Prof. Dr. Halûk Harun Duman
Bu yaz da hanımı kıramadık tatili geçirmek için çocuklarla Antakya’ya geldik. 1994 yılından beri gidip geldiğim bir şehir olduğu için Antakya’yı ortalama bir Antakyalıdan fazla tanıdığımı söyleyebilirim. Özellikle nerede güzel yemek yenir, kebap, tatlı yapılır, nerede oturulur, hangi otelde yatılır, hangi kafede oturulur vs. konusu uzmanlık alanım içinde sayılır.
Antakya doğası, insanları yönünden şüphesiz enfes bir şehir. Ancak belediyecilikte rahatlıkla sınıfta kaldığını söyleyebilirim. Asi Nehri’nin durumu malum. Yeterli su olmadığı için Asi, kuru dereye dönmüş durumda. Bazı yerlerindeki su birikintileri koku ve sinek üretme merkezlerine dönüşmüş.
Bir zamanlar gondolla gezileceği hayal edilirken şimdi değil gondolla gezmek, pis kokusundan dolayı yanına yaklaşılmıyor. Şayet kokuyu almıyorsanız kesin sinüslerinizden rahatsızlığınız var. Hemen bir KBB uzmanına görünün. Akşam olunca, batan güneşin ziyaları altında Asi’den havalanan sivrisinekler, Antakya rüzgarını kanatları altına alıp süzülerek şehre doğru uçuşuyorlar. Şiirsel bir vızıltıyla kendilerine emecek kan bulmakta fazla zorlanmıyorlar. Sıcaklar nedeniyle açık kapı pencereden içeri dalıp hangi kan grubundan hoşlanırlarsa ona yöneliyorlar. Onlar için yaşlı genç, çoluk çocuk, kadın erkek fark hiç etmiyor. Antakya’nın baharatlı yemeklerini yiyip kanlarının tadına tat katan insanlar sivrilerin hizmetinde. Evlere, odalara ister ilaç tak, ister koku sık hiç fark etmez. Vergi tahsildarları gibi her halükarda sabaha kadar işlerini bitirip dinlenmek için uygun bir sığınak bulmakta oldukça mahirler.
Tatil için gelmiş geleli telefon açıp da Sümerler Mahallesi Sünbül Sokağın ilaçlanmasını istedim makam, mevki kalmadı. Büyükşehir Belediyesi çağrı merkezine kayıt mı dersin, Defne Belediyesi Fen İşlerinden ilaçlamayla ilgilenen zat-ı muhteremler mi dersin başvurup da derdimizi dökmediğimiz yer kalmadı. Ancak bütün bunların nafile olduğunu, bir sinek vızıltısı kadar kıymeti olmadığını sonunda anlamış durumdayım.
Bazı akşamlar bir aracın arkasına konulan ve ilaçtan çok ses çıkaran araçlar geçse de bunların derde çare olmadıkları açık. Hele belediyeden arayan bir bayanın söyledikleri, tam EXPO’luk şehre yakışır bir itiraf: “Efendim, şehrin ilaçlanma işi Büyükşehir’e aitmiş. İhale süresi bittiği için ilaçlama işi Defne Belediyesi’ne geçmiş. Ancak Defne Belediyesi’nde o işi yapacak araç yokmuş. Belediye en kısa sürede ihaleye çıkacak ve araç alacak ve ilaçlama yapacak ve siz rahat edeceksiniz. Belediyemiz size hizmet etmekten mutluluk duyacak havalarda uçacaktır vs. vs…” Buna ne denir acaba. Belediye yetkilisi herhalde şunu demek istiyor:
Sabredin Antakya halkı sabredin,
Yakında ihaleye çıkacağız,
İlaçlama arabası alacağız,
Kış gelmeden sivrilerin çaresine bakacağız
Vız, vız, vııııııııız, vızzzzzzzzzzzzz, vız…
Bilenler bilir, ihaleye bugün çıkılsa bedel yüksek olacağı için ancak kışın sonuçlanır. Eh artık, belediye kışın ilaçlama yapar ve halk da rahat eder. Belediyenin yapacağı bu ihalenin; vatana, millete, sivrisineklerden muzdarip halkımıza, oylarıyla doğru adayları seçen seçmenimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum. Umarım sivrisineklerin okuma-yazması yoktur. Bu yazıyı okuyup da şimdiden tedbir alırlarsa çok üzülürüm. Haydi sivrilerin okuması yoktur diyelim. Acaba ilgililerin ve yetkililerin var mıdır diye de merak etmiyor değilim. Ne dersiniz sizce var mıdır? Bu yazıyı okuyup da bir tedbir alırlar mı acaba?..