Eğitim-Sen, KESK ve SES sendika temsilcileri, düzenledikleri ortak basın açıklamasıyla Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecine ilişkin sosyal hizmet alanındaki öncelikli taleplerini kamuoyuna duyurdu. Açıklamada, sosyal hizmet ve sağlık alanında çalışan emekçilerin, ekonomik, hukuki ve mesleki açıdan güvenceye kavuşturulması gerektiğine dikkat çekildi.
Sendika temsilcileri, mevcut sendika yasasının emekçilerin haklarını korumakta yetersiz kaldığını belirterek, grev hakkını içeren özgür pazarlık mekanizmalarının önünü açacak yeni bir sendikal yasal düzenlemenin hayata geçirilmesini talep etti. OECD ortalamasına uygun olarak kadrolu ve güvenceli istihdam sistemine geçilmesi gerektiğini ifade eden açıklamada, tüm sözleşmeli çalışanların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/A maddesi kapsamına alınması çağrısı yapıldı.
Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının maaş politikasında köklü bir değişiklik gerektiğini vurgulayan sendikalar, performans, ek ödeme ya da teşvik gibi parçalı sistemler yerine, yoksulluk sınırının üzerinde ve emekliliğe yansıyan tek bir temel ücret sisteminin uygulanmasını önerdi. Son TİS kapsamında verilen ve emeklilere yansıtılmayan ilave zamların emekli aylıklarına da dahil edilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, bu uygulamanın emekliliği giderek daha hayal haline getirdiği ifade edildi.
Kamu emekçileri üzerindeki vergi yüküne de dikkat çeken temsilciler, çalışanlardan alınan gelir vergisinin %10 oranında sabitlenmesi gerektiğini dile getirdi. Atama ve görevde yükselme süreçlerinde mülakat sisteminin liyakati gölgelediğine işaret eden sendikalar, bu uygulamaya son verilerek objektif ve şeffaf kriterlerin hayata geçirilmesini istedi.
Bakanlığa bağlı kurumlarda çalışan tüm sosyal hizmet emekçilerine, istihdam şekline bakılmaksızın sosyal hizmet tazminatı ödenmesi gerektiği belirtilerek, bu ödemenin özel hizmet tazminatından ayrı bir başlık altında düzenlenmesi gerektiği ifade edildi. Meslek tanımlarını belirsizleştiren ve yetki karmaşası yaratan “sosyal çalışma görevlisi” ifadesinin tüm sonuçlarıyla birlikte mevzuattan çıkarılması talep edildi.
Mesleki rollerin net bir şekilde tanımlanarak, çalışanlara görev tanımı dışındaki işlerin yaptırılmasının engellenmesi gerektiği vurgulandı. Yatılı kuruluşlarda görev yapan personelin nöbet ücretlerinin artırılması, yatılı olmayan kurumlardaki fazla çalışmaların ise adil şekilde ücretlendirilmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca icap nöbeti sisteminin tanımı yapılmalı ve ücretlerde iyileştirmeye gidilmesi gerektiği ifade edildi.
Mevcut atama ve yer değiştirme yönetmeliğinin çalışanlar aleyhine işlediğini belirten sendikalar, bu uygulamanın eşitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde yeniden düzenlenmesini talep etti. Sosyal hizmet alanının yüksek risk taşıdığı vurgulanarak, sahada çalışan personelin hem fiziki hem hukuki güvenliğini sağlayacak önlemlerin alınması çağrısı yapıldı.
Çalışanların çocuk bakım ihtiyaçlarına yönelik 0-3 yaş grubunu da kapsayacak şekilde, anadilinde eğitim verecek 7/24 hizmet sunan kreşlerin kamu güvencesiyle oluşturulması gerektiği ifade edildi. Kreş hizmetinin sağlanamadığı yerlerde ise çalışanlara uygun miktarda kreş ödeneği verilmesi gerektiği belirtildi.
Tüm sosyal hizmet ve sağlık emekçilerine 3600 ile 7200 arasında ek gösterge verilmesi, ayrıca yıllık 90 gün üzerinden hesaplanacak şekilde geçmiş yılları da kapsayan yıpranma payı uygulamasının hayata geçirilmesi talep edildi. Deprem bölgelerinde görev yapan sosyal hizmet emekçilerine özel tazminat ödenmesi, tayin ve yer değişikliklerinde kolaylık sağlanması, ek izin verilmesi ve kademe-derece düzenlemesi yapılması gerektiği vurgulandı.

