Antakya’da yürütülen arkeolojik kazılarda, Helenistik Dönem’e ait pişmiş topraktan iki heykelcik parçası bulundu. “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yapılan çalışmalar, Antik Çağ Antakyası’nın entelektüel mirasını gün yüzüne çıkarıyor.
Hatay’ın Antakya ilçesi Küçükdalyan Mahallesi’ndeki hipodromda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülük ettiği “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yürütülen kazılar, Antik Çağ Antakyası’nın sırlarını ortaya çıkarmaya devam ediyor. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Pamir başkanlığında yürütülen çalışmalarda, saray alanı olarak adlandırılan bölgede yoğunlaşıldı. Bu kapsamda Helenistik Dönem’e ait iki pişmiş toprak heykelcik parçası keşfedildi.
Antik Çağ Filozofunu Tasvir Eden Figürin Bulundu
Kazı ekibi tarafından yapılan ilk incelemelerde, baş ve gövde kısmı sağlam kalan bir figürinin Antik Çağ’da “sofist” olarak bilinen filozofları ve gezgin eğitimcileri tasvir ettiği belirlendi. Milattan önce 300-200 yılları arasına tarihlenen bu eser, Helenistik Dönem’in entelektüel mirasına ışık tutuyor. Kazı başkanı Prof. Dr. Hatice Pamir, bu keşfin dönemin entelektüel eğitiminin yapıldığını göstermesi açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.
Pamir, eserin kalıpla değil, bir sanatçı tarafından serbest teknikte üretildiğini vurgulayarak, “Antakya’nın her zaman entelektüel kurumlarıyla ön planda olduğunu biliyoruz. Bu buluntu, Antik Çağ Antakyası’nın bilim ve felsefe ile iç içe bir kent olduğunu kanıtlar nitelikte,” dedi.
Çocuk Oyuncağı Olabileceği Düşünülen Diğer Buluntu
Diğer bir buluntu olan figürin kafasının ise milattan önce 2’nci yüzyılın sonuna tarihlendiği ve konut içinde kullanılan bir obje ya da bir çocuk oyuncağı olabileceği değerlendiriliyor. Prof. Dr. Pamir, bu buluntunun da dönemin sosyal yaşamına dair önemli bilgiler sunduğunu dile getirdi.
Buluntular Hatay Arkeoloji Müzesi’nde Koruma Altına Alındı
Bulunan heykelcik parçaları, inceleme ve korunma amacıyla Hatay Arkeoloji Müzesi’ne teslim edildi. Kazı ekibi, Antakya’nın tarihi kent dokusunu daha iyi anlamak için çalışmalarını sürdürürken, bu tür buluntuların kentin Helenistik Dönem’deki kültürel ve entelektüel zenginliğini yansıttığını belirtti.