HDP anahtar Partidir!
2019 yılındaki yerel seçimlerde, bazı büyükşehirlerde kendi adaylarını çıkarmayarak Millet İttifakı’nın adaylarının kazanmasında önemli bir rol üstlenen HDP’nin 14 Mayıs seçim stratejisini, beklentilerini, ittifak tutumunu ve süreci devam eden kapatma davasını anlatan Partinin Hatay İl Eş Başkanlarından Kerem Nalbant, bir şeyin altını özenle çizdi.
Röportaj/Tamer Yazar
Seçim tarihi olarak 14 Mayıs’ı belirleyen Ankara’nın ardından, ittifaklar bazında olasılıklar ve seçim sonrası senaryoları üzerinden başlayan tartışmalar devam ediyor. Bu karışık ve kalabalık tablonun merkezinde yer alan partilerden biri de Halkların Demokratik Partisi (HDP).
Partinin Hatay İl Eş Başkanlarından Kerem Nalbant, yaklaşan seçimler arifesinde başlattığımız röportaj serimizin ilk konuğu. Nalbant; HDP’ye yönelik açılan kapatma davasından Partinin Hazine yardımlarının bloke edilmesine, Millet ve Cumhur İttifaklarından Emek ve Özgürlük İttifakı’na uzanan geniş hatta biriken umutlara, Kürt seçmenin oy profilinden sokağın nabzının ne yönde attığına, çok geniş bir yelpazede sorularımızı cevapladı.
2019’daki gibi yine ‘kilit’ Parti konumunda olduğuna dikkat çekilen HDP’nin kendi adayını çıkartması durumunda seçimin ikinci tura kalmasına kesin gözle bakıldığı bir süreçte biz de bundan sonrasında oluşacak tablo için sorduk sorularımızı…
O zaman başlayalım!
Altılı Masa’da Kürtler için sandalye olmaması da HDP’ ye bu anlamda masa da yer açılmaması da çok tartışıldı, ki büyük şehirlerdeki Kürt seçmenin belirleyici rolü herkesin mutabık olduğu bir gerçekken! Bu durum, Kürt seçmenin yol haritasını Masa’dan ne kadar uzağa taşır?
Şüphesiz ki, soruda da belirttiğiniz gibi, Türkiye kamuoyunda HDP ve ittifakının çok tartışıldığı aşikar. Önümüzdeki dönemde de çok tartışılacağı da.
Öncelikle, bizlerin Altılı Masa diye ifade ettiğimiz Millet İttifakı’ndan bir sandalye talebimiz olmadı. Takdir ederseniz, 27 Eylül 2021 tarihinde Partimiz, Türkiye kamuoyuna 11 maddelik bir Tutum Belgesi açıkladı. Bu Tutum Belgesi’nde tavrımızın ne olacağını ifade etmiştik. Burada, HDP ve Kürtler, Türkiye’nin demokratikleşmesi hususunda netler. Net olmayan, Millet İttifakı’nın kendisidir.
2019 da yapılan yerel seçimlerde faşizme kaybettirme stratejimizi hayata geçirdik. Bu strateji, çoğu kentte gerçekleşti ve akabinde de toplumun büyük bir bölümü Saray ve tek adam sisteminin sandıkta yenilebilir umudunu hissetmeye başladı. Ancak bunu kavramaktan uzak, kendi kodlarına sıkışmış, ülke menfaatleri yerine kendi parti menfaatlerini önceleyen Parti ve anlayışların, iktidarın, başta HDP ve Kürt meselesindeki ilişkide çizdiği sınırın dışına çıkamadığını gözlemliyoruz. Bizler, muhalefete, bu mevcut ruh halinden biran önce kurtulmaya davet ediyoruz. Bu psikoloji aşılsın ki, yeni bir başlangıç yapıp, yeni bir paradigma inşa edelim.
