Hatay, 6 Şubat 2023 depremlerinin üzerinden 1000 gün geçmesine rağmen, toz kirliliği ve sağlık riskleriyle mücadele ediyor. Uzmanlar, halkın günlük hayatında soluduğu hava kalitesinin alarm verdiğini belirtiyor.
Hatay, 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından yalnızca fiziksel değil, çevresel ve sağlık açısından da büyük bir krizle karşı karşıya. Defne Halk Temsilcileri Meclisi Başkanı ve TÖB-SEN Genel Sekreteri Hizam Hasırcı, depremin 1000. günü dolayısıyla sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şehrin ciddi bir halk sağlığı tehdidi altında olduğunu vurguladı.
Toz Kirliliği Ölçümlerde Kritik Seviyede
Hasırcı’nın aktardığı verilere göre, Bilimsel Verilerle Gerçekleri Temiz Hava Hakkı Platformu, Türk Tabipleri Birliği ve Hatay Tabip Odası tarafından yapılan ölçümler, şehirde solunan PM2.5 (ince partikül madde) oranının Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yıllık kılavuz değerinin 4 katı üzerinde olduğunu ortaya koyuyor. DSÖ’ye göre PM2.5, akciğer kanserine yol açabilen birinci grup etmenler arasında yer alıyor.
30 günlük ölçümlerde, toz kirliliği 20 gün boyunca DSÖ’nün günlük sınır değerini aşmış durumda. Uzmanlar, bu durumun Hatay halkının her gün kanserojen maddeleri soluduğu anlamına geldiğini belirtiyor.
Kimler Risk Altında?
• Bebekler ve çocuklar
• Gebe kadınlar
• Yaşlılar
• Kronik hastalığı olan bireyler

Uzmanlar, toz kirliliğinin solunum yolu enfeksiyonları, astım ve bronşit vakalarında ciddi artışa yol açtığını, hastanelere başvuru sayılarının ve yatış sürelerinin uzadığını ifade ediyor.
Uzun Vadeli Sağlık Tehditleri
Bilim insanları, bu seviyedeki toz maruziyetinin uzun vadede;
• Pnömokonyoz (akciğerlerde toz birikimi)
• Mezotelyoma (asbest kaynaklı kanser)
• Akciğer kanseri
gibi ciddi hastalıklara yol açabileceğini belirtiyor. Bu etkilerin yıllar sonra ortaya çıkması bekleniyor.
Yönetim Açısından Kritik Eleştiriler
Hasırcı, depremin üzerinden geçen sürede toz kirliliğine karşı etkili bir önlem alınmadığını vurguluyor. Molozlar hâlâ bilimsel yöntemlere uygun şekilde kaldırılmıyor, demir ayrıştırma işlemleri yerleşim alanlarının içinde sürdürülüyor ve kamyonlarla taşınan hafriyat yeterince sulanmadan çalışıyor. Bu ihmaller, halk sağlığının göz ardı edildiğini ortaya koyuyor.
“Nefes Almak İstiyoruz”
Hatay halkı, artan sağlık risklerine dikkat çekerek yetkililere sesleniyor. Ancak, şehrin üzerini kaplayan toz bulutları arasında bu çağrı henüz duyulmuyor.
Sonuç ve Çağrı
Hatay’da yaşanan çevre kirliliği, sadece bir hava sorunu değil, temel bir halk sağlığı krizidir. Yetkililerin acilen denetimleri artırması, temiz hava hakkını koruyacak önlemleri hayata geçirmesi gerekiyor. Hasırcı, “Temiz hava, lüks değil, temel bir insan hakkıdır” diyerek, şehrin sağlık açısından güvenli bir geleceğe kavuşması gerektiğini vurguluyor.

