İMEAK Deniz Ticaret Odası İskenderun Şube Başkanı Kemal Kutlu, Kabotaj Bayramı’nın 99. yılı vesilesiyle yaptığı açıklamada, Türk denizciliğinin tarihsel gelişiminden küresel rekabete kadar pek çok konuda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Kemal Kutlu, Kabotaj Bayramı’nın 99. yılı kapsamında yaptığı açıklamada, 1926 tarihli Kabotaj Kanunu ile Türkiye’nin denizlerdeki hâkimiyetini perçinlediğini belirtti. 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi ile bu kazanımın uluslararası düzeyde güçlendiğini hatırlatan Kutlu, Atatürk’ün denizciliğe verdiği stratejik öneme dikkat çekti.
Atatürk’ün “Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkenin sınırlarını halkının kudreti belirler” sözünü hatırlatan Kutlu, bu vizyonun bugün “mavi vatan” doktrinine dönüştüğünü vurguladı.
Denizcilik yalnızca ulaşım değil, kalkınma modelidir
Başkan Kutlu, Atatürk’ün denizciliği yalnızca bir ulaşım aracı olarak değil, aynı zamanda bir ekonomik kalkınma modeli olarak gördüğüne işaret ederek, limanlar, tersaneler, iskeleler ve deniz sporları kulüplerinin bu vizyonun parçası olduğunu söyledi. “Denizcilik, halkın yaşamına temas eden ve istihdam yaratan bir sektördür” diyen Kutlu, altyapı yatırımlarının sürdürülebilirliğine dikkat çekti.
Türk deniz filosu dünya sıralamasında 11. sıraya yükseldi
1923 yılında yalnızca 65 bin DWT kapasitesine sahip olan Türk deniz filosunun, bugün 53 milyon DWT’yi aşarak dünya sıralamasında 11. basamağa ulaştığını açıklayan Kutlu, hedefin ilk 10’a girerek küresel deniz ticaretinden daha fazla pay almak olduğunu belirtti.
Yıllık 12,5 milyar ton yük taşınan dünyada Türkiye’nin 530 milyon ton yük elleçlediğini ifade eden Kutlu, bu miktarın 120 milyon tonunun İskenderun Körfezi’nden geçtiğini kaydetti. Ancak, bölgenin konteyner taşımacılığı payının hâlâ düşük olduğunu vurguladı.
Tersane altyapısı güçlendi, sayı 85’e ulaştı
Cumhuriyet’in ilk yıllarında yalnızca Haliç Tersanesi ile sınırlı olan tersane altyapısının, bugün 85 tersaneye ulaştığını belirten Kutlu, Türkiye’nin gemi inşa siparişlerinde dünya sıralamasında 11. veya 12. sırada yer aldığını açıkladı. Buna karşın, gemi inşa pazarının %95’i Çin, Japonya ve Güney Kore’nin elinde bulunuyor.
Deniz sporları ve gençlik eğitimi de ivme kazandı
Gençlerin denizcilikle erken yaşta tanışmasını önemsediklerini ifade eden Kutlu, bugün Türkiye genelinde 148 yelken kulübü ile bu sürecin hız kazandığını, gençlerin kaptanlık, tekne kullanımı gibi alanlarda eğitildiğini aktardı. Bu sürecin, “Denizci Millet, Denizci Ülke” vizyonuna büyük katkı sunduğunu söyledi.
İskenderun Körfezi, Türk denizciliğinin kalbinde yer alıyor
İskenderun Körfezi’nin sahip olduğu potansiyelin giderek daha fazla değerlendirildiğine dikkat çeken Kutlu, bölgede 32 römorkör, 50’den fazla kılavuz kaptan ve birçok dalgıç firması bulunduğunu, bu yapıların tamamen Türk firmalarınca işletildiğini belirtti. İskenderun ve Ceyhan Liman Başkanlıkları’ndan yılda yaklaşık 5.400 gemi geçişi gerçekleştiğini de ekledi.
Bölgedeki yapılanmaları özetleyen Kutlu; İskenderun’da 22, Ceyhan’da 7 liman ve iskele, ayrıca 1 tersane ve 6 balıkçı barınağının aktif şekilde faaliyet gösterdiğini belirtti. Panama Kanalı’ndaki kuraklık ve Süveyş Kanalı’ndaki güvenlik riskleri, deniz ticaretini doğrudan etkiliyor. Süveyş’e alternatif olmaması, Çin-Avrupa hatlarında bir haftalık gecikmelere neden oluyor. Çin-İskenderun rotası da bu durumdan ciddi şekilde etkileniyor.
Kutlu, 2050 yılına kadar sektörün yeşil dönüşüme geçmesi gerektiğini, bunun da finansal baskılar yarattığını belirtti. Çin’in tersane kapasitesi ve liman yatırımlarıyla dünya deniz ticaretinde daha belirleyici hale geldiğini ifade etti.
Askeri deniz gücü rekabeti hızla tırmanıyor
Denizciliğin yalnızca ekonomik değil, askeri anlamda da stratejik bir alan haline geldiğini söyleyen Kutlu, Çin’in yılda 6 uçak gemisi inşa edebilirken, ABD’nin aynı kapasiteyi ancak 6 yılda yakalayabildiğini belirtti. Bu durumun, deniz gücü rekabetini küresel güvenlik denkleminde ön plana çıkardığını söyledi.

