Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Nüfus, Siyaset ve Hatay…

Eleştiri mi, ‘Öfke Dili’

Eleştiri mi, ‘Öfke Dili’ mi?

Göç İdaresi kaynaklarının Ocak verisine göre 433.683 bin Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Hatay adına geçtiğimiz günlerde konuşan, Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, “Nüfus” ve “Siyaset” üzerinden tespitlerini paylaşırken “demografik yapımız gittikçe değişiyor” uyarısı yaptı. Antakya ve Reyhanlı’da konuştuğumuz Suriyeliler ise açıklamalardan tedirgin!

Göç İdaresi Başkanlığı’nın 27 Ocak 2022 tarihli verilerine göre en çok Suriyelinin yaşadığı il, İstanbul (533.810 kişi). İstanbul’u, Gaziantep (460.779 kişi) ve Hatay (433.683) izliyor.

Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı ise 27 Ocak 2022 tarihi itibariyle, bir önceki aya göre 1.278 kişi azalarak, toplam 3 milyon 736 bin 91 kişi oldu. Bu kişilerin 1 milyon 767 bin 63’ünü (%47,3) 0-18 yaş arası çocuklar oluşturuyor. 0-18 yaş arası çocuklarla kadınların toplamı ise 2 milyon 642 bin 661.

-SURİYELİLERİN %70,7’Sİ-

Göç İdaresi Başkanlığı’nın yayınladığı yaş aralığı tablosuna göre, Suriyeli erkekler, toplam Suriyeli sayısının %53,8’ini oluşturuyor. Suriyeli kadınların oranı ise %46,2. Suriyeli erkeklerin sayısı, Suriyeli kadınların sayısından 284 bin 889 kişi fazla. Erkek-Kadın sayısı arasındaki en büyük fark, 66 bin 644 kişi ile 25-29 yaş aralığında. Yaş aralığı artıkça bu fark azalıyor. 55 üzeri yaş aralıklarında kadınların sayısının erkeklerden daha fazla olduğu görülüyor.

Genç nüfus olarak tanımlanan 15-24 yaş aralığında 741 bin 387 kişi bulunuyor. Suriyeli genç nüfusun toplam Suriyeli sayısındaki oranı %19,8. 10 yaşın altındaki Suriyelilerin sayısı ise 1 milyon 59 bin 173 (%28,3). Yaş tablosuna göre, kayıtlı Suriyelilerin yaş ortalaması 22,4

-KAMPLARDA-

27 Ocak 2022 tarihi itibariyle, geçici barınma merkezlerinde kalan Suriyelilerin sayısı 51 bin 263 kişi olarak açıklandı. Bu sayı geçen ay (31 Aralık 2021) 51 bin 471 kişi, 2021’in başında 58 bin 752, 2020’nin başında 63 bin 247 kişi, 2019’un başında 143 bin 558 kişi, 2018’in başında ise 228 bin 251 kişiydi. Suriyelilerin yalnızca %1,3’ü kamplarda yaşıyor.

27 Ocak 2022 tarihi itibariyle şehirlerde yaşayan Suriyeli sayısı ise 3 milyon 684 bin 828 kişi olarak açıklandı. Şehirlerde yaşayan Suriyeli sayısı, geçen aya göre 500 kişi azaldı. Suriyelilerin %98,7’si şehirlerde yaşıyor.

-EN YOĞUN İLLER-

En çok Suriyeli barındıran şehir, 533 bin 810 kişi ile İstanbul. İstanbul’u 460 bin 779 kişi ile Gaziantep, 433 bin 683 kişi ile Hatay takip ediyor. Suriyelilerin yerli nüfusa oranla en yoğun olduğu şehir ise %42,8 ile Kilis. Kilis’te, 145 bin 826 Türk Vatandaşı ile kayıt altına alınmış 106 bin 825 Suriyeli bulunuyor. Suriyeli yoğunluğunda Kilis’i %20,7 oran ile Hatay takip ediyor.

Suriyelilerin en az olduğu şehir, 42 kişi ile Bayburt. Bayburt’u 51 kişi ile Tunceli, 64 kişi ile Artvin takip ediyor. Suriyelilerin Türk nüfusuna oranla yoğunluğunun en az olduğu şehir ise %0,04 oran ile Bayburt. Türkiye’de, Suriyelilerin olmadığı bir şehir bulunmuyor.

Geçici koruma altına alınan kayıtlı Suriyelilerin Türk nüfusuna oranı ise ülke genelinde %4,23.

