Sekiz yıldır cezaevinde tutulan Osman Kavala, Almanya’nın en prestijli kültürel onurlarından biri olan Goethe Madalyası ile ödüllendirildi. Törende madalyayı, Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra teslim aldı.
Goethe madalyasının tarihi önemi
Almanya’nın kültürel simgesi haline gelen Goethe Madalyası, bu yıl 70’inci kez, Johann Wolfgang von Goethe’nin doğum günü olan 28 Ağustos’ta Weimar’da düzenlenen törenle sahiplerine takdim edildi. Almanya’nın en saygın ödüllerinden biri kabul edilen madalya, edebiyat, sanat ve insan hakları alanında evrensel değerleri temsil eden isimlere veriliyor.
Bu yılki ödül sahipleri arasında, sekiz yıldır cezaevinde tutulan Osman Kavala ile birlikte Belçikalı yazar David Van Reybrouck ve Çinli sanatçı Li Yuan da yer aldı.
Ayşe Buğra ödülü teslim aldı
Kavala’nın tutuklu bulunması nedeniyle ödül törenine katılamadığı etkinlikte, madalyayı Kavala adına eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra teslim aldı. Weimar’daki törende büyük ilgi gören bu an, uluslararası medyada da geniş yankı buldu.
Kavala’dan anlamlı mesaj: “İnsanın haysiyeti ona güç verir”
Kavala, cezaevinden gönderdiği yazılı mesajında, ödülün kendisi için sembolik bir güç ifade ettiğini belirtti. Kavala, “İnsanın kendi haysiyetiyle ilgili duyguları ona güç vermeye devam ediyor” diyerek yaşadığı sürecin psikolojik boyutuna dikkat çekti.
Ayrıca, yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Anadolu Kültür ile Goethe Enstitüsü arasındaki uzun süreli işbirliğinin, bu ödülün verilmesinde etkili olduğunu vurguladı. Kavala, özellikle yokluğunda kurumu başarıyla yöneten Asena Günal’a teşekkür etmeyi de ihmal etmedi.
Evrensel hümanizm ve edebiyat vurgusu
Kavala, mesajında savaşlar, baskıcı rejimler ve göç dalgalarıyla sarsılan dünyada evrensel hümanizmin önemine dikkat çekti. Sanat ve edebiyatın, toplumsal barış ve karşılıklı anlayış için kurduğu köprüleri önemsediğini belirtti.
Goethe’nin eserlerinin, insan haysiyetinin ve özgürlüğünün altını çizen yaklaşımının kendisi için cezaevinde bir ilham kaynağı olduğunu dile getiren Kavala, edebiyatın bireysel direnci güçlendirdiğini şu sözlerle özetledi:
“Edebiyat, kavramların gelişmesine katkı sağlamakla kalmıyor; duyguların paylaşılmasına ve kavramların içselleştirilmesine de imkân tanıyor. Benim için bu süreç, cezaevinde en büyük dayanaklardan biri oldu.”
İnsan haysiyeti ve insan hakları ilişkisi
Kavala, ünlü edebiyat eleştirmeni Jeremy Adler’in çalışmalarına atıfta bulunarak, insan haysiyetinin insan haklarının temelinde nasıl kritik bir rol oynadığını anlattı. Goethe’nin, haysiyet kavramını insanın özerkliği ve potansiyeli üzerinden tanımladığını hatırlatan Kavala, bu yaklaşımın modern hukuk ve insan hakları anlayışına yön verdiğini söyledi.
Ancak bu evrensel kavramın, baskıcı rejimler ve savaş ortamlarında hâlâ ihlal edildiğini belirten Kavala, tüm zorluklara rağmen bireylerin öz haysiyetlerinin direnç kaynağı olduğunun altını çizdi.
Kavala’ya verilen Goethe Madalyası, sadece bir kültürel ödül olarak değil, aynı zamanda insan hakları savunuculuğuna verilen güçlü bir destek olarak değerlendirildi. Almanya başta olmak üzere Avrupa medyasında geniş yer bulan bu gelişme, Türkiye’deki sivil toplum ve insan hakları gündemini de yeniden tartışmaya açtı.
Ödül, Kavala’nın yaklaşık sekiz yıldır devam eden tutukluluğu süresince aldığı en önemli uluslararası onurlardan biri olarak kayda geçti.

