Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

Amaç Ne?…

Olanları, yaşananları akıl ve mantığa sığdırmak mümkün olamıyor.

Eğer rejimin adı demokrasi ise….

Eğer anayasa ve yasalara uyma zorunluluğu var ise….

Bu olanları izah etmek, anlamak ve savunmak mümkün değildir.

Daha Milli eğitim bakanlığının din kültürü ve ahlak müfredatında yaptığı değişiklik ve bu değişiklik sonucu “Cihat” sözcüğünün müfredatta yer alarak gelişme çağındaki çocuklara anlatılması yolundaki kararın oluşturacağı tahribat gündemde iken, buna milletvekillerinin seslerinin kısılması sonucunu doğuracak bir yeni karar eklendi.

TBMM’nde kabul edilerek yürürlüğe giren “meclis içtüzük değişikliği “ ile milletvekillerinin konuşma hakkı ellerinden alınmak suretiyle, kamuoyunun gelişmeleri milletvekillerinin ağzından öğrenmelerinin önemli ölçüde engellenmesi yoluna gidildi.

Bu tüzük değişikliği ve oluşturacağı olumsuzluklar gündemdeki yerini tüm tazeliği ile muhafaza etmekte iken, bu kez “il ve ilçe müftülerine nikah kıyma” yetkisi tanınması ile ilgili bir tasarı önümüze çıktı ve AKP’nin tamamlayıcısı olan MHP’de, vakit geçirmeden destek görevini açıkladı.

Eğer bu tasarı yasalaşır ise, anayasaya ve yürürlükte olan yasalara açık bir aykırılığın söz konusu olacağı şimdiden bilinmelidir.

Anayasamızın 2. maddesi “Türkiye Cumhuriyetinin ….demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”hükmünü içerir.

Yine anayasamızın 174. maddesi “Devrim kanunlarını” koruma altına alır. 174. maddenin 4. fıkrası “….evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110. maddesi hükmünü” içermektedir.

Anayasanın 174. maddesinin 4. fıkrasında zikredilen medeni kanunun 110. maddesi (yeni Türk medeni kanunun 141.maddesi) , evlenme töreninin “evlendirme dairesinde, evlendirme memurunun …… önünde yapılacağını” hükme bağlamıştır.

Şimdi yıllar yılı, yani Medeni kanunun kabulünden bu yana nikâh merasimleri şehirlerde evlendirme memurunun, köylerde ise köy muhtarının huzurunda yapılmakta iken, hiçbir inandırıcı neden ve gerekçe olmadığı halde “müftülere” nikah kıyma yetkisinin verilmek istenmesinin amacı nedir?

Amaç bellidir.

Her ne kadar nikâh kıymada bir kolaylık sağlanması amacıyla bu tasarının hazırlandığı iddia edilse bile, gerçek amacın bu olmadığı, medeni nikâh kıymakla görevli evlendirme memurlarının yanına birde dini görevleri olan ve nikâh kıyılması ile hiçbir alakaları bulunmayan müftülerin ilave edilmesinin gizli bir amacı olsa gerek.

Eğer bu yasa değişikliği mecliste kabul edilirse, anayasanın 2. ve 174. maddelerindeki hükümleri dolaylı yoldan ihlal edilecek, başka bir anlatımla anayasa açık bir aykırılık söz konusu olacaktır.

Şimdi sağduyu ile düşünüp olacakları değerlendirelim.

Müftüler kimdir ve ne görev yaparlar?.

Müftüler din adamıdır.

Din adamının medeni nikahı kıymakla ne ilişkisi olabilir?.

Medeni nikâh, sadece Müslüman dinini benimseyenler için değil, her inanışta yurttaşlar için kıyılır.

Medeni nikâhı kıyanlar, evlenecek çiftlerin dinine, mezhebine, diline, ırkına hiçbir şekilde bakmazlar. Onlar evlenecek çiftlerin yasalara göre nikâhlarının akdedilmesinde, bir sakınca olup olmadığını araştırmak ve ona göre medeni nikâhı gerçekleştirmekle yükümlüdürler.

“Eğer müftülere bu yetki verilir ise, yarın başka din ve mezhepte olan yurttaşlarımızda nikahlarının, dinlerinin veya mezheplerinin temsilcileri tarafından kıyılmasını isterlerse buna ne cevap verilecektir?. “

Eğer böyle bir yol açılır ise bilinmelidir ki bu karmaşanın altından kalkılamaz.

Müftülere nikâh kıyma yetkisi verildiği takdirde oluşacak sakıncalı durumların ve karmaşanın önü alınamaz. Ortada hiçbir neden ve gerekçe yok iken Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana uygulanan ve hiçbir tepkiye neden olmayan “evlendirme memurları” tarafından medeni nikâhın kıyılması uygulamasına“müftüleri de ilave etmenin” savunulur hiçbir yanı bulunmamaktadır.

Tasarının meclise sunulması ile birlikte tepkiler çığ gibi ortaya çıktı.

Temenni ediyoruz ki bu tepkiler ve uyarılar göz ardı edilmez. Türkiye Cumhuriyetinin “bir din devleti değil ,demokratik laik bir hukuk devleti ”olduğu ilkesi unutulmaz ve kısa sürede yanlıştan dönülmek suretiyle endişelere son verilir…..

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER