Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bu araştırma projesi dirençli bir kent yaratacak mı?

6 Şubat 2023’te gerçekleşen depremler, Hatay ve Antakya’da büyük yıkımlara yol açtı. Yıkımın ardından yeniden yapılanma ve iyileşme çalışmaları sürerken, TÜBİTAK’ın desteklediği bir araştırma projesi, bölgenin sosyolojik yapısını inceleyerek dirençli kentler kurma yolunda önemli adımlar atıyor.

6 Şubat 2023'te gerçekleşen depremler, Hatay ve Antakya'da büyük yıkımlara

“İlaç Gibi Gelen Proje”
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ferhat Arık, depremler sonrasında bölgeye katkı sağlamak amacıyla TÜBİTAK’ın “1001 Çaba” projesine başvurduklarını ifade etti. Arık, bu süreçte akademisyenlere yönelik sağlanan desteğin çok değerli olduğunu belirterek, projeye katılmalarının sadece akademik bir sorumluluk değil, aynı zamanda gönül borcu olduğunu vurguladı. Arık, projeye 4 Nisan 2023’te başvurduklarını ve bu projeyi bölgeye bilimsel katkı sunma amacıyla gördüklerini belirtti.

Proje Ekibi, Bütçesi ve Süresi
Proje, 24 ay sürecek ve toplamda 1 milyon 350 bin TL bütçeye sahip. Bütçenin bir kısmı, üniversiteye hibe olarak aktarılacak. Projeyi yöneten Doç. Dr. Ferhat Arık’ın yanı sıra, Doç. Dr. Levent Taş, Doç. Dr. Mehmet Çakır, Prof. Dr. Adem Sağır ve Dr. Işıl Avşar Arık da araştırmacı olarak görev alıyor. Ayrıca, doktora sonrası araştırmacı Melek Açıkalın, doktora öğrencisi Gültekin Sat ve yüksek lisans öğrencisi Emine Kader Kızmaz da projeye bursiyer olarak katkı sağlıyor. Ekip, akademik çalışmalarının yanı sıra sahada aktif bir şekilde halkın ihtiyaçlarını takip ediyor.
“Sadece Akademik Bir Çalışma Değil”
Doç. Dr. Ferhat Arık, projenin akademik boyutunun yanı sıra kişisel bir sorumluluk taşıdığını belirterek, deprem sonrası yaşadıkları zorlukları paylaştı. Arık, depremin hemen ardından bir hafta arabada kaldıklarını, tüm yakınlarının etkilenmiş olduğunu ve akademik çalışmalara başlamanın zorlayıcı olduğunu ancak yeniden yapılanma sürecine katkı sağlamak için harekete geçmeye karar verdiklerini söyledi.

Projenin önemli bir hedefi, “Dirençli Kentler” oluşturmak. Bu noktada yalnızca binaların sağlamlığı ve zemin etüdü gibi fiziksel faktörler değil, aynı zamanda sosyo-kültürel direnç de ele alınıyor. Eğitim, coğrafi yapı ve toplumsal dayanışma gibi unsurlar göz önünde bulundurularak, afet sonrası iyileşme sürecinin hızlandırılması planlanıyor. Proje, ayrıca, İtalya, Japonya ve Amerika gibi ülkelerdeki afet deneyimlerinden yararlanarak Hatay’a özgü bir iyileşme modeli geliştirmeyi hedefliyor.
Tespitler ve Çözüm Önerileri
Proje ekibi, bölgedeki bazı önemli sorunları tespit etti. Deprem çantası hazırlama bilincinin eksikliği, zemin etüdü ve bina güvenliği gibi konuların yanı sıra, halkın yüksek derecede dayanışma ve yardımseverlik duygusu sergilediği de dikkat çekici bulgular arasında yer alıyor. Ancak, yardım faaliyetlerindeki koordinasyon eksiklikleri, ulaşım sorunları ve farklı kurumlar arasında iş birliği gereksinimleri, çözülmesi gereken önemli engeller olarak ön plana çıkıyor.
Ulaşım ve Koordinasyon Sorunları
Proje yetkilileri, özellikle ulaşım altyapısının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Havalimanının kullanılamaz hale gelmesi ve Belen geçidindeki yoğunluk gibi sorunlar, yardım çalışmalarını olumsuz etkileyerek koordinasyon eksikliklerine yol açtı. Bu nedenle, ulaşım altyapısının güçlendirilmesi ve daha etkin bir koordinasyonun sağlanması gerektiği belirtiliyor.
Proje Sonuçlarının Paylaşılması
Proje sonuçları, AFAD başta olmak üzere yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşılacak. Elde edilen bulgular doğrultusunda, dirençli kentler kurma ve iyileşme süreçlerini daha verimli hale getirme amacı güdülüyor. Ayrıca, proje kapsamında bir uluslararası makale yayını ve çalıştay düzenlenmesi planlanıyor. İlk bulgular, 9. Kent Araştırmaları Kongresi’nde sunuldu ve bu sunum, projenin gelişimine önemli katkı sağladı. Proje ekibi, makaleyi yüksek etki faktörüne sahip bir dergide yayınlamayı amaçlıyor.
Geleceğe Dönük Umut
Hatay ve Antakya için büyük bir umut ışığı olan bu proje, sadece deprem sonrası iyileşme sürecini hızlandırmayı değil, aynı zamanda gelecekteki afetlere karşı dirençli kentler inşa etmeyi de amaçlıyor. Bu çalışmalar, bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına dayanarak, daha güvenli bir gelecek için önemli bir adım atılmasını sağlayacak.