Milletvekili Şahin, parlamentodaki konuşmasında sorunu bir kez daha gündeme getirdi
CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, parlamentoda yaptığı konuşmada, Hatay’a Suriyeliler için ek ödenek sağlanmasının şart olduğunu söyledi.
Hatay halkının, Suriyeli ve Afganlar nedeniyle nüfuslarında artış yaşanan belediyelere yol, su, kanalizasyon, ulaşım, temizlik gibi altyapı hizmetlerini kesintisiz ve kaliteli bir şekilde sürdürebilmeleri için mülteci, göçmen, sığınmacı nüfuslarının da genel nüfusa eklenerek bütçeden pay verilmesini istediğini söyleyen Şahin, Hatay halkının, toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 30’unu oluşturan Suriyeliler için Hatay’a ek ödenek istediğine vurgu yaptı. Şahin konuşmasında, Hatay halkının, ek ödeneği bırakın, vaad edilen, başlanan projelerinin tamamlanmasını istediğini, güvende olmak istediğini, iflas ederken, dükkânlarında iş yapamazken, batırılan ekonominin yükünü taşımaya çalışırken artan Suriyeli firma sayısı karşısında devletinden destek beklediğini söyledi.
Hataylılar artık ekmeğini Suriyelilerle paylaşmak istemiyor …
Hatay halkının, güvenlik nedeniyle, medeniyetler kenti Hatay’ın turizminin baltalanmasını istemediğini, artık Suriyelilerle ekmeğini de hizmetlerini de paylaşmayı istemediğini ifade eden Şahin, şunları dile getirdi: “Hatay halkının lütuflarıyla iki dönemdir Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Sayın Lütfü Savaş, Hatay halkının Suriyeliler meselesinde sesi olmuştur. Hataylıların talepleri doğrultusunda, beka ve millî güvenlik meselesi olmaya başlayan Suriyeliler konusunda doğru ve gerçekçi tespitler yapmıştır. Ne demiştir? Yeni doğan her 4 çocuktan 3’ü Suriyeli, demografik yapı bizim aleyhimize gelişiyor demiştir. Sağlık Bakanı, geçen hafta, bugüne kadar 754 bin Suriyeli çocuğun hastanelerde doğduğunu söyledi, evdekiler hariç. İçişleri Bakanı da, Eylül 2019’da, 450 bin Suriyeli bebek doğduğunu açıklamıştı. İlk sekiz yılda 450 bin doğum, son iki buçuk yılda 300 bin doğum var. O Bakan Yardımcısına sormak lazım: Sayın Savaş’ı doğrular nitelikte bir açıklama yapan AKP’nin Sağlık Bakanı ve kendi Bakanı da mı suç işliyor, halkı isyana teşvik ediyor. On bir yıldır kardeşçe yaşıyoruz, ‘Barışı sağlayın’ demek ne zamandır suç oldu?
Sorun görmezlikten gelinmemeli …
Hatay yoksullaştı, Hatay işsizleşti, Hatay’ın demografik yapısı değişti; sosyal ve kültürel psikolojik yaşamı olumsuz etkilendi. Her zaman söyledik, yine söylüyoruz: Mülteci, göçmen ve koruma statüsündeki sığınmacılar konusunda net bir politikası olmayan AKP, Suriyeli ve Afganlarla ilgili derhâl çalışma başlatmalıdır. Her iki tarafı mutsuz 2 toplumun huzuru için, Suriyelilerin barış içerisinde ülkelerine dönüşü için AKP’nin çaba harcamasını, çözüm üretmesini istiyoruz. Bu nedenlerle, Türkiye’de artan Suriyeli nüfusunun kontrol altına alınması ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Şahsi meselemdir dediği, millî güvenliğimiz açısından stratejik öneme sahip Hatay’ın sorunlarının araştırılması elzemdir. Mevcut durumu orada bir bir yaşıyoruz. Açıklama yapan siyasiler de bürokratlar da bu durumu gayet iyi biliyorlar, görmezlikten gelip sorumluluktan kaçıyorlar.
Güvenlik meselesidir …
Bu sorun siyaset üstü çok önemli bir sorundur, üstü kapatılamaz; güvenlik meselesidir, beka meselesidir, gelecek meselesidir hatta huzur ve barış kenti Hatay için barışı koruma meselesidir. Bu konuda gerekli önlemlerin alınması amacıyla ülke menfaatleri ve bekamız için elinizi vicdanınıza koyarak oy vermenizi ümit ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Buradan da, bu ekonomik kriz ve sorunlar içerisinde 31 Martta yapılacak Expo Uluslararası Organizasyonumuza hepinizi bekliyoruz.
ırkçı, faşizan bir yaklaşımımız asla yoktur …
Hatay, dünyada barış ve kardeşliğiyle tanınan bir ildir. Biz şehrimizde tam on bir yıldır bütün Suriyeli kardeşlerimize kucak açmış, onlarla yan yana kardeşçe hayatımızı sürdürmekteyiz ve onların bütün ihtiyaçlarını da karşılamaya çalışmaktayız. Bizim öyle ırkçı, faşizan bir yaklaşımımız asla yoktur. Aksine, Türkiye vatandaşlarının bulunduğu kötü durumla beraber bir dengenin sağlanması, gerekli tedbirleri alınması için sorumsuzluk içerisinde bulunan iktidarı göreve ve sorumluluğa çağırıyoruz.
Mehmet ÖZGÜN