Hazırlayan: Mehmet Karasu
Haftanın Kitabı
Germinal/Emile Zola/Can Yayınları
Germinal, genellikle Émile Zola’nın en iyi eseri ve Fransız edebiyatının en iyi romanlarından biri olarak gösterilir. Roman, 1860’larda kuzey Fransa’da, uzlaşmaya yanaşmayan maden işçilerinin şiddetli ve gerçek grev öyküsünü konu alır. Germinal’in, yüzün üzerinde ülkede orijinali ve çevirileri yayınlanmıştır.
“1860’larda Fransa’nın kuzeyinde maden işçileri, çetin koşullar altında yaşam mücadelesi vermektedir. Çalıştıkları ocaklarda her an iç içe oldukları göçük ya da grizu patlaması tehlikesinin yanı sıra, açlık ve sefaletle boğuşup dururlar. Son çare olarak gördükleri grev onlar için kaçınılmazdır artık. Her şeyi göze almaya hazırdırlar, içlerinde filizlenen umut en büyük destekçileridir. Ne yazık ki direnişleri acımasızca bastırılır. Şimdi geride sadece ölüm, kan, gözyaşı ve yok olan hayaller kalmıştır. Germinal dünya edebiyat tarihinin en önemli eserlerinden biri. İnsanların çektiği büyük acıyı son derece gerçekçi ve evrensel olduğu kadar etkileyici bir dille de kaleme alan Zola, bu romanıyla adeta bir destan yaratmış. Her satırında okuru duygudan duyguya sürükleyen, kâh yüreğini burkan, kâh öfkelendiren, kâh umutlandıran, soluk soluğa okunacak bir eser.”
Bartın’da meydana gelen grizu patlamasında 41 canımızı kaybettik. Ciğerlerimiz yanıyor, yüreğimiz acıyor, yas tutuyoruz. Madencilerimizin yaşam güçlüklerini kavramak için, Germinal’i bir kez daha okumanın zamanı.
Bir daha bu acıların yaşanmaması dileği ile yaşamını yitirenlere tanrıdan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
KONUK YAZAR
Yayladağı’lı Ali Yüce/ Prof. Dr. M. Tahir Hatipoğlu
Şair Ali Yüce, benim dilimde Ali Abi, ilginç bir kişiliktir. O’nun bilge halini, yakından tanımayanlar bilmez. Karşıdan kaba-saba, iri yarı, ensesi kalın bir adam gibi görülse de, yanına varıp bir-iki laf edince, bilgeliğini anında anlarsınız; kanınız kaynar. Nazik, gülen, güldüren, seven ve sevdiren bir kişilik olduğunu sezersiniz. Kuşkusuz bu siz arifseniz.
Ben Ali Abi’yi ’12 Eylül Hatırası’ yazan koyu siyah bezin üstünde tanıdım. Ortam simsiyahtı. 12 Eylül 80 faşizmi ortalığı karartmıştı. Suçsuz insanlar öldürülüyor, dövülüyor, asılıyor, işinden atılıyordu. Açlık ile susuzluk komşu idi. Bundan daha iyi kara bez mi olur? İşte o bezin üstünde ’12 Eylül Hatırası’ yazıyordu. Ben işinden atılanlardan idim. Evrensel Kitabevi’nde tezgahtar olmuştum. Ekmek parası; kolay mı, iki çocuk evde ekmek bekliyor. Benim gibi nice insan vardı, faşizmin sokağa attığı. Kitap satarken bir gün sallana sallana şişmanca, görünüşünden öğretmen emeklisi olduğu anlaşılan bir adam geldi. Oturdu, başladı sordukça konuştu. Benim 1402’lik olduğumu öğrenince, kendine değil bana acımaya başlamıştı.
