Demokrasi ile yönetilen ülkelerde iktidarın el değiştirmesinin nedenleri arasında ilk sırada ekonomik krizin geldiğini hatırdan uzak tutmamak gerekir.
Hele hele bu durum gelişmekte olan ülkeler için söz konusu olduğunda ekonominin biraz daha ön plana çıktığı gelişmelerden anlaşılmaktadır.
Bir tarafta mutfaktaki yangın ve ekonomik buhran, öte yandan lüks ve debdebe içerisinde bir yaşam sürülmesi.
İşte bu iki yaşam biçiminin var olduğu ülkelerde seçim sandığı seçmenin önüne konulduğunda, iktidarın el değiştirmesi için ekonominin daha büyük önem kazandığı bilinmektedir.
Ekonomiden anlayanların, bu işin ehli olanların ve ekonomi konusunda alınacak tedbirlerin neler olduğunu bilenlerin önerileri doğrultusunda hareket edildiği takdirde, ekonomik krizin daha az zararla atlatılacağını birçok kez yazdık ve hatırlatma gereğini duyduk.
Hatırdan uzak tutulmaması gereken bir husus vardır: Eğer bir ülkede ekonomi yolunda gitmiyorsa, bir tarafta karnını doyurmak için mücadele edenler, öbür tarafta ise lüks içinde yaşayanlar var olabiliyorsa, o zaman seçim sandığı seçmen önüne konulduğunda iktidar değişikliğinin var olması kesin olarak kendini gösterir.
Seçmen sandık başına gittiğinde şöyle bir düşünecektir.
Mevcut ekonomik durumdan memnun mu?
Mevcut ekonomik kriz beni etkiliyor mu?
Mevcut ekonomik buhran nedeniyle işleri aksamış mıdır?
Mevcut ekonomik uygulama nedeniyle ülke aydınlığa doğru mu yoksa karanlığa doğru mu gidiyor?
Bu ve bunun gibi soruları kendine sorduktan sonra alınacak cevaba göre oy kullanılacak ve böylece gelecek dönem için ülkeyi yönetecek olanlar belirlenecektir.
Elbette ki içinde bulunulan ekonomik durumdan memnun olanlarda vardır.
Zira uygulanan ekonomik model nedeniyle zenginin daha zengin olması mümkündür.
Parasına para katan, servetini arttırmak suretiyle kendine uygun bir yol çizenler, var olan krizden olumsuz yönden etkilenmeyecek, aksine bunun yararlarını görecektir.
Böyle olanlar, memnun olmayanların karşısında az sayıda da olsa var olacak ve onlarda bu krizin daha da derinleşmesini bekleyecektir.
İşte böylesi bir ortam içinde iktidarın el değiştirme durumu kendini gösterecektir.
Şu husus hatırdan uzak tutulmamalıdır: Demokrasi ile yönetilen ülkelerde elbette ki kuvvetler ayrılığı, laiklik ilkesi, sosyal devlet anlayışı, yargı bağımsızlığı, liyakate önem verilmesi gibi hususlarda değerlendirilecek ve oy kullanırken bunlarda göz önünde tutulacaktır.
Ancak tok açın halinden anlamaz özdeyişi gereği, büyük çoğunluğun önce ekonomik gidişi göz önünde bulundurmak suretiyle gereken değerlendirmeyi yapacağını unutmamak gerekir.
Eğer ekonominin kuralları doğrultusunda hareket edilmiyor ve bu doğrultuda adımlar atılmıyorsa, yönetenler bu konuda başarısız demek gerekir.
Eğer ülkede var olan ekonomik buhranın etkisi, tüm yurttaşlara eşit olarak dağılmıyor ve bunun sonucu olarakta mutfaktaki yangın daha da genişliyorsa, demek ki ortada bir yanlış uygulama vardır.
Bu yanlışın düzetilmesi için gerekenler yapılmalı ve buna göre bir yol haritası çizilmelidir.
Tüm bunlar göz önünde bulundurularak sandık başına gidildiğinde, oylar kullanılacak ve iktidarın el değiştirip değiştiremeyeceği kararı verilecektir.
Bu nedenle demokrasinin kuralları doğrultusunda hareket etmek suretiyle, yanlışları ortaya koymak ve doğruyu bulmak için gerekenler yapılmalı ve seçmen oyunu bu doğrultuda kullanmalıdır.
Bunları bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz…
YORUMLAR