Hatay’da, Roma Dönemi’ne ait Antakya Antik Hipodrom ve çevresindeki saray kalıntıları üzerinde yapılan kazılar, bölgenin tarihi hakkında çarpıcı bilgiler sunmaya devam ediyor. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Pamir liderliğindeki ekip, hipodrom ve yakınındaki saray ve tapınak alanında yoğun bir çalışma sürdürüyor.
Prof. Dr. Hatice Pamir, Antakya’nın tarih boyunca büyük depremlerle sarsıldığını, bu yıkıcı olaylardan sonra şehrin defalarca yeniden inşa edildiğini belirtiyor. Kazı çalışmalarında ulaşılan bulgular, sarayın büyük bir yıkım sonrasında yeniden inşa edildiğine işaret ediyor. Prof. Dr. Pamir, “Bu saray, Antakya’nın depremlerle iç içe olan yaşamını yansıtıyor,” şeklinde konuştu. Bu yeniden inşa süreci, o dönemin mimari yapısının gücünü ve şehrin stratejik önemini gözler önüne seriyor.
4. Yüzyıldan Kalma Eşsiz Bulgular
Kazı çalışmaları esnasında 4. yüzyıla ait eşsiz bulgular elde edildi. Saray yapısında 3 farklı döneme ait izlerin tespit edilmesi, Antakya’nın tarihinin farklı medeniyetlerin etkisi altında şekillendiğini gösteriyor. Prof. Dr. Pamir’in açıklamalarına göre, bu bulgular Antakya’nın çok katmanlı yapısının anlaşılmasında önemli rol oynayacak.
Hipodromun Yapısı ve 3 Boyutlu Canlandırma Çalışmaları
M.S. 115 yılında inşa edildiği belirlenen Antakya Hipodromu’nun yüzeyi üzerinde yapılan incelemeler, yapının havuzlarla kaplı bir sisteme sahip olduğunu gösteriyor. Kazı ekibi, hipodromun özelliklerini belirlemek için yaptığı bu keşifleri, yapının 3 boyutlu canlandırılmasına katkı sunacak bilgiler olarak değerlendiriyor. Prof. Dr. Pamir, “Hipodromun yapısı ve çevresi hakkında topladığımız bilgilerle ileride yapılacak canlandırmalar, yapının orijinal halini gözler önüne serecek,” dedi.
Antakya Antik Hipodrom ve Saray için Arkeopark Projesi
Kazı çalışmalarının tamamlanmasının ardından, Antakya Antik Hipodrom ve çevresini kapsayan bir arkeopark kurulması planlanıyor. Arkeopark projesi, bölgenin turizm potansiyelini artırmayı ve geçmişin izlerini bugünkü nesillere aktarmayı hedefliyor. Elde edilen bulguların, Antakya’nın tarihi ve kültürel mirasının korunması adına büyük önem taşıdığı ifade ediliyor.
Arkeologların elde ettiği bu veriler, sadece Antakya’nın değil, tüm bölgenin antik dönemdeki yaşantısı hakkında geniş bir bilgi sunarken, yeni nesillerin tarih bilincini geliştirmesine katkı sağlıyor.