Ali Abi ile orada tanıştık. Anamı Arıyorum kitabını vermiş, satılsın diye. Satılanların parasını almaya gelmiş. Satılmak zor iş. Eli boş döndü Ali abi. O’nun da benim de kazancımız, birbirimizi tanımak oldu. Ölünceye dek sürdü abi-kardeş bağımız. Yeri geldikçe yaşamını anlatır; köy enstitüsüne giriş (1946) öncesini yaşamış olarak görmezdi. Doğum yılı 1946 idi. Öncesinde Molla Ali idi. Molla Ali müftü olamadı ama, köylüleri öyle istiyordu, kendine yetecek kadar öte dünyasını garanti etmişti. Oysa onun için bu dünya önemliydi. Günün birinde üç adam, biri bakan Hasan Ai Yücel diğeri Genel Müdür Tonguç, en üstte de İsmet Paşa; enstitü denen okul açtılar. Duydu. Yaşı 18 olmuştu; sakalı bıyığı çıkmıştı; jiletle yüzünü kazıdıkça kazıdı, çocuk gibi oldu. Düziçi müdürü Lütfi Dağlar manzarayı çaktı ama, çakmamış gibi yapıp 12 yaşında dedi ensdidüye aldı. Komşu köyün Fikret Hocası göndermişti. Bu iki mucize adam tanımakları köy çocuğunun önünü açtılar böylece. Ali abi artık müftü olma seçeneğini bırakıp bu dünyaya geçti.
Köy çocuklarının başlarına konan çiçekler büyüdükçe büyüdü, çoğaldıkça çoğaldı; çoğaldılar ama, yeni şeyler öğrendiler, sömürüyü, sömürülmeyi öğrendiler; kitap okudular, şiirler yazdılar. Bu kez dünyayı tanıdılar. Örneğin; Ali abi, Madımak yangınında içi yanarak köy enstitüsüne girmeseydim ben yananlardan değil yakanlardan olurdum, dedi. O, 33 yanan aydından değil kurtulanlardan olmuştı, eşi Nimet abla ile birlikte. Ali abi önce Fransız sömürgeciliğini, sonra Amerikan sömürgeciliği tattı. İlkinden kırbaç bile yedi, babasını saman damına sakladı. Babası daha sonra komünizm gelecek diye korkusundan –o da her nasılsa bir türlü gelmedi- sömürgecilerden yana saf tuttu, oğluna düşman kesildi. Emperyal düşünce baba ile oğlunu düşman etmişti. Emperyalizm böyle bir şey. Baba ölünceye dek oğlu için ‘benim oğlum komünist’ dedi, öte dünyaya küskün gitti.
Hatay, oralılar her nasılsa Antakya demeyi severler. Oysa ‘Hatay’ adı Büyük İnsan Mustafa Kemal’in armağanıdır. Hatay halkı Ali ab’yi seviyor. Parka ve sokağa ismini verdiler. Park’a bir de adına yaraşır tabela konsa, doyum olmaz. Ali Yüce dostu olarak Hataylıları kutluyorum. Biliyorum, çok yönetici unutulup gidecek Ali Yüce unutulmayacak. Ali Abi’nin şu dizeleri beni hep okşar:
Antakya’ya girerken
Basma fistanlı kız gördüm
Etekleri yerleri süpürür
Saçları hem kara hem uzun
Gün gelecek bu dizeler Antakya’da heykele kazınacak…
Haftanın Şiiri
Ömür/ Enis Behiç Koryürek
Şen günler, bir kırlangıç
Gibi vuruyor kanat.
Kederli günler, sanki
Kurulmamış bir saat.
Birinde, rüya tadı
Biri, kan içen cadı
İkisinin de adı:
Ömürden bir gün…Heyhat!
Gemiciler/Enis Behiç Koryürek
Biz dalgalar, fırtınalar kahramanı yiğitleriz.
Ufuklardan ufuklara haber sorar, gezeriz.
Güneşlerde uyuklayan yamaçları,
Kalbi durgun tarlaları bıraktık.
Gölge veren ağaçları
Sevmiyoruz biz artık.
Sevgilimiz,
Ey deniz!
İşte biz;
Nihayetsiz
Mavilikler yolcusu!
Ruhumuzun kardeşidir
Güneşlerde parlayan bu yeşil su.
Bayrağımız yeşil sular ateşidir.
Biz bayrağın fedaisi sayısız Türk genciyiz.
