede; renkli, duyarlılıklarla ve masalsı coşkularla dolu bir Türkçeyle çoğunlukla kadınları konu alan öykülerini sunuyor Ayla Kutlu. “Sen de Gitme Triyandafilis”, gönüller çelen, duygulandıran, gönendiren ve öte yandan gizil bir kaynak olarak yürüyüp giden hüznüyle, doyulmaz tatlar veren bir kitap.”
“Zehir Zıkkım Hikâyeler, adını kimliğinden alan bir kitap. Onu bir okuyuşta bitiremeyeceksiniz. Çevrenizi kuşatan, içinize dolan kederi biraz hafifletmek için, zaman zaman bırakmanız gerekecek. Düşünmemek, özeleştiri yapmamak istiyorsanız, amacınız okuyarak eğlenmekse, bu kitabı elinize bile almayın.
Bu coğrafyanın, bu tarihsel geçmişin, bu toplumun gerçeklerinin birikimleriyle kadınlara tutulmuş aynadır Zehir Zıkkım Hikayeler.”
Değerlerimize sahip çıkalım. Bilmem, Hatay Büyükşehir Belediyemiz, Defne, Antakya Belediyelerimiz kentimizin onuru diyebileceğimiz sayın Kutlu’nun adını bir sokak ya da bir parkta yaşatabilirler mi? Gerçekten bunu fazlasıyla hakkediyor.
YORUMLAR