Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bir açıklama yaparak, “Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünden söz edebilmek için cezaevinde tutuklu gazetecileri serbest bırakın, haberin serbest dolaşımını engellemeyin” çağrısında bulundu.
TGC Yönetim Kurulu’nun yapmış olduğu açıklamada, 2024 yılında da gazetecilerin işsizlik, sansür, otosansür, tehdit, fiziksel saldırı, dava, haksız gözaltı ve tutukluluk baskısı altında olduğu belirtildi.
BM Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı karar ile 3 Mayıs’ın tüm dünyada Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlandığı vurgulanırken, Türkiye’nin özgürlük puanında son 10 yılda en fazla düşüş yaşayan ülkeler arasında olduğu ifade edildi.
Açıklamada ayrıca, gazetecilerin işlerini yaparken tehdit edilmesi, fiziksel saldırıya uğraması ve bu saldırganların cezasız kalması suç olmasına rağmen cezasızlıkla ödüllendirildiği dile getirildi. Gazetecilerin yaptıkları araştırma dosyalarının, nitelikli haberlerin, birçok işveren tarafından kâr ve siyasi avantaj uğruna feda edildiği belirtilirken, gazetecilerin bu dönemi ‘Asıl yapamadığımız, ya da yaptığımız ama yayınlanmasına izin verilmeyen çalışmalarımızın haber olduğu dönem’ olarak tanımladığı aktarıldı.
Gazetecilerin sigortasız, düşük ücretlerle, sendikasız, editoryal bağımsızlık olmadan çalıştırılmasının, haksız yayın yasakları ve erişim engeli kararlarının haberin özgürce yurttaşlara ulaşmasını engellediği vurgulanırken, Basın İlan Kurumu’nun haksız ilan ve reklam kesme, ilan hakkını iptal etme kararları ile RTÜK’ün yayın durdurma ve verdiği yüksek para cezalarının bağımsız gazeteciliği tehdit ettiği ifade edildi.
Açıklamada, iktidarın kamuoyu yararına olmayan faaliyetlerini haber yapan gazetecilerin basın kartlarının İletişim Başkanlığı tarafından verilmediği veya iptal edildiği belirtilirken, valiliklerin gazetecilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde olduğu gibi sahada etkinlikleri izlemesi için basın kartı sahibi olmasını zorunlu tuttuğu aktarıldı.
İktidarın basın özgürlüğünün var olduğunu savunurken, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde bir polis haber yapmak için sahada bulunan gazetecileri engellemek için ekiplere ‘süpürün’ emrini verebildiği belirtilirken, ülkenin hemen her yerinde gazetecilere ‘haber yapmasınlar’ diye biber gazı sıkıldığı ifade edildi.
Açıklamada son olarak, gazetecilerin dönemlerin tanığı olduğu ve tarihe not düştüğü vurgulanarak, gazeteciliğin suç olmadığı ve halkın haber alma, bilgilenme hakkına hizmet eden saygın, onurlu bir meslek olduğu belirtildi. Gazetecilerin bedeller ödeseler de kamuoyunu aydınlatmaktan geri durmayacakları ifade edilirken, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünden söz edebilmek için haberin özgürce dolaşabildiği, cezaevindeki meslektaşların serbest kaldığı bir toplum olunması gerektiği vurgulandı.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nün mesleğini özenle ve özveriyle yapan bütün gazetecilere kutlandığı belirtilirken, umut edildiği dile getirildi ki gelecekte, demokrasinin yeşerdiği, cezaevlerinde gazetecisi bulunmayan aydınlık ve barışçıl bir ülkede 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü gururla kutlanabilecektir. – Yusuf Cemil Karaçay-