Biz hilale şan arayan korku bilmez gemiciyiz.
Ey vatandan müjdelerle bize kadar gelen rüzgâr!
O sarışın sahillerde kara gözlü genç kızlar,
Yaz gecesi mehtap ile konuşurken,
Doğru söyle, sordular mı bizleri?..
Nasıl cevap verdiği gökten
Gemimizin rehberi,
O vefakâr
Yıldızlar?..
Poyraz var;
Yelken dolar.
Gemi sanki kanatlı!
Enginlerde pembe güneş
Gülümserken bu yolculuk ne tatlı!
Çal sazını kalenderce yiğit kardeş!
Nağmelerin yorulmayan dalgalardan bahtiyar.
Gönderelim bu ahengi o sevgili yurda kadar…
HAFTANIN SANAT GÜNDEMİ
Yunus Emre Şiir yarışması Sonuçlandı
Eskişehir Sanat Derneği tarafından şiirimizin büyük şairi Yunus Emre’mizi sanat ortamında şiir etkinliği ile anma ve tanıtma amacıyla geleneksel olarak 14 yıldır düzenlenen şiir yarışmamız sonuçlanmıştır.
Nurhan Noylan Kaya, Canan Tümen, Cengiz Ersöz, Kuddusi Çetinkuş, Engin Kükrer’den oluşan seçici kurul tarafından değerlendirilmiş olup sonucu şöyledir.
Birincilik Ödülü: “Kadınlara Yas Tutun” şiiriyle Balıkesir’den Hakkı Koç
İkincilik Ödülü: “Siyah-Beyaz Fotoğraf” şiiriyle İstanbul’dan Nurbanu Kablan
Üçüncülük Ödülü: “Raslantı” şiiriyle İzmir’den Nesrin Aydın Erdem
Mansiyon: “Pişsem Ne Olur” şiiriyle Osmaniye’den Ali Köşker
Mansiyon: “Analar Bilirim” şiiriyle İstanbul’dan Ersin Aydın
Mansiyon: “Tek Armut” şiiriyle Ankara’dan Zeynal Gül
Jüri Özel Ödülü: “Yadelle Hasbihal” şiiriyle İzmir’den İbrahim Özdemir
Ödül Töreni ve Şiir Buluşması 8 Ekim 2022 Cumartesi günü saat: 13.00’de Büyükşehir Taşbaşı Kültür Merkezi’nde yapılmıştır. Törene ve yarışmaya katılan tüm şiirseverlere teşekkür ederiz.
2023 Fakir Baykurt Roman Ödülü için geri sayım başladı
Edebiyatın insana kazandırdığı değerleri çoğaltmak amacıyla, Çiğli Belediyesi’nin dört yıldır düzenlediği, Fakir Baykurt Roman Ödülü’nün duyurusu yapılarak, katılmak isteyenler için dosya teslim süreci başladı. 2023 yılı Roman Ödülü’ne 20 Mart 2023 tarihine kadar dosyalar gönderilebilecek.
Kazanan dosyaya verilecek ödül 20.000.- TL olarak belirlendi. Ayrıca kazanan dosya, Çiğli Belediyesi’nce kitap haline getirilecek.
Her yıl olduğu gibi, bu yılda Fakir Baykurt Roman Ödülü’nün Seçici Kurulunda; Adnan Binyazar, Bahri Karaduman, Hidayet Karakuş, Işık Baykurt ve Öner Yağcı bulunuyor.
2023 Fakir Baykurt Roman Ödülü’ne katılmak isteyenler, Belediye’nin belirlediği şartnameye göre dosyalarını hazırlayarak, müracaat etmeleri gerekmektedir.
Edebiyata ilgi duyan yazarlarımızı ve yazar adaylarımızı Roman Ödülümüze katılmaya davet ediyoruz.
Doğan Hızlan Edebiyat Eleştiri ve İnceleme Ödülü başvuruları devam ediyor
Sanat Kritik 2021 yılından itibaren Doğan Hızlan adına her yıl iki dalda Doğan Hızlan Edebiyat Eleştiri ve İnceleme Ödülleri vermeyi sürdürüyor.
