Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Günay Güner

Körlük ve Görmek

Salgından söz eden olmasa da, bizden bağımsız, etkisini sürdürüyor. Bu izleği ayrı ve özgün bir biçimde işleyenlerden biri de José Saramago’dur. Saramago bilgece, yukarıdan olmayan, söyleşircesine bir bakışla seslenir. 1998 Nobel Yazın Ödülünün de sahibi Saramago, birçok yapıta imza attı: İsa’ya Göre İncil, Bütün İsimler, Yitik Adamın Öyküsü, Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş, Körlük, Görmek… Tümü özgün, simgesel yanı güçlü, görkemli romanlar.

Saramago soru imi kullanmıyor. Diyalogları art arda tümceler biçiminde yazıyor. Sine filmine de alınan Körlük adlı romanında halk, hızla, salgın durumunda körleşir. İçlerinde göz hekiminin ve çocuğun da bulunduğu bir öbek insan ve bir köpek kader birliği içindedirler. Körlük salgını yayılır, büyür. Körlüğün bulaşmadığı tek kişi, göz hekiminin karısıdır. Romanda adlar yoktur zaten; göz hekimi, göz hekiminin karısı, ilk körün karısı, çocuk gibi tanımlar adların yerine geçer. İnsanlar, eski bir akıl hastanesine kapatılırlar; çıkmak isteyenler silahla öldürüleceklerdir.

Olayların gelişimi, insan psikolojisinin bazı yanlarının irdelenmesine dönüşür. Kimsenin birbirini görmüyor oluşu, toplumsal, ahlaksal değerleri aşındırır. Giderek, körlerden bir silahlı çete, yiyecek dağıtımını, diğerlerinin boyun eğmelerine, kadınların tecavüze razı olmalarına bağlar. Ne ki boyun eğmeyen, göz hekiminin karısı çete başını, makasla öldürür. Kadın akıl hastanesinin yanması sonrasında, öbektekilere destek olur. Onlara yiyecek bulur, topluluk halinde teker teker evlerine uğrarlar. Roman, destansı bir sevgi, erdem vurgusuyla, salgın halinde körleşildiği gibi, aynı biçimde, hızla görmeğe başlanılmasıyla sonlanır.

Körlük’ün sonu, Görmek’in başlangıcıdır. Görmek’te berbat bir dönemin ardından gelen ilginç bir olay anlatılmaktadır. Yapılan seçimde oyların büyük bölümü boş oy çıkar. Bunu kendine ağır hakaret, tehdit ve bir komplo olarak algılayan yönetim, olayın altında bir örgüt arar. Vazgeçilmezliğini duyumsatmak ve yeniden çağrılmak düşüncesiyle, seçim yapılan kentten uzaklaşır; güçlerini de çeker. Ne ki düzenini hiç de umdukları gibi bozulmadığını görmeleri üzerine kentin işlek yerinde bomba patlatırlar. Bir gizli polis timi göndererek göz hekiminin karısının önceki dönemde tek gören kişi olarak kalmasını, çete başını öldürmesini kullanmaya kalkarlar. Gönderilen gizli polis timinin şefi durumdan huzursuz olur. Gazeteye adını vermeden gerçekleri açıklar. Ne ki gizli polisten birilerinin göz doktorunu evden alıp, tutuklamalarının ardından, evin penceresini gören bir yere mevzilenen keskin nişancı bir polis, hekimin evdeki karısını ve köpeğini kurşunlar, öldürür.

İsa’ya Göre İncil’de insanca davranışlar içindeki İsa’yı anlatır. Tutkularıyla, korkularıyla, acıma duygusuyla… Bu yanıyla roman özellikle Katolik kilisesince tepki çekti; aforoz edildi. Ülkesi Portekiz’de sansürlendi, yasaklandı. Portekiz’den ayrılmak zorunda bırakıldı. Bu romanda İsa yıllarca şeytanla birlikte çobanlık eder. Tanrı, gücünü İsa üzerinden yaymak ister. Hem tarihsel, hem de dönemsel olarak. Bir bulutun ardından zaman zaman gelip İsa’yla konuşur, gelecekte olacakları anlatır. İsa Tanrıyla pek uyumlu olmasa da seçilmiştir bir kez. Yapacak bir şeyi yoktur. İsa’nın Romalılarca çarmıha “suçsuz” yere gerilen dünyasal babası Marangoz Yusuf’ken, günümüze de ulaşan inanca göre Tanrının oğludur. Tanrı, İsa’ya, öldürüleceğini söyler. Daha da ilginci izleyecek binyıllar için, hiç unutulmayacak bir din şehidi gerekmesidir; bu kişi ise İsa’dır. Olayın başında ailesinin bile inanmadığı, ama Tanrının tansıklar yaratmasını sağladığı (katıldığı günler balığın bol avlanması, suyu şaraba dönüştürmesi, hastaları iyileştirmesi…), Mecdelli Meryem’le sevişen, Mecdelli Meryem’in hem inanıp hem sevdalandığı, Romalılarca acımasızca öldürülen Yahya tarafından vaftiz edilen… İsa’dır. Dünyasal babası Marangoz Yusuf’un karabasana dönüşen vicdan hesaplaşması romanda ayrı bir motiftir.

Saramago daha pek çok üstün yapıtı yaratmasının ardından 18 Haziran 2010’da, 87 yaşında yaşamını yitirdi. Aramızdan ayrılışına değin Komünist Partisi üyesiydi. Az rastlanır yetkinlikte, unutulmayacak romanların yazarıydı.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER