Anayasa Mahkemesi, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nda usulsüzlük iddialarıyla açılan ceza davasına ilişkin Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin yaptığı başvuruyu reddetti. Yüksek Mahkeme, “davada uygulanacak kural olmadığı” gerekçesiyle iptal talebini kabul etmedi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin yaptığı kritik başvuruyu inceledi. Başvuru, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) görev uyuşmazlıklarına dair hükmünün iptali talebini içeriyordu. Ancak Yüksek Mahkeme, dosyada uygulanacak bir kural bulunmadığına hükmederek talebi reddetti.
CHP kurultayındaki usulsüzlük iddiaları neydi?
CHP’nin 38. Olağan Kurultayı sonrasında gündeme gelen iddialar, parti içinde büyük yankı uyandırmıştı. Bazı delegelerin, menfaat karşılığında oy kullandırıldığı iddia edilmiş, bu kapsamda aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu 12 isim hakkında dava açılmıştı.
İddialar üzerine, asliye ceza mahkemesi ile ağır ceza mahkemesi arasında “hangi mahkemenin görevli olduğu” yönünde tartışma yaşanmış ve konu AYM’ye taşınmıştı.
Görev tartışması nasıl başladı?
Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi, davada verdiği “görevsizlik” kararı sonrasında itirazların dayanağını oluşturan CMK hükmünü gündeme getirdi. Bu hüküm, “Adli yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir” ifadesini içeriyordu.
Mahkeme, bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine vararak, iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak AYM, yapılan ilk incelemede talebi uygun bulmadı ve başvuruyu reddetti.
Duruşma tarihi belirlendi mi?
Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi, AYM’nin olası red kararını öngörerek, davanın yeniden görülmesi için tarih belirlemişti. Buna göre, söz konusu ceza davasının duruşması 4 Kasım 2025 günü saat 09.00’da yapılacak.
Kararın siyasete etkisi ne olabilir?
CHP kurultayında yaşanan bu süreç, hem parti içi dengeler hem de siyasi tartışmalar açısından yakından takip ediliyor. AYM’nin verdiği ret kararı, davanın normal yargı sürecinde devam edeceği anlamına geliyor. Bu durumun, hem davada adı geçen isimler hem de siyasi kamuoyu açısından tartışmaları yeniden alevlendirmesi bekleniyor.