Çağımız yalan, çağımız algı… Çörçil rezilinin sözü müydü? Demokrasi kötüler içindeki iyi rejim denmiş. Şimdi o iyiliği de kalmadı. Şuraya oy verirsin, tam zıttına yazılır, tersine sayılır. Delege denen adeta politbüro. Kast. Seçmenle hiçbir ilişkisi bulunmaz. Tüm partililer genel başkana âşıktır!..
Neyse… Yapay zekâ demokrasicilik oyununda da rol oynuyor. Bakın şu işe. Yapay olmayanın zübüklüğü yetmezmiş gibi bir de yapay zekâ!
İlişkileri kuralım. Eğer seçimlerle ilgili ya da dolaylı ilgili yazılım, dijital dizge yurtdışı kaynaklıysa seçmene neleri önemsemesi, öne alması, neleri dışarıda tutması evrensel dijital kanallardan, seçmen ayrımında olmadan etkin biçimde ulaştırılır. Özgür, serbest seçtiğini sanırken kuşatılır, yönlendirilir. Garip ama gerçek!
Ülkenin kararları, süreçleri dışa bağımlıysa, emperyalizmin yerel onaylayıcısı olursun. Sömürgeciliğin yapay zekâ dönemindeyiz. Ha, seçimin hâlâ kuşkusuz anlamı var. Bağımsız basın, bağımsız araştırma kurumları, yerli teknoloji, dijital bilgi birikimi artırılırsa seçimler anlamlıdır. Tersi durum aldatmadır.
Peki, bu döngüyü kırmak için neler yapmalı? Öncelikle yayılmacılığın merkezleriyle iş tutmayan demokratik kitle örgütlerinin güçlendirilmesi, ulusal kültür kurumlarının sonuç alıcı biçimde etkin kılınmaları gerekir. Çeşitli görünümler altında, aslında göbeklerinden dışa, yayılmacılara bağlı çalışan deyim yerindeyse Troya Atlarının yemleri kesilmelidir. Ulusal yarara düşman hiçbir oluşuma bilmem ne hakları, “barış,” kimlik, demokrasi sahte tabelaları altında varlık ortamı tanınmamalıdır.
Yerel basın, bilgi ağları etkinleştirilmelidir. Başka tazılarımda da bu örneği vermiştim: En karmaşık ve tutsaklaştıran kuşatmadan çıkışı bir basit tornavida sağlar! Ana belleğe sokar, dizgeyi koparır, çalışmaz duruma getirirsin. Bu senin kurtuluşundur.
İnsanı, bireyi öncelemeyen, yeteneklerini keşfetme ve geliştirme olanağı sağlamayan hiçbir ülkü saygın, değerli değildir. Adı ne kadar janjanlı olursa olsun.
YORUMLAR