Doğan Hızlan Edebiyat Eleştiri ve İnceleme Ödülleri Yılın Eleştiri/İnceleme Kitabı ödülüne o yılın yayımlanmış eleştiri, inceleme dalındaki kitapları katılabiliyor. (Bu yıl için yayımlanma aralığı: 1 Ocak-31 Aralık 2022)
Ödülün amacı, Türkiye’deki edebiyat eleştirisini desteklemek ve genç araştırmacıları teşvik etmek.
Doğan Hızlan Edebiyat Eleştiri ve İnceleme Ödülü Basılı Kitap Şartnamesi
Sanat Kritik Türkiye’deki eleştiri ortamına destek sağlamak amacıyla Doğan Hızlan adına her yıl bir basılı kitaba Doğan Hızlan Edebiyat Eleştiri ve İnceleme Ödülü verecektir.
1. Doğan Hızlan Edebiyat Eleştiri ve İnceleme ödülü her yıl bir esere verilir.
2. Seçici kurul Sanat Kritik tarafından belirlenen beş kişiden oluşur. Jüri, ödülün verildiği ilk iki yıl, (2021-2022 ) sabit kalacak, 2023’ten itibaren her yıl jüri başkanı jüri üyeliğini bırakarak jüri üyelerinin üzerinde mutabık kaldıkları bir yeni jüri üyesinin bir sonraki yıl seçici kurula katılmasıyla devam ettirilecektir.
3. Ödül bir takvim yılı içinde (1 Ocak – 31 Aralık) yayımlanmış kitaplar arasından seçici kurulun seçtiği başarılı ve değerli kitaba verilir. Para ödülü 5.000 (beş bin ) TL olarak tespit edilmiştir.
5. Katılım koşulları:
a) Ödüle başvuracak yazarlar ya da yayınevleri 15 Ocak 2023 Salı akşamına kadar Meşrutiyet Cad. Avrupa Pasajı Kat:2 No:8 Beyoğlu/ İstanbul adresine Doğan Hızlan Eleştiri ve İnceleme Ödülü’ne katıldığı belirtilerek 6 nüsha kitabı elden, posta ya da kargo ile teslim etmelidir.
b) Daha önce aynı kategoride ödül kazanmış olanlar tekrar katılamazlar.
6. Sanat Kritik’in görevlendirdiği bir kişi katılan eserleri 1 Şubat’a kadar jüri üyelerine ulaştırır.
7. Her yıl Mayıs ayının son haftası içinde seçici kurul toplanır. Sanat Kritik tarafından görevlendirilen ödül sekreteri bütün bu toplantıların yazışmalarını yürütmek için başkanla ilişki kurar.
8. Seçici Kurul Başkanı’nın yönetiminde toplanan Seçici Kurul, gerekli görülürse eserlerin değerlendirildiği konuşmaların ardından gizli oylamaya geçer. Gizli oylamada yarıdan bir fazla oy alan eser, ödülü hak eder. Yeterli toplama varılamadığı durumlarda oylamayı kazanmış eserler üzerinde, Seçici Kurul Başkanı’nın uygun göreceği şekilde oylamalar tekrar edilir. Oy eşitliği durumunda seçici kurul başkanının ikinci oyu belirleyici olur.
9. Seçici kurul toplantısına katılamayan üyeler, oylarını kapalı zarflı bir yazıyla önceden Seçici Kurul Başkanı’na gönderirler. Bu oylar, oylamaların tekrarı sırasında değişmez.
10. Sorularınız için [email protected] adresinden bizimle bağlantıya geçebilirsiniz.
Jüri: Hami Çağdaş, Metin Kayahan Özgül, Nedret Kılıçeri Öztokat, Nilüfer Kuyaş, Turhan Günay. edebiyathaber.net (12 Ekim 2022)
TYS: İran halkının mücadelesini selamlıyoruz
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) İran’da kadınların öncülüğünde mollalara karşı devam eden mücadeleye destek açıklaması yaptı.
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) İran’da kadınların öncülüğünde mollalara karşı devam eden direnişi selamladı.
