Kısaca haberin özeti şöyle; “Hatay Samandağ’da 7 Ağustos akşamı Hızır Türbesi’nin bulunduğu parkta, alkol aldıktan sonra etrafa rahatsızlık verdiği iddia edilen inşaat işçisi grubun tepki gösterenlere bıçak çekmesiyle başlayan olaylar büyüdü. Tartışma sırasında bir Samandağlı dört yerinden bıçaklandı. Yaralayan kişi, linç edilmesini önlemek için polis tarafından bir restorana sokuldu. Restoranın önünde büyük bir kalabalık toplandı Olayla ilgili dört inşaat işçisi gözaltına alındı, bıçağı kullanan şahıs tutuklandı. Sosyal medyada dolaşıma giren Samandağ sahillerinde çekilmiş bir TikTok videosundaki “Hatay da Kürdistan’a dahil oldu” ifadesi bıçaklama olayıyla ilişkilendirildi…”
Bir kere Antakya’da doğmuş ve büyümüş biri olarak ‘Hatay Kürdistan’a dahil oldu’ sözleri deyim yerindeyse beni dumura uğrattı.
Çocukluğum ve gençliğim Hatay’ın merkezi Antakya’da geçti. Ticaret ve ziyaret için gelenler hariç orada tek bir Kürt aile tanımadım. Bilimsel verilere baktım aynen şöyle yazıyor; “Hatay’daki Kürtlerin toplam nüfus içindeki oranının yaklaşık %4 olduğu belirtiliyor. Bu kaynakta, Kürtlerin çoğunlukla Dörtyol ve Erzin ilçelerinde daha yoğun yaşadığı, ayrıca Kırıkhan ve Hassa yakınındaki bazı köylerde de bulunabildikleri ifade ediliyor”…
Yani; Hatay’da öyle nüfus anlamında neredeyse Kürt yok güzel kardeşim…Yerleşik olarak orada bulunan; İskenderun’da özellikle bir dönem Mardinlilerin gelip yurt edindiği İskenderun Demir-Çelik Fabrikasının ilk kurulduğu yıllarda işçi olarak gelip yerleşenler de dahil (ki onlar artık bizim hemşerilerimizdir) Hatay’daki Kürt nüfus parmakla gösterilecek kadardır.
Peki ne demek; “Hatay’da Kürdistan’a dahil oldu”?
Kim nereden bu cesareti alıyor…?
Bunun birinci nedeni; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’dir…”Terörsüz Türkiye” adı altında hiç kimsenin hiçbir şey anlamadığı ve onaylamadığı bir projenin peşine düşüp gittiği sürece birilerinin de “Nasıl olsa terör örgütü PKK galip geldi bak bunu Milliyetçi Partinin Genel başkanı bile söylüyor öyleyse kendimize yer beğenelim” mantığıdır.
Bu söylem son derece tehlikelidir, emperyalizmin bir numaralı savunuculuğu pozisyonuna düşersiniz söylemezseniz bile BOP projesinin eş başkanı ile aynı karede görünmüş olursunuz..
Ha bir şey duymak isterseniz ben söyleyeyim; “Hatay bir Türkmen kentidir. Benim de aralarında olduğum Türkmenlerin kentteki nüfus çoğunluğu yüzde 65’i geçer”.
Bir sözüm de Arap-Alevi kardeşlerime; yıllarca CHP ile birlikte (hatta sık sık CHP’ye küsünce) ısrarla ve inatla HDP ve DEM’e destek verdiniz. Anlaşılmayan şuydu; Ayrılıkçı Kürtlerin kitabında Arap-Alevi sevgisi diye bir şey yoktur. Eğer Hatay’ı istiyorlarsa (ki bunu sokakta bile söylüyorlar) sizin topraklarınızı sizin evlerinizi istiyorlar demektir. Çünkü PKK’ya yakın organlar bile Hatay’da yaşayan Arap-Alevi nüfusun Lazkiye ve Tartus bölgesine göç ettirilmesi gerektiğini üstü kapalı olsa da yazıp çiziyorlar.
Bakın kardeşim; Suriye’de bir konferans düzenlendi. PYD-YPG-PKK’nın uzantısı SDG 9 Ağustos’ta Suriye’de PKK’nın elinde tuttuğu Haseke kentinde bir toplantı düzenledi. SDG’nin siyasi temsilcilerinden İlham Ahmed, Kürt dini lider Mürşid Maşuk Haznevi ile çeşitli aşiret ve dini topluluk temsilcilerinin yanı sıra, Dürzi lider Hikmet el-Hecri ve Alevi Yüksek Meclisi Başkanı Gazal Gazal da toplantıya video bağlantısıyla katıldı.
Konu “Üçe bölünmüş bir Suriye ve bağımsız Kürdistan devletine giden yolun ilk adımlarının atılması”’ydı. Diplomatik adı ise; “Adem-i Merkeziyetçi Devlet” idi. Peki neden buraya Suriye Lazkiye’deki Nusayrilerin temsilcisi Gazal Gazal’da çağrılmasına rağmen gelmedi. Neden Gazal sadece video bağlantısı ile katıldı ve söylemlerinde son derece dikkatli bir dil kullandı.
Çünkü bunların samimiyetine inanmıyorlardı. Çünkü bu işin arkasında doğrudan İsrail vardı. İsrail hiçbir zaman Arap Alevi topluluğuna sıcak bakmadı ve bakmayacakta (İsrail Hafız Esad döneminden beri Arap Alevi toplumuna düşman ve hasım gözüyle bakar. Onların varlığını kabul etmez hatta bazen onları Hizbullah’la eş tutar).
Hatay’daki Arap Alevi dostlarıma naçizane bir tavsiye;
“Sizin tek dostunuz; komşularınız, mahalle arkadaşlarınız, kız alıp vererek sizlerle kan bağı kurmuş olan, yanı başınızda sizinle birlikte yaşayan, düğün ve cenazelerinize birlikte koşan ve bugüne kadar size bir fiske kondurulmasına izin vermemek için canını ortaya koyan gerçek Hataylı Türk-Arap Sünni kardeşlerinizdir. Sizin onlara sevginizi zaten biliyorum. Ama bugünlerde yanyana durmak, omuz omuza durmak kardeşliğin ve barışın özüdür.”
Karar sizindir…

YORUMLAR