Türk Dil Kurumunda geçen tanımına bakarsak “Edebiyat ve yazın; olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla estetik bir şekilde ifâde etme sanatıdır”.
Edebiyat hepimizin bildiği bir ders aynı zamanda.
Okullarda ve tüm eğitim kurumlarında her bilim, ilim ve sanat ile ilgili dersler var ve kitaplardan okutulur. Kitapları yazanlar Edebiyatın yazım kurallarına göre yazarlar.
Edebiyat bir dil, üslup, konuşma,yazma, iletişim, sanat ve tarihtir.
İnsan hayatındaki yaşamın her alanında ve içindedir.
Gazete, bir Edebi eserdir. Haber Edebiyat kurallarına göre yazılır.
Okumak, bilgi sahibi olmak, bilimselliğe önem vermek, kültürü korumak çağdaşlıktır.
Yazarlar, şairler, sanatçılar, düşünürler, ögretmenler, dervişler bizlere uzman oldukları dalları anlatır öğretirler. Öğretirken o zamanın yaşam kültürünü de yansıtıyorlar aslında…
Bunun da yazın ve anlatımı Edebiyata göre bir öğretidir.
Bizlere geçmiş zamanlarda ne olup bittiğini tarih öğretmiyor mu?
İşte o tarih te Edebiyatın bir eseridir. Tarihi yazanlar, olayları anlatanlar hep Edebiyat kurallarına göre yazarlar.
Edebiyat ve Tarih te birbirini tamamlar.
699 yıllık Osmanlı imparatorluğunu, daha da geçmiş tarih ile Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu yazarlarımızdan öğreniyoruz.
Rus yazarlar Rusya’nın geçmişini, Fransız, İngiliz, Alman ve diğer tüm ülkelerin yazarları da kendi ülkelerinin diliyle geçmiş tarihini yazmakla aynı zamanda kültürünü de anlatırlar.
Bir toplumun tarih, kültür ve sanat ile siyaseti bir bütün olarak toplumsal yaşamı ve geleneği hakkındaki yazıların tümü Edebiyattır.
İnsan geçmişiyle Edebiyattan beslenir. Geleceğe ışık tutar.
Edebiyat bu yüzden toplumsal ve evrenseldir.

YORUMLAR