Kanun yoluyla belediyeler bünyesinde kurulan Koruma Uygulama ve Denetim Büroları (KUDEB) tarafından Antakya evlerinin yıkılmaya yüz tutmuş binaları üzerine ‘bizden bu kadar’ dercesine ‘uyarı’ levhaları asma geleneğimiz sürüyor. Peki, bu ‘uyarı’ levhalarından daha kaç tane asarız?
‘Tehlike’ arz etmeyen bir şehirde dolaşmanın nasıl bir şey olduğunu unuttuk gibi! Hele ki, adımların ilerlediği neredeyse her noktada karşımıza çıkan “Dikkat! Bu yapı tehlike arz etmektedir!” uyarısı noktasında…
Uzun zamandır buna dair haberler yapan bizler, sayıları her geçen dönem daha da artan bu ‘uyarı’ yazılarının neden ‘çözümleri’ de beraberinde getirmediğini soruyoruz yetkililere. Ama en çok da, ‘belediyeler’ bünyesinde buna dair kurulan Koruma Uygulama ve Denetim Bürolarına (KUDEB) ve bu bürolarda çalışan ‘uzman’ isimlere!
Yine de merak ettiğimizi vatandaşın merakı ile birleştirip bir şey soralım mı? Sahi, bu ‘uyarı’ levhalarını Antakya’nın tarih kokan sokakları arasına çivileyenler, yerel idarelerin KUDEB çalışanları mı? Eğer cevap ‘Evet’ ise, hatırlatmamıza tam da bu noktada başlayalım mı?
-KUDEB, NE YAPAR?-
Antakya’nın tescilli, ama bir o kadar da yorgun geçmişinin giderek azaldığı gerçeğinden yola çıkarsak eğer, kalanlar noktasında çalışma yapması gereken kurumların bu ‘uyarı’ levhaları dışındaki görevlerini hatırlayalım mı? Kanunla düzenlenen bu kurumlara yüklenen sorumlulukları sıralayalım. Sayıları giderek artan bu uyarı levhalarına bakıp da, giderek eksilen bir kentin umutsuzluğunda aslında ne yapılması gerekiyor, onu hatırlatalım. İşte o görevler:13121
>Taşınmaz kültür varlıklarında yapılacak olan tadilat ve tamirat uygulamaları öncesinde yapıyı incelemek ve yapılacak onarıma ilişkin koşulların belirtildiği onarım ön izin belgesini düzenlemek.
>Taşınmaz kültür varlıkları, bunların koruma alanları ve sit alanlarında, tadilat ev tamiratların özgün ve biçim ve malzemeye uygun olarak gerçekleştirilmesini denetlemek, uygun bulunanlara onarım uygunluk belgesi düzenlemek.
>Tadilat ve tamirat kapsamında başlanılan onarımlarda esaslı onarım gereğinin saptanması durumunda, onarımı durdurarak, konuyu belgeleri ile koruma bölge kurulu müdürlüğüne iletmek.
>Taşınmaz kültür varlığı parseline bitişik parsellerde ve koruma alanlarında yer alan ve yürürlükteki yasal düzenlemelere göre ruhsatı bulunan tescilsiz taşınmazlardaki tadilat ve tamirat uygulamalarına, varsa koruma amaçlı imar planı koşulları da dikkate alınarak izin vermek ve denetlemek.
>Koruma bölge kurulları tarafından onaylanmış rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerine ilişkin uygulamaları denetlemek, projesine uygun tamamlanan uygulamalar için kullanma izin belgesi düzenlemek.
>Taşınmaz kültür varlıkları ile bunların korunma alanlarında koruma yüksek kurulunun ilke kararları, koruma bölge kurulu kararlarına aykırı ve ruhsatsız olarak yapılan inşaatlar ile koruma amaçlı imar planlarında, plana; sitlerde, sit şartlarına aykırı olarak inşa edilen yapılar hakkında imar mevzuatına göre gerekli işlemleri yapmak, uygulamayı durdurarak konuyu belgeleri ile koruma bölge kurulu müdürlüğüne iletmek.
>Tescilli kültür varlıklarının mail-i inhidam olmaları halinde, can ve mal güvenliğinin sağlanması için gerekli işlemlerin yaparak durumu koruma bölge kurulu müdürlüğüne iletmek.
>Maliki bulunduğu taşınmaz kültür varlığının onarımını gerçekleştiremeyecek durumda olan maliklere ilgili idarelerce yapılacak mali yardımlar ile ilgili düzenlemeleri gerçekleştirmek.
>Maliki bulunduğu taşınmaz kültür varlığının onarımını gerçekleştiremeyecek durumda olan maliklere ilgili idarelerce yapılacak teknik eleman yardımında doğrudan görev almak ya da bu görevi üstlenenleri denetlemek.
>21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve 3/5/1985 tarihli 3l94 sayılı İmar Kanununa aykırı uygulamaların tespiti halinde, ilgili idareye ve cumhuriyet savcılığına bildirimde bulunmak.
-ÇÖZÜM YOK MU?-
Tüm bu görevlendirmeler arasında dikkat çeken husus, “Maliki bulunduğu taşınmaz kültür varlığının onarımını gerçekleştiremeyecek durumda olan malikler” noktasında! Doğu Antakya sokaklarına asılan bu ‘uyarı’ levhaları da buna dair değil mi? Çaresizliğin bir karşılığı değil mi? Peki, ‘çözüm’ üretmek yerine, bu yapıların terk edilişine ‘resmiyet’ katan bu ‘geri çekiliş’ neden diye sorsak mı? Antakya Belediyesi ve Hatay Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki ilgili kurumlar buna cevap vermek ister mi? Yoksa ‘elden gelen bu’ mu? -Tamer Yazar-