Sonuç olarak, Kürt’ler ve dostları, kamuoyu önünde yapılacak şeffaf bir diyaloğa her zaman hazır olduklarını vurguladılar. Aksi bir durum olması durumunda ‘seçeneksiz’ olmadığımızı da buradan bir kez daha ifade edebilirim. Bu seçenek, 3.Yol paradigması ve demokratik ulus inşasıdır. Seçmenimiz, bunu görecek derinlik ve bilince sahiptir.
Kapatma davası, HDP için de seçmeni için de Türkiye şartlarında çok bilinmedik bir durum değil aslında. Defalarca kapatılan bir politik duruş ve defalarca açılan da bir siyaset tercihi var. HDP’nin yine böylesi bir ihtimal için hazır bir A Planı sanırım vardır. Doğru mu?
Sadece bir planımız yok. Birçok seçeneğimiz var aslında. Kitlemiz, Parti kapatılmasına ilk kez tanıklık etmiyor. Daha önce Partileri defalarca kapatılan bir gelenekten geliyoruz. HEP’ten günümüze kadar çok sayıda Partimiz kapatıldı. Gelin görün ki, kapatıldıkça büyüdük. Şimdi de büyüyeceğimizden zerre kadar bir şüphemiz yok. Seçmenimiz, bu alternatifler konusunda, Partisine olan inancı ve güveni ile birlikte, olası seçeneklere bütün gücüyle katkısını eksiksiz ve tam sunacaktır. Sarayın bizlere dayatmış olduğu bu çöktürme siyasetini, Partimizin tüm kurulları ve halklarımız ile hep birlikte boşa çıkartacağımıza olan inancımız tüm zamanlardan daha güçlüdür.
2021’ de “Kürt meselesi vardır ve çözümün adresi siyasettir” diyen Deva lideri Ali Babacan’ın HDP’ye ve söylemlerine yakın açıklamalarını izliyoruz son dönemde. Bunu ‘sürpriz’ olarak görenler de var, seçim öncesi ihtimal kalabalığının bir örneği olarak da! Sizin yorumunuz nedir?
Hiç şüphe yok ki, başta Kürt meselesi olmak üzere, ülkenin kangrenleşen sorunlarının çözüm gücü siyaset kurumu ve parlamentodur. Babacan’ın bu söylemi, elbette kıymetli ve önemsemek gerekir. Ancak Kürt meselesine dair bugüne değin birçok siyasetçi ve iktidar olmak üzere, benzer söylemlerde bulundu. Söylem sahibi iktidar olunca, maalesef bugün sonuçlarına tanıklık ettiğimiz, tıpkı önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız; Selahattin Demirtaş, Figen Yüksek Dağ, Gülten Kışanak ve tüm seçilmiş Milletvekillerimiz ve Belediye Eş Başkanlarımıza reva gördükleri uygulama ortadadır.
Bakınız, 21. yüzyıl dünyasında bir tercih yapmak zorundayız. Barışçıl, sivil, demokratik politikaları mı baz alacağız, korkularımızla yüzleşip / herkesi kucaklayan bir politikayı mı egemen edeceğiz yoksa mevcut klasik militarist güvenlikçi politikalarda ısrar edip, ülkeyi uçuruma sürükleyip, sersefil bir biçimde toplumun ezici çoğunluğunu açlık ve yoksulluğa mı mahkum edeceğiz? 2. seçenek olan militarist seçeneğin ne tür felaketler getirdiği ortadadır.
Sonuç olarak, ortak vatanda özgür ve demokratik yarınların Türkiye’sine katkı sunacak tüm söylemleri değerli bulur ve geliştirmeye çalışırız.
Anketlerin son dönem paylaştığı rakamlar ve seçim barajı da düşünülecek olursa, Hatay HDP’nin nabzını da tutan biri olarak, sokaktaki vatandaşın duruşunu ve size bakışını ‘seçime hazırız’ noktasında değerlendiriyor musunuz?
Her daim Türkiye halklarının vicdanına ve ferasetine inandım ve de inanmaya devam edeceğim. Anketlere bakacaksak, başta yaşadığımız il Hatay olmak üzere, Partimiz HDP “anahtar” partidir. Hatay, özgünlüğü itibariyle HDP’nin 3. Yol Felsefesi ile birebir örtüşüyor. Kimlik ve inançlar çeşitliliği, tıpkı HDP gibi bir demokrasi bahçesini andırıyor. Bu doku, aynı zamanda HDP’nin de yükselme trendini birebir beslemektedir.
Sahadan edindiğim izlenimlerden yola çıkarak, önümüzdeki seçimlerde ilimiz Hatay’da da çok ciddi oy artışı yaşayacağımızı şimdiden söyleyebilirim. Seçim ne zaman yapılırsa yapılsın, bizler, aylar önce tüm hazırlıklarımızı tamamladık. Hep mahallelerdeyiz. Halklarımızın yanında, birlikte çözümler üretiyoruz.
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Kartal’da mitingini izleyenler, öne çıkan HDP’yi ve sahneden uzak duran bir Türkiye İşçi Partisi’ni ( TİP) izledi. Hatay Vekili Barış Atay gibi isimlerin o gün konuşmamasını tavır olarak algılayanlar noktasında, ittifakta “çatlama” var diyenler için ne diyeceksiniz?
Emek ve Özgürlük İttifakı’nda bir çatlama olduğunu düşünmüyorum. Emek ve Özgürlük İttifakı içinde yer alan, başta TİP’li dostlarımızla örmeye çalıştığımız bu birliktelik, uzun soluklu bir birlikteliktir. Öncelikle şunu vurgulamak isterim ki, Emek ve Özgürlük İttifakı salt bir seçim ittifakı değildir. Bu ittifak, mücadele ittifakıdır. Bu ittifak, sistem tarafından ötekileştirilen, tüm mazlumların ve mağdurların kendilerini özgürce ifade edecekleri yegâne adrestir.
HDP’de siyaset yapmak zor olsa gerek. “Yoruldum” dediğiniz oluyor mu? “Artık yeter” diye eklediğiniz ya da…?
HDP’de siyaset yapmanın zor olduğu kesindir. Yorulmak da insanlara has bir şey olduğu için dönem dönem benim de yorulduğum oluyor. Ancak “artık yeter, pes ediyorum” demedim, demem de. Sonuçta toplumun sorunları dağ gibi büyümüşken, bu sorunlar karşısında kayıtsız kalamayız. Aklım el verdikçe, çözüm üretmeye çalışacağım.
14 Mayıs sonrası Türkiye demokrasisi için herkesin bir beklentisi var. ‘Tek Adam Rejimi’ olarak da tanımlanan Başkanlık sistemi yerine tekrardan ‘ Parlementer’ sisteme dönüş yolunda siz ne kadar umutlusunuz? “Eğer bu seçim kaybedilirse…” diye hiç içinizden geçiriyor musunuz?
Şahsen umutluyum. Elbette su, çatlağını bulacaktır. Bu arada dünya insanlık tarihi, çok kaybetmelere ve kazanmalara tanıklık etti. Önümüzdeki seçimin kaybedilmesine dair az da olsa bir hisse kapılıyorum. Ancak içimde beliren “kazanacağız” duygusu da çok güçlü ve baskın geliyor.
Son olarak… 6’lı Masa nasıl bir isim çıkarmalı ki HDP seçmeni destekleme kararı versin? Buna dair bir kriter ya da öne çıkan bir önceliğiniz var mı?
HDP ve dostlarının önceliği, kişilerden çok, prensiplerde bir anlayış birliğine varılmasıdır. Yukarıda da belirttiğim boyutuyla, HDP seçmeni, bireyden ziyade anlayışa bakıp tercih yapacak. Vaat ettiği sistem demokratik mi, kapsayıcı mı, herkese adil davranacak mı?
Bizler eğer bugün ülke olarak “tarihi, derin, açlık, yoksulluk ve sefillik” içinde yaşıyorsak, bunun en büyük müsebbibi, tek adama dayalı sistemin ta kendisidir.
Teşekkürler
-Tamer Yazar-