Yarın 15 Temmuz darbe kalkışmasının 1. yılını geride bırakacağız. TSK’nın ,Atatürk ilke ve devrimlerini özümsemiş, ülkesini seven, ülkenin birlik ve beraberliğini düşünen, demokrasiye gönülden inanmış güvenlik güçleri ile birlikte tüm siyasi partilerin ve yurttaşlarımızın gösterdiği tepki ve dayanışma sonucu 15 Temmuz darbe teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Ülkemizin bir daha böyle kalkışmalara karşı el ev gönül birliği ile dayanışma içinde olmamız, darbecilere karşı tepkimizi net bir şekilde ortaya koymamız, tarafsız ve bağımsız yargı önünde hesap vermelerinin yolunu açmamız için gereken yapılmalıdır.
15 temmuz darbe kalkışmasının 1. yılında yapılacak olan toplantılarda bu gerçeği gözler önüne sermek ve ülkemizin bir daha darbe heveslilerine asla ödün vermeyeceği konusunda kararlılığımız dile getirilmeli , bu kararlılığımız sadece ülkemizde değil tüm dünyaya da duyurulmalıdır.
Bilinmelidir ki yönetim şekillerinin en iyisi demokrasidir.
Özgürlükçü, çoğulcu, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğü ilkesinin egemen olduğu, soysal hukuk devletinin tüm kurum ve kuralları ile yaşama geçirildiği bir yönetim biçimi olan, gerçek demokrasiden asla uzaklaşılmamalı, bunu ortadan kaldıracak veya bunu engelleyecek her türlü girişime set çekilmeli, izin verilmemelidir.
15 Temmuz 2016’da genç Türkiye Cumhuriyeti tüm dünyaya şu gerçeği duyurmuştur: Türkiye’de asla darbeler yapılması , darbe kalkışmalarında bulunulması mümkün değildir.Buna teşebbüs edenler daima hüsrana uğrayacaklardır.
Bu vesile ile bunun böylece bilinmesinin ve hatırdan çıkartılmamasının herkese büyük yararları olacağını hatırlatmak istiyoruz…
***
Güneş nasıl balçıkla sıvanamaz ise, gerçeğin de üstü hiçbir şekilde örtülemez. Bunun böylece bilinmesinde sayılamayacak kadar çok yararlar vardır.
Günümüzde bazı gayretkeşler çeşitli çıkar ilişkileri veya gelecek beklentileri ile gerçekleri gizlemek ,üstünü örtmek , toplumu gerçek bilgi ve belgelerden yoksun bırakmak için çeşitli oyunlara teşebbüs etmekte , çeşitli yol ve yöntemler denemeye kalkışmaktadır.
Ancak nasıl her şeyin ilacı var ise gerçekleri gizlemeye kalkışanlarında foyalarını zaman içinde ortaya çıkaran, gerçek yüzlerini gösteren, toplum içinde hak ettikleri yere sevk edilmelerini sağlayan ilaçlarda vardır.
Bu hususu hatırlatmamızın nedeni 9 Temmuz’da yapılan Maltepe mitingine katılanların sayısı üzerindeki spekülasyonlardır.
Miting alanının eni- boyu, kapasitesi herkes tarafından bilinmektedir. Öyleki geçtiğimiz yıllarda bu alanın kapasitesinin 2 milyon olduğu en yetkili ağızdan dile getirilmiş idi. Buna rağmen bazılarına yaranmak, bazılarına şirin görünmek veya mitinge katılanların sayısını aza indirgemek suretiyle meydana gelen sinerjiyi küçümsemek , toplumu sürükleyecek boyuttaki olumlu rüzgarı etkisiz hale getirmek elbette ki mümkün değildir.
15 Haziran’da başlayan adalet yürüyüşünün ilk etabı 9 Temmuz’daki büyük buluşma ile sona ermiştir. Hem de kaydedeğer hiçbir önemli olayın olmaması koşulu ile.
Gerek yürüyüşün, gerekse büyük buluşmanın bu şekilde olaysız sonuçlanmasında güvenlik güçlerinin ve onların başındaki amirlerin büyük bir payının ve katkısının olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Gerek adalet yürüyüşünün ve gerekse büyük buluşmanın demokratik ülkelerde beklenen ve özlenen bir olgunluk içinde sona ermesi, demokrasi tarihimiz için artı bir not olarak tarihe geçmiştir. Bundan iktidarında, muhalefetin de iftihar etmesi, gurur duyması gerekir.
Böyle olması gerekir iken, yürüyüşü ve büyük buluşmayı küçümsemek, katılanları çeşitli şekilde suçlamaya kalkışmak hiçte doğru ve tasvip edilebilir bir hareket değildir.
Bu nedenlerle yiğidin hakkını yiğide vermek özdeyişi gereği, yapılan adalet yürüyüşünden ve onu tamamlayan büyük buluşmadan gereken dersi çıkartmak ,atılması gereken olumlu adımlar varsa onları atmak, düzeltilmesi gereken kararlar ve hareketler varsa onu yerine getirmek suretiyle kendimize düşen en iyi ve en doğru yolu izlemek gerekir…
YORUMLAR