TYS açıklamasında “İran’da Mehsa Emini adlı 22 yaşındaki genç bir kadının polis tarafından dövülerek öldürülmesinden sonra İranlı genç kadınlar ayağa kalktı. Molla rejimi ise Emini’nin katillerini yargılayıp cezalandıracağına cinayeti protesto eden ve özgürlük isteyen genç kadınların eylemlerini şiddet ile bastırmayı ve ‘dış güçler ülkemizi karıştırmak istiyor’ demagojisine sarılmayı tercih etti.” denildi.
Polisin saldırıları ile daha birçok kadının yaşamını yitirdiğine dikkat çekilen açıklama şöyle devam etti:
Protesto gösterileri belli başlı kentlere yayıldı. Gösterilere üniversiteli gençler katılmaya başladı ve eylemler ortaokullara kadar indi. Eylemciler kırk yıldır uygulanan baskılara karşı ‘artık yeter’ diyor. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü yok ediliyor. Molla rejimini eleştiren, özgürlük isteyen başta yazar, sanatçı ve aydınlar hapsediliyor, öldürülüyor. Elbette, bu karanlık, baskı ve zulüm düzeni sonsuza kadar sürmez. Kadınlar, gençler ve işçiler özgürlük mücadelesinin başında. Kalbimiz İran’da baskılara ve zulme karşı direnenlerle atmaktadır. Başta kadınlar olmak üzere İran halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesini selamlıyor ve destekliyoruz.” (Evrensel)
PEN ekim ayı kitabı: Mor Masallar
PEN Türkiye Yazarlar Derneği’nin ekim ayı kitabı olarak “Mor Masallar” kitabının seçildiği açıklandı.
“11 Ekim ‘Dünya Kız Çocukları’ günü bahane, ‘Mor Masallar’ kitabı ekim ayı ve bundan sonraki tüm aylar için şahane! Hak, adalet ve toplumsal cinsiyet eşitliği odağındaki masallar Eksi 18 Edebiyat Topluluğu yazarları tarafından kaleme alındı. HKTM firması sponsorluğunda Yakın Kitabevi tarafından yayımlandı. Elif Çelebi, Gülay Pamuk ve Nevzat Süer Sezgin’in projelendirip derlediği 8-12 yaş çocuklar seslenen Mor Masallar kitabını Beste Örge Sağlam resimledi.
Neden mi bu kitabı seçtik: Çünkü kitabı hazırlayanlara kulak verdik, diyorlar ki: ‘Cinsiyetçilik, masallarla küçük yaşta zihinlere kazınıyor; masallar toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili kalıp yargıları yeniden ve yeniden üretiyor.’ Araştırmalar ortaya koydu ki temsiliyet eşit değil. Ana karakterlerin yüzde 31’i kadınken yüzde 63’ü erkek. Kadınların yüzde 54.5’i masallarda cinsel obje olarak yer alıyor. Ayrıca kadın karakterlerin yüzde 24.2’si, erkeklerinse yüzde 82.6’sı cesur olarak temsil ediliyor. Kötü karakterlerin yüzde 60’ı kadınken yüzde 31.1’i erkek… Özetle ayırımcılığa dur demek için bu kitabı seçtik! Kitap özellikle dezavantajlı bölgelerdeki çocuklara ücretsiz dağıtılırken satışından elde edilecek gelirin tamamı Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı’na aktarılacak. Daha çok çocuğa ulaşmak hedefiyle hazırlanan çalışmaya oyuncular Jülide Kural ve Tilbe Saran da sesleriyle destek verdi. Sizler de el uzatabilirsiniz…” (Cumhuriyet)
Attilâ İlhan: O hâlâ edebiyatın ‘kaptan’ı
Öyküleri, romanları diğer türlerde verdiği eserlerin içinde okur, en çok şiirlerini sevdi. Kaptan lakabının yayılmasında beş bölümden oluşan “Kaptan” şiiri de etkili oldu.
