Dış siyasette önemli günler yaşanıyor. İsrail’den Rusya’ya Yunanistan’dan Ukrayna’ya kadar geniş bir yelpazede ülkemize önemli siyaset adamları geliyor, konuşmalar yapılıyor, görüşmeler oluyor, kararlar alınıyor, adımlar atılıyor.
Aramızın hangi inandırıcı nedenle bozulduğu belli olmayan ülkelerle yeniden ilişki kurma yoluna gidiliyor.
Bu bağlamda ülkemize gelen yabancı devlet adamları ile ilişkilerin düzeltilmesi yolunda çaba sarf ediliyor.
Bugün için dünyanın en önemli sorunlarının başında Ukrayna’nın işgali ya da Ukrayna’da yaşananlar geliyor.
Rusya kendine göre haklı nedenlerle Ukrayna’ya müdahale ettiğini savunuyor.
Ukrayna ise yine kendilerine göre haklı nedenlerle Rusya’nın işgal hareketlerine direnmekte olduğunu söylüyor ve savunuyor.
Böylece gerginlik ve inatlaşma had safhaya çıkıyor.
İşte bu ortam içerisinde geçtiğimiz günlerde yapılan girişimler sonucunda hem Rusya’nın hemde Ukrayna’nın olumlu adımlar atacakları izlenimini doğuran söylemlerde bulunulmaya başlandı.
Ukrayna devlet başkanı Zelenski, Rusya’nın bazı isteklerine olumlu yanıt verebileceklerini veya bu istekler üzerinde görüşmelerde bulunabileceklerini ifade eden konuşmalar yaptı.
Buna karşılık Rus tarafı da olumlu bir açıklama ile anlaşma yolunun kapalı olmadığını belirtti.
İşte bu bağlamda dünde Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları, dışişleri bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nunda katılımıyla bir görüşme yapmak suretiyle bu konuda ilk adımı attılar.
Diliyoruz ki bunu ileriki zaman dilimi içerisinde yeni ve kalıcı olumlu adımlar izler ve böylece diken üstünde durmakta olan dünya rahata ve huzura kavuşur, derin bir oh alınır.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı giriştiği harekatın üzerinden iki haftayı aşkın bir süre geçti.
Bu süre içerisinde Rusya’ya karşı batılı ülkelerin yaptırımları açıklandı ve bir kısmı da uygulamaya konuldu.
Başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin aldığı yaptırım kararlarına baktığımızda kökeninde ekonomi olduğu görülecektir.
Anlaşılan odur ki; Rusya- Ukrayna uyuşmazlığının kökeninde ekonomi bulunmaktadır.
Dünyayı diken üstünde tutan bu işgalin uzlaşma ile çözülmesi halinde tüm ülkeler derin bir oh çekecek ve genişleme temayülü gösteren anlaşmazlık barışçıl yolla çözüme ulaştırılmak suretiyle yeniden aydınlık günler dünyamızı kucaklamaya başlayacaktır.
Doğalgazdan petrol ürünlerine…
Sanayi ürünlerinden tarım ürünlerine kadar…
Geniş bir yelpazeyi kapsayan ekonomik sorunlar ve sıkıntılarda, en aza indirgenmek suretiyle dünyanın rahat bir nefes almasına neden olacaktır.
Yaşanan bu olaylar bize bir kez daha Genç Türkiye Cumhuriyetini kuran, alt yapısını hazırlayan Atatürk ilke ve devrimlerinin önemini hatırlatmış ve bu ilkelere sımsıkı sarılmamız gerektiğini de göstermiştir.
Rusya- Ukrayna krizi sonunda ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntı ve ekonomik sorunlar tüketen değil, üreten bir ülke olmamız gerekliliğini de gözler önüne sermiştir.
Daha Cumhuriyet ilan edilmeden İzmir’de birinci iktisat kongresinin toplanmasını sağlayanlara ne denli teşekkür etsek şükran borcumuzu ödeyemeyiz.
Zira bugün yaşadıklarımız bize bir gerçeğin bir kez daha hatırlanmasına vesile olmuştur.
Eğer bir ülke ekonomik bağımsızlığını kazanamamış, üreten değil tüketen bir ülke haline gelmiş ve böylece dışa bağımlı bir durum ortaya çıkmışsa, bilinmelidir ki; o ülkede her konuda bağımsızlık söz konusu olamaz ve o ülkenin bağımsız olduğu söylenemez.
Bu nedenle yaşanan Rusya- Ukrayna krizinden ders çıkartmak gerekir.
Tüketen değil üreten, ithal eden değil ihraç eden bir ülke olmanın, ham ve işlenmemiş olarak değil, işlenmiş ve katma değer yaratılmış bir ekonomi anlayışı içerisinde hareket etmek suretiyle dışa bağımlı olmaktan kurtulmanın yol ve yöntemleri aranmalı, bulunmalı ve yaşama geçirilmelidir.
İçinde bulunduğumuz hafta dünya barışı açısından çok önemli günlere gebedir.
Diliyoruz ki; her şey yolunda gider.
Diliyoruz ki; barış anlayışı egemen olur.
Diliyoruz ki; savaş çığırtkanlarının sesi, sulh ve barış isteyenler tarafından bastırılır.
Böylece de gereken ders alınır….
YORUMLAR