-NASIL BAŞLADI?-

2011 yılında, Suriye’den 252 kişilik ilk sığınmacı kafilesi, Hatay’ın Yayladağı sınırında tel örgüyü aşarak Türkiye’ye girdi. Dönemin Hatay Valisinin, “ülkelerindeki baskıdan kurtulmak isteği” ile gelenlerin bir spor salonunda “geçici olarak misafir edildikleri” açıklamasını yapmasının üzerinden 10 yıl geçti. Ve tam da bu noktada unutulan önemli bir detay var! O detay, Hatay’ı da içine alan bölgede ‘sığınmacı’ araştırmalarıyla bilinen Prof. Dr. Murat Erdoğan’dan gelsin:

“İnsan hayatında hiç de az olmayan on yıllık süreç, harap olmuş ve hala savaşın devam ettiği ülkelerine geri dönme umudu kalmayan, Türkiye’nin her tarafına yayılmış, çocukları okullarında Türkçe okuyan, kayıt dışı da olsa çalışan, yeni bebeklere sahip olan, yeni ilişkiler kuran, Türkçe öğrenen Suriyelilerin ‘önlerine bakması’ ve ‘yerleşikliğe geçmeleri’ için yeter de artar bile! Aradan geçen süreç, bir bitişi değil, istensin ya da istenmesin, yeni bir ortak yaşamın önümüzde olduğunu göstermektedir.”

-TEHDİT Mİ?-

Hatay’daki Suriyeli göçmenlerle diyalog içinde olan bir insan hakları aktivistinin tespiti ise son dönem basına da yansıyan söylemler noktasında…

“En son, Sayın Savaş’ı (Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş) okudum. Aslında istikrarlı bir ötekileştirici politikası var, hiç şaşmıyor! 2019 yılındaki yerel seçimler öncesi de yaptığı gibi, yine hedef göstermiş, Suriyeli sığınmacıları. Hatta o dönem şu cümlesini hiç unutmuyorum… ‘3 yıl önce Hataylı kadınların doğum oranı ile Suriyeli kadınların doğum oranı aynıyken, bugün bu oran, yüzde 60’a yüzde 40 oranında Suriyelilerin lehinde. 3 yıl sonra yüzde 75’e 25 olacak. 12 yıl sonra, Türk nüfusu, Suriyeli nüfusun altında kalacak.’

Burada insanı korkutan şey ne, biliyor musunuz? Doğacak çocukları tehdit olarak gören zihniyet! Tamam da, o çocuklar bu topluma hizmet eden birer birey niye olmasınlar ki? Niye tehdit olsunlar? Tehdit olmaları için varsa bir zemin, asıl onun ortadan kaldırılması gerekmiyor mu? Hatay’da, Almanya’dan daha çok sığınmacı olduğunu da söylemiş. Ama şunu bilememiş… Almanya’da bu tür ötekileştirici siyaset söylemlerini hiçbir sol parti mensubundan duyamazsınız! Kendisi, CHP’li bir belediye başkanı! Sol söylem, insanı merkezine alır. Kimliği ile uğraşmaz. Bugün örnek verdiği Almanya’yı, en fazla da göçmenlerin ayakta tuttuğunu unutmasın, Sayın Savaş ve bence, bu şehirde birbirinden bu kadar uzak yaşayan iki toplumu kaynaştırmak için bugüne kadar ne yapmış, onları anlatsın!

 Ne yazık ki, yaşananlar da, okuduklarımız da üzücü şeyler. Hele ki vatandaşlık alanları hedef haline getirmek! Bizler değil miyiz, Hataylı Uğur Şahin ile İstanbullu eşi Özlem Türeci’nin, göçmen ruhuna kattıklarını konuşan? Ne oldu o umuda, birlikte inşa edilen yaşamlara, sınırsız bir dünyaya?”

-NE YAPALIM?-

Antakya’da konuştuğumuz bir Suriyeli, “Ne yapmamız isteniyor? Ölelim mi? Yaşamıyoruz ki zaten! Bir çocuğum inşaatlarda, bir çocuğum sabah erkenden çöpte, eşim hep hasta, dolap boş, ev boş! Bizler, istenmeyen kiracıyız! Farkındayız! Bir çocuğum bir zaman şöyle demişti bana; ‘İnsanların gözlerine bakmıyorum, anne! Hep kızmışlar gibi hepsi de!’ Emin olun, ben de istiyorum. Hatta diyorum ki, keşke bugün imkan olsa da Halep’e, evime dönebilsem” derken, Reyhanlı’da kalan ve vatandaşlık aldığını söyleyen, ancak güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen bir başka Suriyeli şöyle konuştu:

“Sınırın ötesine giden tırların taşıdıkları yardımlarla hayatta kalanlar, sınırın Türkiye tarafında olan bizlere özeniyor. ‘İyisiniz’ diyor! Allah’a şükrediyoruz, Türkiye’ye şükran borçluyuz. Ama herkes o kadar sıkıntılı ve sorunlarla boğuşuyor ki burada… Sanki herkes bir sebep arıyor, birilerine zarar vermek için ve… Bazen korkuyorum! Olan ekmeğin bir ucundan koparan ve diğer herkesin payını bir şekilde azaltan bizler, bir gün o öfkeden payımızı alır mıyız diye, çok korkuyorum.”

Tamer Yazar