Attilâ İlhan, Paris’te kaldığı yıllarda bir dönem sakal bırakması üzerine arkadaşları onu “kaptan” olarak çığırır o günden beri İlhan, Türk edebiyatının kaptanıdır.
Şiir, roman, eleştiri, senaryo, gezi yazısı, öykü, söyleşi ve anı türlerinde Cumhuriyet Döneminde eserler kaleme almış, Mavi Akımı’nın öncülerinden, romancı, düşünür, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmen. Verimli ve üretken bir yazar olan Attila İlhan, (15 Haziran 1925 – 10 Ekim 2005) bir ekim günü aramızdan ayrılışının üzerinden tam 17 yıl geçti.
Öyküleri, romanları diğer türlerde verdiği eserlerin içinde okur onun en çok şiirlerini sevdi. Kaptan lakabının yayılmasında beş bölümden oluşan “Kaptan” şiiri de etkili oldu.
Eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum
Gece yarısını yaşamaktan yorgunum
Ayazın avucunda unutmuştun ellerini
Önünden geçtiğim halde beni tanımadın
Ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
Şiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlar
Bakır çalığı göklere katiyen tahammülüm yok
Hele Paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor
Bana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor
BİR PORTRE
Fakir Baykurt
Fakir Baykurt 15 Haziran 1929 yılında Burdur’da dünyaya geldi. Köylü bir ailenin çocuğuydu. 1948 yılında Gönen Köy Enstitüsünü bitirdi ve köy öğretmenliği yaptı. 1955 yılında ise Ankara Gazi Enstitüsünden mezun oldu. mezun olduktan sonra öğretmenlik ve ilköğretim müfettişliği yaptı.
Bilinen en önemli eseri Yılanların Öcü ile Bakanlık emrine alındı. ABD İndia Üniversitesi ders araçları konusunda eğitim aldı. Döndükten sonra Türkiye Öğretmenler Sendikasının kurucularından oldu. Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonunda genel başkan olarak görev yaptı.
1969 yılında öğretmen boykotlarında dolayı açığa alındı ve istifa etti. 12 Mart döneminde tutuklandı. Askeri Mahkeme tarafından uzun süre yargılandı ve beraat etti. Beraat ettikten sonra Almanya’ya gitti. uzun sürede orada yaşadı ve 11 Ekim 1999 yılında burada vefat etti.
Fakir Baykurt edebi yaşamına şiirle başladı. Orhan Veli’nin izinden köy hayatı temalı şiirler yazdı. şiirden sonra roman ve öykü yazmaya yöneldi.
İlk romanı Çilli ve sonraki tüm eserlerinde anı değil geniş dönemlerinin olaylarını işledi. Türkiye’deki köy hayatını devrimci bir bakış açısı ile yansıttı kitaplarına. Fakir Baykurt köy edebiyatı hareketinin öncülerinden biri oldu. Köy Enstitüsü mezunu olarak bu özelliğine sıkça rastlanmaktadır.
Romanların köy hayatı, köy hayatı sorunları ve bilinci gibi konulara yer alır. Bunun dışında sıklıkla ele aldığı diğer konu Göç’tür.
Fakir Baykurt’un en önemli eseri Yılanların Öcü sinemaya da aktarılmıştır. Bu eserinden sonra kaleme aldığı Irazca’nın Dirliği ve Kara Ahmet Destanı önemli bir üçleme oluşturmuştur. Bu eserinde Atatürk’ün devrimlerinin köylere inemediğini eleştirel bir dille anlatmıştır.
Tırpan ve Kaplumbağalar isimli romanı ise alegorik bir niteliği sahip eseridir. Köy edebiyatı hareketinin öncü isimlerinden biri olarak Türk edebiyatına büyük katkıları olmuştur.
Okuma Önerileri
1.Zorba/ Nikos Kazancakis/Can Yayınları
2.Hatıraların Masumiyeti/ Orhan Pamuk/ YKY
3.Bir Aşk Masalı/ Ahmet Ümit/YKY
4.Aylaklar/ Melih Cevdet Anday/ Everest Yay.
5.Kaplanın Sırtında/ Zülfü Livaneli/ İnkılap Kitabevi