öngörülmeli ve bertaraf edilmeli
Milletvekili Ahrazoğlu, TBMM Başkanlığı’na ilettiği önergede, dünyada ve bölgemizde meydana gelen gelişmelerin kamuoyunda endişe yarattığına vurgu yaptı …
MHP Hatay Milletvekili M.Necmettin Ahrazoğlu, bir grup milletvekiliyle birlikte TBMM Başkanlığı’na ilettiği önergede, dünyada ve bölgemizde meydana gelen gelişmelerin kamuoyunda endişe yarattığına değindi, politik, ekonomik ve askerî risklerin öngörülüp bertaraf edilmesinin önemine vurgu yaptı.
Rusya Federasyonu Başbakanı Medvedev’in üçüncü dünya savaşı metaforunun huzursuzluğu daha da artırıcı boyutlar taşıdığını belirten Milletvekili Ahrazoğlu, bölgedeki çok yönlü istikrarsızlık istikametlerinin, diplomatik çabaları ve çalışmaları akamete uğrattığını bildirdi, diplomatik imkânların kullanılmasında çekingen davranışın sonucu olan durumun, esasen, Suriye özelinde bütün Orta Doğu’yu içine alacak; mevcutlarının yanına yenileri de eklenerek sonu gelmez zihnî çatışma alanlarını fiilî çatışma alanına dönüştürme potansiyeline sahip olduğuna değindi.
Güney sınırlarımızı belirleyen sınır çizgisinde başlayan tehdit ve risklerin yeni bir paradigma oluşturulmasını gerektirdiğini belirten Milletvekili Ahrazoğlu, önergede konu ile ilgili şunlara yer verdi: “Gelişmeler sonucunda sınır güvenliğimizin başlangıç noktası sınırda konuşlu top menzillerine çekilmiştir. Irak ve Suriye’yi içine alan bir IŞİD yapılanması, tanımlama zorlukları veya çekinceler yüzünden akademik seviyede anlaşılabilecek, tartışılabilecek teolojik konuların her seviyede İslam kamuoyuna açık bir şekilde yapılması fikrî alanda kaosa neden olmuştur. Teo stratejileri hedefi olan Orta Doğu, Huntington’ın kategorize ettiği medeniyetin maverasıdır. Uluslararası ilişkilerde ilkeler ve ideallere inanmanın yanında, reel politik anlayışa sahip olma iddiası esasen Immanuel Kant’ın uluslararası ilişkilerdeki idealizminin bir politik ve felsefi illüzyon olduğu gerçeğini görememenin zihnî bulanıklığı, kafa karışıklığıdır. Bölgedeki kamplaşmanın doğuracağı sonuç, kazananı olmayan, mutlaka bölge dışı bir güce muhtaç hâlde yaşamak zorunda olan bir Orta Doğu coğrafyasıdır. Güneyimizde bütün sınır hattında oluşturulmaya çalışılan PYD hattı Arap coğrafyasından Türkiye’yi tecrit etmek, sonu gelmez Arap-Kürt, Türk-Kürt çatışmasının zeminini hazırlamaktır. Bu günlerde krize girmiş olan Türkiye-Rusya ilişkilerinin sadece Suriye ekseninde değerlendiriliyor olması rasyonellikten uzak bir tercihtir. Bütün münasebet alanlarının Suriye denklemine hasredilmesi Rus duygusallığının yansıması olsa gerektir. Türki cumhuriyetlerle olan münasebetleri zehirleme potansiyeli açısından Türk-Rus münasebetlerinin aklıselime evrilmesi gerekmektedir. Rusya’nın Türk hükümranlık alanına saygı göstermesi dünya ve bölgesel barışın tesisinde göz ardı edilemeyecek yegâne temel parametredir.
Kasr-ı Şirin Anlaşması’ndan beri sınır ihtilafı yaşamadığımız İran ile esasen siyasi alana pek tekabül etmeyen terakkiye yönelik rekabetin Suriye ve Irak özelinde yukarıda zikredilen bloklaşma eğilimleri karşısında fikrî, zihnî ve fiilî çatışmaya dönüşme riskinin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Kıbrıs’ta toplumlar arası görüşmelerin aldığı şekil, geldiği son aşama eskiye nazaran Türk kamuoyunun ilgisini çekmemektedir. Türkiye’nin garantörlük hakkından vazgeçmesi kara ve deniz olarak güneyimizin tamamen kuşatılması olacaktır.
Yunanistan’ın ekonomik olarak iflas etmiş olması hâline bakmadan Ege Denizi’ndeki Türk adalarını sessiz sedasız işgal ederek defakto durum yaratması kabul edilebilir değildir. Yunanistan’ın kendisi açısından gösterdiği fiilî atağın zihnî arka planındaki şuurun, sahip olduklarını korumada mütereddid olan yetkililerimizde bulunmayışı hariciyemiz hakkında bizi karamsarlığa sevk etmektedir.”
Milletvekili Ahrazoğlu, bölgemizde yaşanan bu olayların yarattığı veya yaratacağı politik, ekonomik ve askerî risklerin öngörülebilir hâle getirilmesi, bu risklerin ülkemizin imkân ve kabiliyetleri muvacehesinde bertaraf edilmesi için gerekli politikaların tespit ve takibinin gerekliliğine vurgu yaptı. -Mehmet ÖZGÜN –