Edinilmiş bağışıklık yetersizliği sendromu anlamına gelen AIDS, HIV virüsünün bağışıklık sistemine saldırması sonucu vücudu zayıflatan ve hastalıklarla mücadelesini zorlaştıran HIV’in en son aşamasıdır. Bu durum normal şartlarda kişiyi hasta etmeyecek enfeksiyonlarla bile mücadele edemeyen bir bağışıklık sisteminin oluşmasına sebebiyet verir.
Kronik ve potansiyel yaşam tehdidi barındıran bir hastalık olan AIDS, HIV virüsünün vücuda girmesiyle meydana gelir ve kesin tedavisi mümkün olmadığı için kişinin vücudunda ömür boyu kalır. İlaçlarla kontrol altına alınmaya çalışılan AIDS hastalığının en sık görülen belirtileri Memorıal sitesinin verdiği bilgilere göre; kilo kaybı, ishal, gece terlemeleri, tekrarlayan yüksek ateş ve ağız içindeki yaralardır.
Kişinin AIDS hastalığına sahip olup olmadığını gösteren en belirgin gösterge test yaptırmaktır. HIV virüsünün yaygın bulaşma yolları ise korunmasız cinsel birliktelik yaşamak veya uyuşturucu enjekte etmek için iğnelerin kontrolsüz bir şekilde paylaşılmasıdır.
HIV/AIDS neden olur?
AIDS hastalığı, HIV virüsünün vücuda girmesiyle kişinin bağışıklık sisteminin düşmesi sonucu meydana gelir. HIV, vücudun hastalıklarla mücadele etmesine yardımcı olma konusunda büyük rol oynayan beyaz kan hücreleri olan CD4 T hücrelerini yok eder. Kişi ne kadar az CD4 T hücresine sahip olursa bağışıklık sistemi de bir o kadar zayıflar.
AIDS’e dönüşmeden yıllar önce çok az belirti veya hiç semptom göstermeden HIV enfeksiyonu geçirilmesi mümkündür. AIDS tanısı, CD4 T hücre sayısı 200’ün altına düştüğünde veya ciddi bir enfeksiyon, kanser gibi AIDS’i tanımlayan bir komplikasyona sahip olunduğunda konur.
Tedavisi olmadığı için kronik bir şekilde kişinin vücudunda ömür boyu kalır ancak ilaçlarla birlikte kontrol altına alınmaya çalışılır.
HIV/AIDS Nasıl bulaşır?
HIV virüsü, enfekte bir kişinin kanı, menisi, vajinal sıvıları, anne sütü ve rektal sıvıları yoluyla başka bir kişiye bulaşır. Her cinsiyetten insanlar HIV’e yakalanabilir ve HIV virüsünü yayarak AIDS hastalığının oluşumuna neden olabilir. Korunmasız bir şekilde cinsel birliktelik yaşamak ve uyuşturucu almak için iğneleri paylaşmak HIV’in en yaygın yayılma yolları olarak kabul edilir.
HIV virüsü vücuda ağızdan, anüsten, penisten, vajinadan veya kırık derinizden girebilir. Bir kesik ya da yara olmadığı sürece deriden geçemeyen HIV virüsü ayrıca hamile kişilerden bebeklere de geçebilir.
Doğurganlık çağındaki tüm kadınların AIDS konusunda bilgilendirilmesi ve gerekiyorsa test uygulanması önerilir. Hamile anneye ve doğum sonrasında bebeğe koruyucu ilaç tedavisi uygulanarak bulaşma riski önemli oranda önlenebilmektedir.
HIV/AIDS belirtileri nelerdir?
HIV virüsü ile enfekte olan kişide ateş, terleme, döküntü, boğaz, ağrısı, yorgunluk ve ağız ülserleri görülür, HIV’in 3. aşaması olan aids durumunda hızlı kilo kaybı, tekrarlayan ateş ve geceleri sıklaşan terlemeler, aşırı yorgunluk, lenf bezlerinde şişme, hafıza kaybı ve depresyon gibi nörolojik sorunlar, ağız, makat ve cinsel organda yara oluşması gibi belirtiler ortaya çıkar.
HIV virüsünün ileri aşaması olan AIDS belirtileri şunlardır:
Hızlı kilo kaybı
HIV virüsünün vücuda girmesiyle enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelen vücudun bağışıklık sistemi düşer. Meydana gelen enfeksiyonlar, hormonal ve metabolik değişiklikler veya HIV ilaçlarının yan etkileri kişide kilo kaybına sebebiyet verebilir.
Tekrarlayan ateş
Vücuda HIV’e virüsü giriş yaptığında bağışıklık sistemi, kendisini savunmak için bu duruma antikorlar üreterek yanıt verir. Akut HIV enfeksiyonunun bu aşamasına “serokonversiyon” adı verilir. Vücut zararlı patojenleri öldürmeye çalışırken vücut sıcaklığı yükselir ve tekrar eden yüksek ateş ortaya çıkar.
Gece terlemeleri
HIV’li kişilerde semptom olarak hem ateş hem de gece terlemesi görülebilir. Bu durumların her ikisi de vücudun virüsle savaşmaya çalıştığının göstergesidir. Vücut bir enfeksiyonla savaşmaya başladığında vücut ısısı yükselir ve terleme yaşanır.
Lenf bezlerinde şişme
HIV virüsü sonucu oluşan AIDS hastalığında meydana gelen lenf bezlerinde şişme belirtisi enfeksiyonun lenf sıvısı yoluyla düğümlere ulaşmasıyla meydana gelir. HIV en sık koltuk altı ve kasıkların yanı sıra boyun çevresindeki lenf düğümlerinde de görülür.
Ağız içinde yaralar
AIDS hastalığında bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu vücut meydana gelen enfeksiyonlarla mücadele etmekte zorlanır ve bu durumun yansıması olarak ağız içinde yaralar oluşabilir.
Vücutta mor veya pembemsi lekeler
HIV’le birlikte oluşan AIDS hastalığı virüsün bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi nedeniyle vücutta mor veya pembemsi renkte yaralar oluşmasına zemin hazırlayabilir.
İshal
AIDS hastalığının sindirim sistemini ve bağırsakları etkilemesi kişinin ishal yaşamasına neden olur.
Hafıza kaybı
HIV beyindeki sinir hücrelerine zarar verip devre dışı bırakmasına neden olabilir. HIV, kalp hastalıkları da dahil olmak üzere diğer yaşlanma süreçlerinin yanı sıra hafıza kayıplarına da neden olabilen genel inflamasyona sebebiyet verebilir.
Kas ağrıları
HIV enfeksiyonu eklem ve kas ağrısının yanı sıra eklemlerin etrafındaki yumuşak dokularda ve eklemlerde iltihaplanmaya neden olurken ayrıca virüs eklemlerin içindeki sıvının içine girerek ağrılı reaksiyonları tetikleyebilir.