Yazarlarla, sanatçılarla birlikteliğimde duyduğum hazzı, hiçbir ortamda bulamadım. Benzeri, eşi yoktur. Özgürsündür. Evrenin merkezisindir. Dinlemeyi öğrenmişsindir. Dinlersin. Konuşmayı öğretmişlerdir, yeri gelir konuşursun. Söz eylemdir, efendiliktir.
Ozan-Mimar Cengiz Bektaş’la tanışıklığımız Dil Derneği’nin yayın organı Çağdaş Türk Dili dergisinde sorumluluk üstlendiğin dönemde yoğunlaştı. Dergimize şiirleriyle sürekli destek verirdi. Şiirimizin mimarı!..
Çalıştığım kurum Toprak Mahsulleri Ofisi’nin Kumrular Sokak başındaki yapısını çizen mimardır. Kurumdaki tarih çalışmalarımızda, bu bilgiyi kayıtlara geçirmeye çalıştım. TMO şiirle böyle bir bağlamda da bağ kuruyordu…
Nazilli’de Karacasu Edebiyat Günlerindeyiz. Düzenleyenler Afrodisyas Sanat dergisini başarıyla yayımlayan Ozan Tahsin Şimşek, Ozan Ahmet Zeki Muslu dostlar. Cengiz Bektaş onur konuğu ve yeniden düzenlediği bir yapıyı konukların katılımıyla açtı. Bağlamalı muhabbet akşamları. Bağlama, türkü deyince Turhan Günay’ı anmamak olmaz. “Ben kendimi gülün dibinde buldum…” Günay, Hisarlı Ahmet’i, Fethi Naci’yi aramıza getirmiş, anmıştı. İnsanca, güzel Afrodisyas Sanat günleri. Bu arada bir bilge kişi daha var ki üstün insanlar diğer erdemli insanları çeker: Romancı İsa Küçük. Karacasu, Küçük’ün ilk görev yeridir. Ya Yaşar Atan?..
Yine bir İstanbul TÜYAP Kitap Fuarındayız. Bir an karşıdan geleni Cengiz Bektaş Ağabeye benzettim. Sarılıp öpmez miyim… O an anladım ki Hayrettin Karaca’dır. Karaca anlayışlı adam. İşi muhabbete vurduk geçmiş zaman.
Işıklar içinde uyusunlar; toprak incitmesin. Bir güzel adamı bir güzel adama benzetmişim çok mu… Unutulmayacaklar. Anımsandıkça da yaşayacaklar. Canlar ölesi değil.

YORUMLAR