“Zeytinlikleri yok etme” yasasının TBMM deki kabulünün ardından tepkiler hız kesmeden devam ederken, en büyük tartışma yasada yer alan zeytin ağaçlarının taşınmasının mümkün olmadığı üzerine yaşanıyor. Antakya Gazetesi olarak 6 Şubat depremleri sonrası Hatay’da, yapılaşmaya uygun görülen zeytinlik alanlardan sökülen ağaçların izini sürdük.
Torba Yasanın kabulünün ardından madencilik faaliyetleri sebebi ile zeytin ağaçlarının kesilmesi mümkün olabilecekken, Hatay’da yapılaşma nedeni ile bir süredir bu ağaçlar kesiliyor. Sürece göre, devlet, tarla ve üzerindeki zeytin ağaçlarının bedelini arazi sahiplerine ödeyerek ağaçlar yasal olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’na geçiyor. Sonraki süreçte “Hizarcı” denilen kişiler alana girerek ağaçları kesiyorlar. İşte tam burada bizim haberimiz başlıyor.
Hatay’da bu ağaçlar, bazı köylülerce çiftçilere satıldı. Bu durum eski yasalarla çelişse de, yeni torba yasa bu gibi uygulamaları yasal hale getiriyor. Saksılarda Hayat Mücadelesi Sökülen zeytin ağaçları, Hatay’da bir çiftlikte saksılara alınarak korunmaya çalışılıyor. Gazeteci ve sürdürülebilirlik iletişim uzmanı Yasemin Mıstıkoğlu ile Web sitemizin yazı işleri müdürü Duygu Ertaş bu çiftliği ziyaret etti. Görüntülerde, bazı ağaçların kuruduğu, bazılarının ise damlama sulama sistemiyle yeşermeye başladığı görülüyor.
Mıstıkoğlu, bu süreci şöyle yorumluyor: “Bu bir bitki göçüdür. Her biri kökünden sökülmüş bu ağaçlar şimdi saksılarda yaşam savaşı veriyor. Bu sadece tarım değil, aynı zamanda bir kültür ve doğa mücadelesi.”
Yeni Yasa Ne Diyor?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen yeni düzenlemeye göre:
Zeytinlik alanlar madencilik ve enerji projeleri için kullanılabilecek.
Ağaçlar taşınabilecek, taşınamayanlar kesilebilecek.

Her sökülen ağaç için en az iki fidan dikilecek.
Arazi sahiplerine hazine arazisi 20 yıllığına kiralanabilecek.
Bu düzenleme, çevre savunucuları tarafından doğal ve kültürel kayıplara yol açabileceği gerekçesiyle eleştiriliyor.

Teknoloji Kullanılsa Ne Olur?
Uzmanlar, zeytin ağaçlarının yaşama şansını artırmak için teknolojinin daha etkin kullanılabileceğini söylüyor. Yapay zekâ destekli tarımsal analizler, kök koruma sistemleri ve özel iklimlendirme yöntemleriyle taşınan ağaçlar daha sağlıklı şekilde yaşatılabilir.
Mıstıkoğlu’nun çağrısı net:
“Yapay etin konuşulduğu çağda, binlerce yıllık bir ağacı yaşatmak için daha fazlasını yapabiliriz. Saksıya koyup kaderine bırakmak değil, bilimsel çözümler gerekiyor.”
Zeytin ağacı, sadece bir tarım ürünü değil. Bu ağaçlar, Akdeniz halklarının hafızasında kültürel ve tarihsel bir değer olarak yaşıyor. Bugün Hatay’da yaşanan bu süreç, zeytin ağacının korunmasının neden bu kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Sonuç: Ağaçlar mı Yaşayacak, Beton mu?
Hatay’da saksılarda hayata tutunmaya çalışan zeytin ağaçları bize şunu hatırlatıyor:
Doğru destek ve teknolojiyle bu ağaçlar yaşayabilir.
Aksi halde, geriye sadece kurumuş gövdeler ve pişmanlık kalacak.


