Antakya’ya da İlham Olur mu?
2012 senesinde Hatay Valiliği tarafından Antakya’da hizmete sokulan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi ne istenilen ziyaretçi yoğunluğuna erişebildi ne de beklendiği gibi bir çekim merkezi halini alabildi. Gaziantep’te açılan Rayiha Baharat Müzesi ise Antakya’dakinin aksine, ziyaretçilerine çeşitli baharatları görme, dokunma ve koklama olanağı sunuyor, mutfak bölümünde ise baharatların öz aromasından elde edilen karışımlarla yapılan tadımlıklar ikram ediliyor.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete alınan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla 15 Eylül’de resmi açılışı yapılan Rayiha Baharat Müzesi’nde baharata dair her şeyi bulabilmek mümkün. 132 çeşit baharatın bulunduğu üç katlı müzenin girişinde, baharatların tarihçeleri ve bitkisi yanı sıra yemeklerde kullanılan hali de gösteriliyor.
-TADIMLIKLAR!-
Gaziantep’te açılan Rayiha Baharat Müzesi’ni benzerlerinden ayıran en büyük özelliği ise sergilenen bitkilerin gelen misafirlerle buluşturulma şekli! Uzmanlar eşliğinde gezdirilen ziyaretçilere, ikinci katta bulunan mutfak bölümünde, baharatların öz aromasından elde edilen karışımlarla yapılan tadımlıklar ikram ediliyor. Bu uygulama sayesinde, sergilenen bitkiler bir camın ardından izlenmek yerine, tatları ve yemeklere kattıkları aromalar, meraklılarıyla buluşturuluyor.
-İNCELEME!-
Bu merkezi diğerlerinden farklı kılan bir diğer özelliği ise laboratuvar ortamı! Müzenin son katında, akademik çalışma ve araştırma yapanlar için bu amaçla bir misafirhane mevcut. Kayıt işleminin ardından müzeye gelen araştırmacılar, burada konaklayarak, baharata dair her bilgiye ulaşabiliyor, laboratuvarda inceleme yapabiliyor, çalışmalarını rahat bir ortamda sürdürebiliyor.
-BİZDEKİ!-
2012 senesinde Hatay Valiliği tarafından Antakya’da hizmete sokulan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi ise benzer taleplerle uzun bir süredir gündemde tutulsa da beklenen değişiklikler ya da uygulamalar bugüne kadar hayata geçirilemedi. Ziyaretçilerin ve bu konuda konuşanların ortak eleştirisinde, sergilenen bitkiler dışında müzeyi gelen ziyaretçiler için çekici ya da ilginç kılacak hiçbir şeyin olmaması!
Bu konuda Antakya Gazetesi ile paylaşılan daha önceki bir eleştiri bugün de geçerliliğini koruyor.
“Geleneksel bir mimari, kocaman bir avlu, müthiş bir bitkisel zenginlik… Peki, tüm bunlar neden misafirlere ikram edilmiyor? Burada bulunan bazı bitkiler, gelen misafirlere sıcak bir şekilde ikram edilebilir aslında. Bu hem ilgiyi arttırır hem de Müze’yi canlı tutar. Zaten bunca masa sandalye ile bir kafe havası verilmek istenmiş buraya, insanlar otursun ve vakit geçirsin istenmiş. Bence, bu uygulamayla beraber bu bina da bu müze de yeniden ruh bulur. Çünkü fazla sessiz ve sahipsiz gibi…”
-SÖYLENEN!-
Bu konuda Antakya Gazetesi’ne konuşan ve Antep örneğini paylaşan bir turizmci ise şu eleştiriyi yaptı:
“Rayiha Baharat Müzesi’ni konuşma sebebimiz ve ‘niye’ diyerek karşılaştırmada bulunma nedenimiz, bizdeki sıkıcı rutin müzecilik uygulaması!
Bir şeyleri camekanlar içine koyup vermek güzel, ama bazen bir adım ötesinde durmanız gerekiyor, diğer benzer müzeler, sergilenenlerle misafirleri bir araya getirirken, siz bu iki unsuru birbirinden uzak tutmaya devam edemezsiniz. O yüzden de ya iyi olanı kopyalayacaksınız ya da kendinizi farklı kılacak bir şeyler ortaya koyacaksınız! Şimdi soruyorum… Bu ikisinden hangisindeyiz?”
Tamer Yazar