Harbiyeli Mozaik Ustası Mehmet Daşkapan, “Beklentim net… Ortaya çıkan bu parçanın yerinden alınması ve hatta nehir yatağı bu kadar kuruyken, bu bölgede biraz daha araştırma yapılması” demişti. Ancak, Asi Nehri’nin kurumuş yatağında beliren eski Roma’nın çıkarılması beklenirken, sulara gömdük!
Bazı tarihi eserler için, bulunduklarında, bulundukları yerde sergileme tercihinde durulur, ki en iyi çözüm yolu da budur. Yüzyıllardır, hatta belki binlerce yıldır onu koruyan ve kollayan toprağından ayırmak yerine, oradaki durumu sabitlenir. Bu, bir çeşit korumadır. Eldekini yarına yetiştirme telaşının bulabildiği belki de tek çözümdür. Peki, bizimki de bu mu? Asi Nehri’nin sularına gömülen Roma’nın soru işaretini cevapsız bırakışımız da bundan mı?
-NE BEKLERDİK?-
Eski Roma döneminden kalıp kalmadığı henüz netleşmese de, konuya ilişkin konuşan ve bir sütün başı olduğu net olan bu tarihi parça noktasında ilgili kurumları duyarlı olmaya davet eden Harbiyeli Mozaik Ustası Mehmet Daşkapan, “Beklentim net… Ortaya çıkan bu parçanın yerinden alınması ve hatta nehir yatağı bu kadar kuruyken, bu bölgede biraz daha araştırma yapılması” demişti. Ancak, haberin ve fotoğrafların kamuoyu ile paylaşılması ardından ne beklendiği gibi duruma müdahale edildi ne de ortaya çıkan ‘dün’ noktasında bir girişimde bulunuldu. Sadece bir gün sonra, nehrin suları yükseldi ve ortaya çıkan ‘Roma’ sulara gömüldü.
Yeri geldiğinde ‘medeniyetler’ kenti diye sloganlaştırılan Antakya’nın kent merkezinde ortaya çıkan yeni hikayenin sayfaları arasında gezinmeyi beklerken, henüz ilk sayfasından sonlandırılmasını eleştiren Daşkapan’ın saptaması ise oldukça net…
“UNESCO’nun dünya mirası listesine girmek için gerekli olan 10 kriterden 9’unu karşılayan tarihi kent Hasankeyf’in 10 bin yıllık geçmişini sular altında bırakmak isteyenlerimizi hatırladım. Buradaki farklı mı bilmiyorum. Gördüğüm mü? Ortaya çıkan bir şey için hiçbir şey yapmadığımız! Bunu gördüm. Peki, bu beni mutlu etti mi? Hayır! Çünkü olması gereken bu değildi. Yapılması gereken bu değildi. Bizlerin, hepimizin, tarihi ve kültürel sermayesinden yediğimiz bu kente çok şey borçluyuz aslında. Borçluyuz diyorum, ama ödeme şeklimize bir bakın… Yazık, gerçekten de yazık. Tamam da ne olacak? Bundan sonrasında ne olacak? Belki bin sene oradaydı, ‘biraz daha kalsın’ mı? Durum bundan ibaret anlaşılan…”
-HASANKEYF-
Asi Nehri’nde çıkan tek bir parçanın bizlere hatırlattığı Batman ilindeki Hasankeyf’in detayları mı? Ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmeyen Hasankeyf’in tarihi antik döneme kadar dayanıyor. Bizans, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyübiler, Selçuklular ve Osmanlılar olmak üzere, zengin tarihini günümüze kadar taşıyor. Tarihi ve doğal güzellikleriyle önemli turizm merkezlerinden biri olan Hasankeyf, yerli ve yabancı turistlerce de yoğun şekilde ziyaret ediliyor. Kalkerli yapısı nedeniyle kayalık tepelerde ve derin kanyonlarda, doğanın ve insanların oluşturduğu ve sayısı binlerce olan “Hasankeyf Mağaraları” özellikle dikkat çekiyor.
Ocak 2016’da torba yasayla birlikte bir gece geç saatlerde kabul edilen düzenleme ile beraber, UNESCO’nun dünya mirası listesine girmek için gerekli olan 10 kriterden 9’unu karşılayan tarihi kent Hasankeyf’in sular altında kalmasına vize çıkmış oldu.
Buna göre, Dicle Nehri üzerinde inşa edilen Ilısu Barajı nedeniyle Hasankeyf’teki yerleşim alanı daha üst bölgelere taşınacak, ancak taşınmaz tarihi eserler sular altında kalacaktı. Yasanın görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekilleri, tarihi kentte bulunan ibadethaneler, mezarlar ve daha kazı çalışması yapılmamış alanların sular altında bırakılmasına tepki göstermiş, ancak maddenin yasalaşmasını engelleyememişti.
Bugün mü? Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamında, 12 bin yıllık tarihe sahip olan Hasankeyf Antik Kenti’nde binlerce yıllık kayalar, tehlike arz ediyor gerekçesiyle patlatılıyor.
-Tamer Yazar-